SEÇİM
BEYANAMELERİNDE DOĞA, ÇEVRE VE TRAFİK
SORUNU YER ALMIYOR
Selçuk MARUFLU 19. Dönem İstanbul Milletvekili |
Selçuk
Maruflu
İstanbul
Milletvekili (19. D.)
İstanbul
başta olmak üzere, her geçen gün doğanın, çevrenin, yeşil alanların tahrip
edildiğini, buraların AVM, Rezidans yapılmak üzere, müteahhitlere peşkeş
çekildiğini gözlemliyoruz. Kentsel dönüşüm, rantsal dönüşüme dönmüştür. Bir
inşaatçı geliyor, “senin evin çürük, olası bir depremde yıkılacak, sen burayı
bana ver, ben sana bir daire vereyim” diyor. Kendisine bahşedilen imar
müsaadeleri ile, örneğin 4-5 katlı binanın yerine, 15-20 katlı beton yığını
dikiyor. Yükselen her kattan azami rant sağlıyor. Şöyle bir dolaşın, konut
fiyatları uçmuş durumda. 600 bin, 1 milyor, 2 – 3 milyon dolarlardan
bahsediliyor. Çamlıca’da yeşillik katledilerek yapılan villalar 5 milyon dolara
satılıyor, bu paralar nasıl ödenir? Soruyorum, bu imara açılan, yok edilen
alanlara yapılan beton yığınlarının sade vatandaşa ne faydası vardır?
Buralardan sadece ve sadece inşaatçılar ceplerini doldurmaktadırlar.
İstanbul’da sliüet diye bir şey kalmadı. Ecdat yadigarı tarihi eserler, binalar
arasında boğuluyorlar. Şimdi merak ediyorum, artık İstanbul’da boş alan
kalmadı, sıra nereye gelecek? Her halde Dolmabahçe Sarayını, Selimiye Kışlasını
imara açacaklar! Belediyelerin görevi çevreyi, doğayı, yeşili korumak, yaşayan
ve gelecek nesillere yaşanabilir bir ülke bırakmak olmalıdır. Bizde ise
Belediyeler ahbap çavuş ilişkisi içinde, parti mensuplarına veya tanıdıklarına
çıkar sağlamak ve bundan çıkar elde etmek gayretindedirler. Örneğin; Haziran
2015 içinde İstanbul’da 147 imar değişikliği yapılmıştır. Kat yükseklikleri
arttırılmıştır. Zira çıkılan her kat ayrı bir ranttır. Bunun yanı sıra, cami
yerleri, imam hatip yerleri yaratılmaktadır. AVM, otel, otopark yapılsın diye
sit alanlar ve yeşil alanlar imara açılmaktadır. Çamlıca’da inşa edilen 100 bin
kişilik cami doğa ve yeşili tahrip etmiştir, şimdi buraya yol yapılmak üzere
ayrı bir katliam yapılıyor. Şehrin ortasına yapılan ucube bir beton yığını olan
Beşiktaş – İnönü stadı orada olmamalıydı. Yabancılar bu inşaata hayretle
bakıyorlar. Şurası biliniyor ki, imara açılan her yeşil alan birilerinin
ceplerini doldurmaktadır. Birde şöyle bir yutturmaca var, “efendim biz ağaçları
kestik ama yerine 1 milyon ağaç diktik”, “yahu senin kestiğin ağaçlar 50 hatta
100 yılda yetişiyor”. Diktiklerin kaç yılda yetişecek? Bu iki konu mukayese
edilir mi? Bu yeşil örtüyü ve ağaçları ortadan kaldırıyorsunuz? Sizde hiç
vicdan yok mu? Dünyanın en güzel şehri olan İstanbul boğulmuş durumda. Doğa
katliamı ve trafik terörü hat safhada. Atatürk havaalanına gidiş – geliş 3’er
saat sürüyor. Londra’dan 3 saatte geldik. Eve 3 saatte gidemedik… Birçok
sorunlarla boğuşan Türkiye’de trafik ve çevre konusu iktidara gelerek
Türkiye’yi idare etmek arzusunda olan siyasi partilerin seçim beyannamelerinde
gereği gibi yer almamaktadır. Gelecek nesillere borcumuz vardır. Doğa, çevre,
insan yaşamı elden gidiyor, hiç kimse kılını kıpırdatmıyor…
***
Selçuk MARUFLU 19. Dönem İstanbul Milletvekili |
UFUKTA
ERKEN SEÇİM GÖRÜLÜYOR!...
ERKEN SEÇİM GÖRÜLÜYOR!...
Selçuk
Maruflu
İstanbul
Milletvekili (19. D.)
7 Haziran
2015 Milletvekili Genel Seçimleri sonucu ortaya çıkan tablo ilginçtir. İlk
olarak Türk seçmeni AKP’ye verdiği desteği azaltmış ve başkanlık sistemi ile
Sn. Cumhurbaşkanının AKP Genel Başkanı gibi meydanlarda seçim kampanyası
yapmasını, kabul etmemiştir. Ancak, ortaya çıkan tablo Türkiye’nin istikrarı
bakımından iyi değildir. Zira, bu tablodan kalıcı, ülkeyi dört yıl yönetecek,
istikrarlı bir Hükümet modelinin çıkması zor görülmektedir. Koalisyon Hükümeti
kaçınılmazdır, ancak bu nasıl olacaktır? AKP için birçok sebepten dolayı
İktidarda kalmak önemlidir. AKP kendisi dışında kurulacak Hükümetin kendi
icraatlarını didik didik edeceğinden endişelidir! 17 ve 25 Aralık olaylarını
AKP ve Erdoğan tersine çevirmeye çalışmışsa da, milletimiz yolsuzluk,
usulsüzlük, hırsızlık iddialarının araştırılmasını istemiştir. Ayrıca, AKP
bürokraside, yargıda, milli irade de hemen hemen her yerde sağladığı kadrolaşma
hareketinin sürdürülmesini istemektedir. Öte yandan CHP bu seçimden %25 oy ve
AKP’nin 258 Milletvekiline karşılık, 132 Milletvekili alarak çıkmıştır.
Tabiatıyla bu durum, tek başına hükümet kurmasına yetmemektedir. Ancak, CHP
Genel Başkanı ve CHP kadroları başbakanlığı ve en azından Hükümet ortaklığını
şiddetle istemektedir. MHP bu seçimlerde oylarını arttırmışsa da, 80
Milletvekili ile ne yapacaktır? MHP’nin ilk söylemleri ise koalisyona girmemek
şeklindedir. Bu noktada aklıma şu geliyor; Rahmetli Ecevit 20 Temmuz 1974
Kıbrıs zaferinden sonra, CHP – MSP koalisyon Hükümetini dağıtmış ve Kıbrıs’ın
getirdiği rüzgar sayesinde daha fazla oy alıp, İktidara gelebileceğini
zannetmiştir. Ancak, sonuç böyle olmamış ve Sn. Ecevit İktidara gelememiştir.
Bakınız, bu seçimlerde en başarılı görülen parti HDP olmasına rağmen, bu durum
zahiridir. Zira, HDP oylarının hatırı sayılır kısmı emanettir. Millet sırf Sn.
Erdoğan’a kızdığı için, Sn. Erdoğan’ı hizaya getirmek için, Başkanlık sistemi
gelmesin diye ve AKP eğer HDP barajı geçemezse o 80 Milletvekilini daha alıp,
Anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulaşmasın diye, HDP ile ilgisi olmadığı halde,
HDP’ye oy vermiştir: benim tanıdığım birçok kişi HDP ile hiç ilgisi olmadığı ve
tasvip etmediği halde, Sn. Erdoğan ve AKP’ye karşı olduklarından kerhen oy
vermişlerdir. Bende inanıyorum ki, HDP bir Türkiye partisi değildir. Türkiye’yi
bölmek, ilk safhada özerk, daha sonra da bağımsız bir Kürt yönetimi kurmak
onlar için en büyük hedeftir. Bu amaçla, nüfuslarını arttırmaya önem
vermektedirler. Örneğin, Türkiye’nin nüfus artışı %1,8 iken, Kürt nüfusunun
yaşadığı bölgede bu oran %2,8’dir. Şimdi ifade edeyim ki, yapılacak bir erken
seçimde HDP’ye verilen oyların geri alınması çok muhtemeldir. Bu durum belki de
HDP’yi tekrar baraj altına itecektir. Seçim meydanlarında birbirlerini kırıcı
şekilde hırpalayan parti liderlerinin ve asıl önemlisi tarafsız olması gereken
Cumhurbaşkanının nasıl bir araya geleceği ve uzlaştırıcı bir rol takınacağı
merak konusudur. Yeni seçilen Milletvekillerini tatmin etmek için, belki de bir
koalisyon veya birkaç koalisyon Hükümeti kurulacaktır. Ancak, bu durumun uzun
süreli olacağını tahmin etmiyorum. Yapılacak ilk seçimde, AKP’nin oy oranını
arttırarak, tek başına iktidar olması büyük bir olasılıktır. Esasen Sn.
Cumhurbaşkanı siyaseti çok iyi bilen ve konumu ne olursa olsun, gereğini yapan
ve zamanı kollayan bir ustadır. Bu nedenle, bir koalisyon Hükümeti kurulmasını
istiyor görünse de, hani Sn. Demirel’in lafı ile “neyin olacağını görmek için,
neyin olmayacağını görmek lazımdır” olgusunu uygulamakta ve Türkiye’yi,
Anayasa’da öngörülen erken seçim şartlarına götürmeye çaba harcamaktadır.
Keşke, AKP laik, demokratik Cumhuriyete, Atatürk İlke ve İnkılaplarına, insan
hak ve özgürlüklerine ve hukuk devleti ilkelerine bağlı, dini ve dindar
vatandaşları istismar etmeyen, kendisini Türkiye’nin kalkınma ve refahına
odaklayan, Merkez Sağ vatandaşları tümüyle kucaklayan bir Merkez Sağ Türkiye
partisi olabilseydi. Seçim kampanyalarında söylenen herşeye rağmen, siyasi
parti liderlerinin basiretle ve uzlaşmacı tavırla demokrasi rejimin esaslarına
uygun olarak bir araya gelmeleri ve anlaşma yolu bulmaları en büyük arzumdur.
Aslında, çağdaş demokratik sistemi uygulayan birçok ülkede, koalisyon Hükümetleri
kurulur ve uzun süre görevde kalabilirler. Ne yazık ki Türkiye, birlikte
çalışma ve koalisyon kültürüne, yeteri kadar sahip değildir. Türkiye, büyük
sorunlarla boğuşan dünyada, istikrarlı bir şekilde gelişmek ve mantıki ve doğru
dış politika uygulamak ve 2023 hedeflerine, büyük Atatürk’ün muasır
medeniyetler seviyesine ulaşmak durumdadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder