20 Aralık 2014 Cumartesi

Fethullah Gülen'in Amerika'dan iadesi istenecek!.. Bir başka ülkenin, bir kişi hakkındaki iade talebinde ABD’de süreç nasıl işler?

Bir başka ülkenin, bir kişi hakkındaki iade talebinde ABD’de süreç nasıl işler?
ABD’nin suçluların iadesini düzenleyen yasasına(18 U.S.C. § 3184) göre suçluların iadesi sadece ABD ile talepte bulunan ülke arasında suçluların iadesi antlaşması mevcutsa söz konusu olabilir. Çok istisnai durumlarda böyle bir sözleşme yoksa bile iade talebi kabul edilebilir. Suçluların iadesi, her ülke ile yapılan ayrı ayrı antlaşmalara göre olduğundan, süreç o ikili antlaşma çerçevesinde ilerler. Yani ülkeden ülkeye farklı süreçler söz konusu olabilir.
İşte ABD’nin diğer ülkelerden gelen iade talebine uyguladığı sürecin temel işleyişi ile ilgili sorular ve cevapları:
Bir kişinin iade talebinde ABD’deki muhatap devlet erki hangisidir?
Kişinin bir başka ülkeye iadesi, temel olarak bir dış politika kararıdır. Yargısal değil idari bir süreçtir. Bu sebeple muhatap ABD yürütme erki adına Dışişleri Bakanlığı’dır. Talep diplomatik yoldan iletilir. Yani ilgili ülkenin Washington DC’deki büyükelçiliği, mahkum olmuş suçlunun veya hakkında yakalama müzekkeresi bulunan zanlının iadesi talebini gerekli belgelerle beraber ABD Dışişleri Bakanlığı’na iletir. Eğer, ABD açısından da kabul edilebilir bir gerekçeyle ‘acil tutuklanma’ talebi varsa Dışişleri Bakanlığı yerine doğrudan Adalet Bakanlığı’na bir müracaat da yapılabilir.
Dışişleri Bakanlığı süreci nasıl yönetir?
İade talebini alan ABD Dışişleri Bakanlığı talebin iki ülke arasındaki anlaşmaya uygun olup olmadığına ilişkin ön incelemesinden sonra, talebi yerinde görürse, hazırladığı belgelerle birlikte ABD Adalet Bakanlığı Uluslararası İlişkiler Dairesi’ne (OIA) gönderir.
OIA, talebin ABD yasalarına ve iki ülke arasındaki antlaşmaya uygun olup olmadığını, atılı suçun, ikili antlaşmada sayılı suçlardan biri olup olmadığını inceler. Belgelerin (talep eden ülkenin mahkeme kararı, yakalama müzekkeresi, suça uygulanacak veya uygulanmış yasa maddelerinin tam metinleri vb) eksiksiz olup olmadığına bakar. Bazı suçlarda, iadesi talep edilen kişinin, ABD vatandaşı veya kalıcı göçmen statüsüne (green card sahibi) sahip olmaması gerek.
OIA talebin hukuksal olup olmadığına ve ABD yasasınca varlığı zorunlu görülen talep belgelerinin eksiksiz olup olmadığını kontrolden sonra tekemmül eden dosyayı, zanlının ikametinde yetkili mahkemeye gönderir.
Mahkemeye neye göre kara verir?
Her ne kadar zanlı veya suçlunun bir başka ülkeye iadesi süreci yargısal değil idari bir süreç olsa da, ABD mahkemeleri, Dışişleri Bakanlığı iade yönünde görüş bildirmişse bile, iadenin reddine karar verebilir. Çünkü ABD Anglo-Sakson hukuk sistemine sahiptir. Mahkemelerin hukuk yarattığı bir sisteme sahiptir. ABD mahkemeleri, kendilerine gelen ‘iade’ taleplerinde, suça ilişkin somut deliller bulunup bulunmadığını ve zanlının bu suçla ilişkisine dair delilleri çok titizce incelemeleriyle ünlü.
İade taleplerinde mahkemeler genellikle şu beş faktöre bakar:
İade konusunda iki ülke arasında geçerli bir antlaşma var mı?
Atılı suç, bu antlaşmada açıkça belirtilen bir suç mu?
Atılı suç, ABD yasalarına göre de suç mu?
Talep edilen kişinin talep eden ülke ile yasal bağı var mı? Suç nerede işlenmiştir?
İadesi talep edilen kişinin, iadeye konu edilen suçu işlediğine ilişkin inandırıcı bir gerekçe var mı? Adil şekilde yargılanmayacağı endişesi mevcut mu?
Eğer mahkeme, hakkında ülkesinde yakalama kararı olan kişinin iade edilmesi gerektiğine ikna olursa, hazırladığı ‘iade edilebilir’ zaptını ABD Dışişleri Bakanlığına gönderir. Bu aşamadan sonra ABD Dışişleri Bakanlığı’nın zanlıyı veya suçluyu iade edip etmeme konusunda idari takdir hakkı yine vardır. Dışişleri Bakanı’nın nihai kararına karşı yargı yolu kapalıdır.
Eğer Bakanlık, kişiyi talep eden ülkeye iade etmeye karar verirse durumu Adalet Bakanlığı’nın OIA dairesi aracılığıyla ilgili ülkeyi bilgilendirir ve kişinin iadesinin zamanı, şekli karşılıklı görüşmeyle kararlaştırılır.
İadesi talep edilen kişinin mahkeme kararına karşı temyiz hakkı var mı?
Hayır. Ne iadesi talep edilen kişi ne de ABD hükümeti mahkeme kararını temyiz edemez. Ancak bununla beraber iade edilmesine karar verilen kişi, bir mahkemeye çıkarılma dilekçesi verebilir. İkamet ettiği bölge mahkemesinde hakim karşısına çıkarılacak kişi hakkında bu mahkemenin vereceği karar ise ABD Anayasası gereği ‘temyiz edilebilir’ bir karardır. Bu dava ve temyiz süreci ise iade sürecini uzatır.
Peki iadeye konu olmayacak suç var mı?
Evet. ABD yasalarına göre siyasi suçlar, iadeye konu olamaz. Kişiye atılı suçların ‘’politik doğası’’ olup olmadığı gerek ABD Dışişleri Bakanlığı’nın ön incelemesinde, gerek Adalet Bakanlığı incelemesinde öncelikle mahkeme aşamasında ise titizlikle incelenir. Talep eden ülkenin politik yönetiminin, talep edilen hakkındaki politik kampanyası mevcutsa, talebin mahkemece kabulünü imkansıza yakın hale getirir. Kaldı ki iade talebine konu kişi talep eden ülkede bizzat bir şiddet eylemine karışmışsa bile, eğer, şiddet eyleminin savaş, devrim, isyan gibi politik şiddet ortamlarında işlendiğini ispatlarsa, yine mahkemece bu muafiyetten yararlandırılabiliyor. Günümüzde kimin ‘terörist’ olup olmadığı ülkeden ülkeye değişkenlik gösterdiği için talep eden ülkenin ‘terörist’ veya ‘şiddet suçu’ ile talebinden çok, atfedilen bu eylemlerin ABD yasalarındaki tariflere uygunluğu, ve talep edici ülkenin bu atıflarında politik motivasyon bulunup bulunmadığı kendiliğinden dikkate alınır.
Türkiye ile ABD arasında suçluların iadesi antlaşması var mı?
Evet iki ülke arasında bir sözleşme var. 1979 yılında imzalandı ve 1 Ocak 1981 tarihinde yürürlüğe girdi.
Bu antlaşmaya göre iadeye konu olmayacak suçlar hangileridir?
Talebe konu suç siyasi nitelikte ise, siyasi suçlarla veya suç atılı kişinin siyasi görüşleriyle irtibatlı ise ilgili kişinin iadesi söz konusu olamaz. Bir devlet başkanına veya hükümet başkanına veya aileleri üyelerinden birine karşı işlenmiş veya işlenmeye teşebbüs edilmiş bir suç siyasi suç sayılamaz. Yine,
– Talebe konu suç sırf askeri nitelikte bir suç ise,
– Zamanaşımı gerçekleşmişse,
– İadesi istenilen kişi, iade talebine konu olan suçtan ötürü istenilen devlette yargılanarak kesin ve bağlayıcı bir hükümle beraat etmiş veya mahkum olmuş ise,
– Talebe konu olan suç, istenilen tarafın ülkesinde işlenmiş olup da yargı yetkisi nedeniyle onun adli makamlarına intikal ettirilmiş veya intikal ettirilecek ise,
– Talebe konu olan suç, taraflardan birinde çıkarılan genel veya özel affa konu olmuş veya olmakta ise, iadesi talep olunan kişi iade edilmez.
İade süreci ne kadar sürede gerçekleşir?
Bu vakadan vakaya değişir. Açık delilli tartışmasız vakalarda yazışma ve mahkeme süreci hızlı ilerler. Ancak, atılı suçun ‘politik doğası’ şüphesi varsa, oldukça uzun bir süreç işler. Bu tür durumlarda yıllar sürebilir.
REF: AMERİKA BÜLTENİ (19 Aralık 2014)
SÖZLEŞME İLE İLGİLİ AYRINTILI BİLGİLER:
Türkçe metin:
İngilizce metin:

11 Aralık 2014 Perşembe

UND, UTİKAD, İGMD, MÜSİAD VE İTO TARAFINDAN YAPILAN ORTAK AÇIKLAMA: ‘Mevzuat değişikliği ihracatı geriye götürür, 10 yıl heba olur’

‘Mevzuat değişikliği ihracatı geriye götürür, 10 yıl heba olur’

UND, UTİKAD, İGMD, MÜSİAD ve İTO üyeleri yaptıkları ortak açıklamada, gümrük mevzuatındaki son değişikliği eleştirerek, “Son 10 yılın kazanımları heba ediliyor” dedi
‘Mevzuat değişikliği ihracatı geriye götürür, 10 yıl heba olur’
İİSTANBUL (DÜNYA) - Gümrük Yönetmeliği’nde ve Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirliği Tebliği’nde yapılan değişikliklere tepki gösteren UND, UTİKAD, İGMD, MÜSİAD ve İTO üyeleri İstanbul’da bir araya gelerek ortak bir basın açıklaması yaptı. Gümrük mevzuatında yapılan değişikliklerin son 10 yılın kazanımlarını bir kalemde heba ettiğini belirten üyeler, “Sektörün görüşü alınmadan yapılan son değişiklikler, dış ticaretimize büyük zarar verecek ve 2023 hedeflerini imkânsız hale getirecektir. İhracata dayalı bir büyüme politikası izleyen ülkemizin dış ticareti daralacaktır. Gümrük mevzuatı değişikliği ile yavaşlayacak ithalat ve ihracat operasyonları sebebiyle şehiriçi TIR trafiği artacak ve bu durum İstanbul gibi büyük şehirlerde yaşamı zorlaştıracaktır” yorumunda bulundu. 
Ekonomiye zarar verir 
Birkaç suiistimal sebebiyle tüm sorumluluğun Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirleri (YGM) üzerine bırakılmasının yanlış bir uygulama yarattığını ifade eden sektör temsilcileri gümrük idarelerinin denetim ve gözetim yetkisinin her zaman mevcut olduğu düşünüldüğünde iki ayrı kontrol mekanizmasını bire indirmek ve bu işleri “sayıca yetersiz” gümrük memurlarına vermek ciddi gecikmelere neden olacağını ve ülke ekonomisine zarar vereceği görüşündeler. Sektör temsilcileri ayrıca uygulamanın Kyoto Sözleşmesi”ni ihlal ettiğini ifade ettiler.
Antrepo teminat sistemi değişti 
Antrepolardaki mevcut “götürü teminat” sisteminin iptal edilmesi ile birlikte antrepo işleten sektör mensupları büyük mağduriyet yaşayacağı belirtilen açıklamada, mevcut sistemde, antrepo işleticileri tarafından verilen teminatların yeterli olmadığı gibi durumlar ile karşılaşılmazken anılan teminatların arttırılması antrepoların işletme maliyetlerini artıracağı ve ilave bürokratik işlemler yaratacağı ifade edildi. 
Devletin depolama yerlerinin kapasitesi ve koşulları yetersiz 
İstanbul genelindeki 216 adet genel antrepo yaklaşık 1 milyon metrekarelik toplam alana sahip olduğu vurgulanan ve teminat tutarını karşılayamayacak olan antrepolara konulamayan eşyalar sadece 20’de 1 oranındaki 50 bin metrekare ile sınırlı olan ve son derece yetersiz koşullara sahip, elleçleme ve aktarma işlemlerinin herhangi bir sigorta koruması kapsamında yapılmamasından dolayı hasar durumlarında muhatapsız kalınan devletin geçici depolama yerlerine konulmak zorunda kalınacağı belirtilen açıklamada; İthalat ve ihracat işlemlerinde büyük kayıplar ve beklemelerin yaşanacağı, taşımacılık sektöründe büyük düşüş olacağı, ve iş kayıplarının yaşanacağı ifade edildi. 
Tüm sektör cezalandırılmamalı 
Açıklamada, "Son dönemde birkaç firma tarafından gerçekleştirilen ihlallerin tüm sektöre mal edilmesi ve tüm sektörün töhmet altında bırakılması, yapılan haksızlığın bir başka boyutunu oluşturmaktadır. Yaklaşık yıllık 6,.5 milyon Antrepo Beyannamesi ve Serbest Dolaşıma Giriş Beyannamesi içindeki sadece birkaç suiistimalin tüm sektöre yüklenmesi ile büyük mağduriyet yaratılmakta ve suçlu ile suçsuzu ayırt etmeksizin herkesin cezalandırılmakta" denildi. 
Artan fiziki kontrol zarar veriyor 
Uygulamayla, "1996 yılında gümrük idarelerinin revizyonu ile ilgili Dünya Bankası'ndan almış olduğu kredi kapsamında verilen "fiziki kontrol oranları ihracatta %5, ithalatta ise %15’i geçmeyecek” taahhüdünden uzaklaşılmaktadır" denilen açakamada son derece modern ve elektronik risk analizlerinin yapıldığı bir ortamda etkin denetim uygulamalarının işletilememesi ve ticaretin kolaylaştırılması hedefl erine aykırı şekilde fiziki kontrol oranlarının %80’e yaklaşması ticari hayata zarar vereceği belirtildi.
2023 yılı hedefleri risk altında! 
2023 dış ticaret hedefimizin sekteye uğrayacağı vurgulanan açıklamada “Ülkemizin 2023 yılına ilişkin 500 milyar dolar hedeflerine ulaşılması ve hükümetimizin ihracata dayalı büyüme modelinin devam ettirilmesi adına birkaç vaka sebebiyle ülkemiz dış ticaretine zarar verecek uygulamalara gidilmemesi, son yapılan Gümrük Mevzuat değişikliklerinin Gümrük ve Ticaret Bakanlığı önderliğinde yeniden gözden geçirilmesi ve yasal ticaretin önündeki engellerin kaldırılması ve yasal olmayan ticaret ile etkin ve ortak akıl ile mücadele edilmesi önem arz etmektedir” denildi