ZİHNİYET VE
EĞİTİM MESELEMİZ
Toplumun
örtük referans (gizli referansları oluşturan refleks) gruplarının toplamıdır zihniyet…
Dolayısıyla,
Türkiye’nin en önemli sorunu da, zihniyet sorunudur.
Yani;
düşünce biçiminin, akıl etme biçiminin, çağı, dünyayı, yaşanan zamanı ve
muhtemelen yaşanacak zamanı kavrayamama sorunudur. Bizim akıl etme, düşünme,
bilgiyi hayatımızda nereye koyacağımıza, bilginin hayatımız içindeki yerinin ve
değerinin ne olacağına dair tutumumuzda bir GERİ KALMIŞLIK, bir donuk/statik
sürecin!, başlamasından itibaren bu güne değin gelen bir süreçtir.
Sorun
adına yaşadığımız ve toplamına GERİ KALMIŞLIK ya da AZ GELŞMİŞLİK diyebileceğimiz
problemlerin tümünün çözülebilmesi için “öncelikler stratejisine” ihtiyacımız
vardır. Bunların en başında EĞİTİM-ÖĞRETM gelir. Türkiye’nin bize göre en
önemli meselesi ÖĞRETİM ve EĞİTİMDİR
Müfredatıyla,
eğitim sistemiyle, eğitim kavramına, öğrenme/öğretme kavramına bakışla beraber
tümüyle eğitim bizlerin bir numaralı önceliğimiz olmalıdır. Eğitimi, eğitim
sistemini, çağdaş bir düzeye getirmek ve Türkiye’nin nitelikli insan
kaynaklarını bir taraftan düşünme biçimlerini bilgiye ilişkin tutumlarını
değiştiren bir mekanizma olarak eğitimi işlevselleştirmek, işe yarar kılmak;
Diğer yandan nitelikli insan kaynakları ihtiyacını ortaya çıkarmak.
Çünkü
küresel gelirden en fazla payı alanlar;
1-)
Bilgiyi üretenlerdir. Ondan sonra sırasıyla:
2-)
Bilgiyi teknolojiye dönüştürüp bilgiyi kullananlar; Daha sonra,
3-)
Bilgiyi tüketenler; Bir de..
4-)
Bilgiyle hiç ilişkisi olmayanlar var.
-
Yazımın buraya kadar ki kısmı sanayici arkadaşım ve bana Obskürantizmi
(Karanlıkçılığı) öğreten Dr. Nevzat Demir’e ait. Akademik sıfatlarını yazınca
kimse anlamıyor. Beşiktaşlı Fıratpen Nevzat deyince herkes tanıyor. Adamın ilmi
yönü para etmediği için, paralı yönlerinin gölgesinde kalmış bu da bizim
garabetlerimizden birisi…
Zihniyet
devrimini nasıl başaracağız;
Öncelikle,
“zihin faaliyetlerimizi disipline ederek” işe başlayacağız.
Oryantasyon;
eski ve yerli tabirle alıştırma talim ve terbiye öğretimizi geliştireceğiz,
İdrak;
canlı ve cansızın oluş nedenlerini bilip anlamak, kavram geliştirme kabiliyeti.
Hafıza;
Hıfz eden muhafız, bilgiyi sıralayıp, lüzumuna göre saklayan bellek,
Dikkat;
Zihnin ilgili konuya karşı daima uyanık olması, odaklanma, yoğunlaşma.
Muhakeme;
Matematiğin muhakeme gücünü artırdığı gerçeğinden hareketle, analitik düşünme
yetisi diyebileceğimiz mukayeseli hendese ve.,
İrade;
Bilgi kirliliği, eskimiş fersude öğretim ve metotları, kaliteyi kovan anlayışın
eğitim sahasından def edilmesi ve de en önemlisi “Obskürantizimden kurtulma
kararlılığımız” olmalıdır.
Metod;
Öğrenen ve öğrendiğini öğreten eğitim modeline geçmeliyiz.
Pedagojik
formasyon ilk eğitimle başlamalı.
Salt
bilgi de işe yaramıyor artık; Onu da, ham madde gibi işleyecek beyinlere ve
kabiliyetlere ihtiyaç var.
-Sağlığında
ilmi derecesinin kıymeti bilinmemiş rahmetli Cemil Meriç diyor ki “Bu ülkeden
Obskürantizm heyulası def edilmedikçe, gerçek bir aydınlanmadan bahsedilemez.”
-Cumhurbaşkanımız
Fatih Projesi açılışında haykırıyor “Öğretilerimizi sorgulamalıyız” diyor.
Sonuç kayıtsızlık, duyarsızlık, bana ne’cilik; Yani kısaca tarifiyle “Akademik
Menopoz” Beyinlerin üretim kabiliyeti olmayan; Merkeze ait olmayan;
Şehirleşmesini tamamlayamamış; Medeni vasıfları içselleştirememiş bürokratik
oligarşi ve Akademik hüsran!...
İbn-i
Haldun’un Mukaddime’sine göre reçete budur. Küsmece darılmaca yok. Bedevi
merkeze gelmiş. Eyvallah, ama “merkezi de ben yöneteceğim” iddiasıyla,
vaatleriyle, meydanı boş bulmasıyla yağmalamış ve sistemi tamiri mümkün
olmayacak şekilde tahrip etmiştir.
Kanuni
süt Ağabeyi Yahya Efendi’ye sorduruyor - bir devlet ne zaman yıkılır.
Cevap
– “Bana ne be Sultanım’dır.” Sultan sözün inceliğini anlar ve kayıkla
Ortaköy’deki tekkeye gider. Ben bu devlet ne zaman yıkılır diye sordum, gelen
cevap “Bana ne be Sultanım”dı, nedir gerekçesi. Yahya Efendi tebessüm eder. Bizlerin,
idarecilerin “Bana ne’ciliğidir” bre Sultanım. Kim bana ne’cilik yapıyorsa, kim
yoldaki bir taşı başkasına engel olmasın diye kaldırmıyorsa imanını sorgulasın.
-
Gene sporda ki şöhreti ile maruf, Galatasaray Kulübü Başkan adayı Kulak, Burun,
Boğaz Profesörümüz Ahmet Özdoğan “200 yıllık Dünya Üniversitelerin içinde
yerimiz yok, kuruluşu 50 yıllıklarda neredeyiz bilen yok, bakan yok” diyor.
Güney Kore hani şu 1950 yılında bağımsızlığı için 741 şehit verdiğimiz Altay
kavminden olup bizim kadar Türk olan insanların yaşadığı ülke 50 yıllık
üniversitelerin içerisinde ilk 10’dalar. Utanmayayım mı?
YÖK’ün
2547’si ve Vakıf Üniversiteleri kanunu ortada ile iki satır yazı bir imza ve
bir mühür ile el koymak varken Vakıflar Genel Müdürlüğü Müfettiş raporları ve
mahkeme kararlarıyla terör-tedhiş örgütü yandaşı, paydaşı Üniversitelere el konulması
sizce bir garabet değil midir? YÖK Başkanının yetkisinde olan ve iki satır yazı
ile yapabileceğini kulağı ters tutmak gibi dolandırmanın âlemi nedir? İçi
boşaltılmış hastaneler, pahalı fiyatla kiralanmış binalar ile uğraşacak zavallı
kayyumlar, demirin tavını geçiren ise YÖK başkanıdır!..
Ne
şiş yansın, ne kebap, Allah selamet.
İkinci,
üçüncü adamlardan birinci adam yapmayız değil mi?
Yönetişim
bilimi LesSon1.
Bizim
Akademisyenlerimiz emir kipi ile cümle kuramaz. Çünkü Cübbelerin içi boş,
koltuklarına hafif kalıyorlar. Lâyıkıyla sıfatlanmadılar, dost ahbap çavuş titrleri
aldılar. Hileli oluşan yandaş Jürilerle liyakatsizce kadrolandılar ve işte
Güney Kore, işte biz.
Sebep
ayan da, konudan sorumlu Bakan yok.
Naylon
Jüriler, sahte Profesörler üretti, sistem kalitesizlikten kokuştu. Kalitesiz
adamlarla, kalite kurulları oluşturamazsınız, dünya aptal değil; yemez sizin
numaranızı.
Avrupa
Birliği entegrasyonu nu istemiyorlar. Niye mi? Hiçbirisinin gradasyonu AB
ölçeğinde değil 4/5’i tenzili rütbe olacak. Koltuk, cübbe, maaş, makam, sıfat
gidecek de ondan. Muhalefette bir acayip 25 yıllık siyasetçinin diploması ile
ilgileneceğine, bütün üniversite diplomalarının vericisi sıfatıyla YÖK
başkanınınkini sorgulasa ya??
Rotasyonsuz
profesörlerin diploma ticareti yapan üniversiteleri olur.
Şekil
1A’daki gibi!...
''Tezekten
terazinin, boktan olurmuş dirhemi''.
Ülkemi
bu Akademik Menopozdan, Obskürantizm heyulasından bunlar mı kurtaracak?
Neuzübillah.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder