22 Haziran 2018 Cuma

HALKIN TABANINDAN GELEN BİR DİP DALGASI; ARTIK ZORUNLU HALE GELEN "DEĞİŞİM VE CUMHURİYETİN KURULUŞ AYARLARINA DÖNÜŞÜM" İHTİYACI…, Makine Yüksek Mühendisi-Gazeteci, Araştırmacı-Yazar: AHMET YALVAÇ (Enerji Uzmanı)

TABANDAN YÜKSELEN DİP DALGA VE "ARTIK ZORUNLU HALE GELEN DEĞİŞİM İLE CUMHURİYETİN KURULUŞ AYARLARINA DÖNÜŞÜM" İHTİYACI!,

Sevgili Okurlar,
Bu gün bu başlık altında;
Halkın tabanından gelen bir dib dalgasının nedenlerini ortaya koymaya,
Devam etmekte olan Seçim propagandaları konusunda ki gözlemlerimi, sizlere aktarmaya
Ve Halkımızdaki seçim coşkusunu ve Demokrasiye inancını sizlere yansıtmaya,
AKP’de seçimi kaybetme endişesi ve korkusuna değinmeye çalışacağım
Seçim sonrasında ise,
Vaatlerin nasıl gerçekleşebileceği konusunda, Siyasilere öneriler de bulunmak
Ve nihayet, oylarımızı nasıl kullanacağımız ve seçim güvenliği gibi konularda, bir şeyler söylemek istiyorum.
Detayları şu başlıklar altında açmak ve özetlemek mümkün.
1-OYLARIMIZI NASIL KULLANACAĞIZ:
Bu gün itibariyle 24 Haziran’a 3 gün kaldı.
Pazar günü seçim sandığına gidip, Milletvekili ve Cumhurbaşkanı Adayları için oy kullanacağız.
% (50+1)’i alan Blok hem Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çoğunluğu sağlayacak, hem de Cumhurbaşkanlığını alacak.
Muhtarlıklardan aldığımız sandık seçmen belgeleri ile
Oy kullanacağımız, sandığa gidiyoruz.
Burada bizlere, bir zarf içinde; oylayacağımız 2 belge sunacaklar:
1)Seçime katılan Siyasi Partilerin adları ve amblemleri,
2)Cumhurbaşkanı Adaylarının Adları ve resimleri.
Kabine girdiğimizde;
Burada Milletvekilliği konusunda, hangi Siyasi Partiye oy vermek istiyorsak,
Onun hanesindeki yuvarlağın içine mührü basıyoruz.
Sonra Cumhurbaşkanı Adayları Belgesini alıyoruz,
6 Cumhurbaşkanı Adayından hangisine oy vermek istiyorsak;
İsmi ve resminin altındaki yuvarlağın içine, mührü basıyoruz.
Ve mühür basarak onay verdiğiniz 2 Belgeyi, zarfın içine koyup,
Kabinden dışarı çıkıyoruz ve zarfı oy sandığına atıyoruz.
Burada, daha zarfı alırken;
Çok dikkat edeceğimiz, önemli bir konu şu:
Zarfın üstünde ve 2 oy pusulasının üstünde de;
İlçe Seçim Kurulu’nun
Ve oy kullandığımz yerdeki, Sandık Kurulu’nun mühürlerini görmemiz lazım.
Eğer bu mühürler yoksa ya da biri noksansa,
Bu oy pusulaları kayıt dışıdır, sahtedir, geçersizdir
Bu gibi konularda, Sandık Kurullarına, Parti Görevlisi ve Müşahitlerine
Ve herkese önemli görevler düşüyor.
Halkımızın iradesinin doğru tecelli etmesi,
Seçime hile karıştırılmaması konusunda da,
Muhalefet İttifakını temsil eden Siyasi Partilerin, kendilerince önlem aldıklarını
Sistem geliştirdiklerini biliyoruz.
Bu itibarla, Seçmen vatandaşlarımız,
Hangi Partiye oy veriyorlarsa,
O, Siyasi Partinin uyarılarını dikkate almaları gerekiyor.
Zira bu güne kadarki seçimlerde de gördük;
Alavere dalavere işler ve mükerrer oyların kullanıldığı bilgileri,
Basınımıza çok yansıdı ve yansıyor da….
Aşağıdaki haberle, ne kadar dikkatli olmamız gerektiğini, bir defa daha anlıyoruz.
20 Haziran 2018 Çarşamba CUMHURİYET Gazetesi.
YSK’nın yeni genelgesinin şaibeye açtığı kapıyı, sandık başkanları önleyebilir. Mühürsüz oy kalmasın.
Bu genelgeye göre üzerinde Sandık Kurulunun mührü bulunmayan oyların kabul edilmesi talimatı veriliyor.
Böylesi bir durumda çakma, ya da taşıma oyların olmayacağını, kim garanti edebilir?
Onun için bu haberi, Gazeteyi büyüterek okuyun.
20 Haziran 2018 Çarşamba KORKUSUZ Gazetesi
7 Yıl önce evimize aldık, şimdi seçmen oldular.30 Bin Suriyeli şoku
BU SEÇİM;
DEMOJRASİYE, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE, KUVVETLER AYRILIĞINA YENİDEN DÖNMEK AÇISINDAN,
ÖNÜMÜZE ÇIKAN ÇOK ÖNEMLİ BİR FIRSATTIR.
Muhalefet İttifakı kapsamında;
Kemal KILIÇDAROĞLU’nun, Cumhuriyet Halk Partisi CHP,
Meral AKŞENER’in İYİ PARTİ’si,
Temel KARAMOLLAOĞLU’nun Saaadet Partisi SP,
Gültekin UYSAL’ın Demokrat Partisi DP’yi temsilen Milletvekilleri olacak.
İttifakta seçim barajı söz konusu olmadığından,
Aldıkları oy aranın da Milletvekili çıkaracaklar.
Demokrat Parti 1-2 Millet Vekili ile de olsa Meclis’te olacak.
Cumhur İttifakında ise
Recep Tayyip EEUOĞAN’ın Adalet ve Kalkınma Partisi AKP,
Devlet BAHÇELİ’inin MHP’si,
Mustafa DESTİCİ’nin Büyük Birlik Partisi BBP
Bu Partilerden de Meclis’te Milletvekilleri olacak.
MHP, Grup kuracak kadar Milletvekili çıkaramayabilir,
Büyük Birlik Partisi BBP,
Belki 1-2 Milletvekili ile Meclis’e girebilir.
Bu seçimde Toplumu temsilen her görüşten Milletvekili olacak.
Sonuç ne olursa olsun;
Türkiye’nin ve Halkımızın aleyhine olan kararlar,
Öyle kolay kolay çıkamayacak artık.
Muhalefet Bloku Milletvekilliği konusunda ittifakla bir araya gelirken,
Seçim güvenliği konusunda da iş birliği yapmaları;
Çakma ve mükerrer oyların önlemesi konusunda,
Bizleri umutlandırıyor.
Muhalefet Blokunun kazanma ihtimali yüksek…
Yeni ve güçlendirilmiş, yeni bir Anayasa ile
Yasama, Yürütme ve Yargı bağımsızlığına, Kuvvetler Ayrılığı Sistemine ve Hukukun Üstünlüğüne Dayalı,
Parlamenter Sistemi geri getireceklerini vurguluyorlar.
Halkımızdan da, büyük destek var.
Cumhurbaşkanlığında da Muharrem İJNCE’nin,
Her kesimden insanın beğenisini kazandığını, ilgisini çektiğini görüyoruz.
Muharrem İNCE’nin birinci turda, Cumhurbaşkanlığını kazanabileceği gibi,
Eğer ikici tura kalırsa,
Yine Muharrem İNCE’’nin Cumhurbaşkanlığını kazanma ihtimali yüksek görünüyor
Eğer Muhalefet Bloku;
Hem Meclis çoğunluğunu, hem de Cumhurbaşkanlığını alırsa,
16 yıldır devam eden AKP dönemi de kapanmış olur.
Eğer birinci turda sonuç alınamazsa;
İkinci turda en fazla oy alan, Cumhurbaşkanı seçilecek.
Meclis’in ve Cumhurbaşkanlığının kaderini de,
Büyük ölçüde HDP belirleyecek.
Doğu ve Güney Doğu’da;
AKP ve HDP’nin güçlü olduğu biliniyor.
Eğer HDP seçim barajlının altında kalırsa
60-70 Milletvekili, AKP’ye gidecek.
Eğer HDP seçim barajını geçerse;
60-70 Milletvekili ile HDP, Meclis’e girecek
Ve Cumhur itrifakının çoğunluğu sağlama şansı, kalmayacak.
HDP konusuna, ayrıca değineceğim
HDP’nin şu an hapiste olan Lideri Selahattin DEMİRTAŞ;
Cumhurbaşkanlığı seçiminde, HDP taraftarları oylarını kendisine vereceklerini
Ama Cumhurbaşkanlığı seçimi, ikinci tura kalırsa,
Ki Muharrem İNCE daha şanslı görünüyor,
O zaman da, Muharrem ince’yi destekleriz diyor.
Eğer Cumhurbaşkanlığı seçimi 2.tura kalırsa;
Seçim 8 Temmuz 2018 Pazar günü yapılacak.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN, HDP İLE YOLLARINI NİYE AYIRDI?
7 Haziran 2015 Milletvekili seçiminde, AKP oy kaybedip,
Tek başına iktidar olma şansını yitirince;
HDP öncelikli bir hedef haline getirildi.
PKK’nın Meclis’te ki siyasi uzantısı ve PKK’ya destek veriyor gibi gerekçelerle
HDP’li Belediyelere Kayyum atandı ama
Seçim yapılıp, Halkın iradesine başvurulmadı,
Yeni Belediye Başkanlarının gelmesinin yolu açılmadı,
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin DEMİRTAŞ da, sonuçta tutuklanıp ceza evine kondu
Ama davası görülüp, henüz cezası da kesinleşmiş değil.
Cumhurbaşkanlığına Aday olarak;
Çalışmalarını, ceza evinden yürütüyor.
Ben bir Yazar olarak;
Gerek 7 Haziran 2015 öncesinde,
AKP ve HDP arasındaki iyi ilişkilere
Gerekse 7 Haziran 2015 sonrasında AKP ve HDP arasında bozulan ilişkilere ve nedenlerine çok değindim,
Analizler yapmaya çalıştım.
Bu itibarla burada detaylara girmek istemiyorum.
Merak edenler, sitemden bu analizleri bulup, okuyabilirler.
Bizler Hiçbir Siyasi Partinin PKK’ya destek vermesini, onun bir yan kuruluşu gibi çalışmasını elbette istemeyiz.
HDP’nin Yöneticileri’nin içinde o zaman da, aşırı söylemler de bulunanlar vardı,
Şimdi de olabilir.
Önemli olan şey, hukukun içinde kalıp,
Suç işleyenler, ya da PKK’ya destek verenler varsa,
Hukuken gereği yapılabilirdi!...
Yanlışlık bura da….
7 Haziran 2015 Milletvekili seçimi öncesine kadar;
AKP ve HDP Açılım-Saçım çalışmalarında beraberdiler.
Habur’da PKK’lılar için kurulan Çadır Mahkemeleri, unutuldu mu?
Halkların Demokrasi Partisi HDP adından da anlaşıldığı üzere etnik temelde kurulan bir Siyasi Partidir.
Sadece Kürt oldukları için,
Bu Partiye oy veren vatandaşlarımızı,
Potansiyel PKK yanlısı, ya da terör destekçisi olarak görmek te yanlış
Benim en çok okunan Makalelerimden biri de;
TÜRKİYE’NİN ETNİK KÖKENİ başlığını taşıyan araştırma yazısıdır
Bu Makale aslında bir Türk Tarihidir.
Anayurt Gazetesi’nde yazarken;
Bu konu da 21 Makale yayınladım.
Bu bilgilere Web Sitemden de ulaşabilirsiniz.
Bazılarıbıb sandığı gibi Türklerin Anadolu’ya gelişleri 1071 değil,
Milattan önce, 8-10 Bin yıl öncesine, hatta daha gerilere dayandığıdır.
En önemlisi de;
Kürtlerin Türk’ün bir Kolu olduğudur.
Bu husus tarihsel olarak ta, genetik olarak ta ortada dır.
1071 tarihi Oğuz Boylarının Türkiye’ye büyük kitleler halinde geldikleri tarihtir.
Anadolu’nun adı, bu tarihten sonra, Türkiye olarak değişmiştir.
Bu adı koyanlarda bizler değiliz. İTALYANLAR dır
Turckhia, Turckho mania,Türklerin yoğun olarak yaşadığı topraklar.
Şimdi bu noktada bir şeyler söylemek istiyorum.
Devleti Yönetenler;
Türkiye’nin Birlik ve Beraberliğini de koruyup, kollamakla yükümlüdürler.
Eğer bu bilgiler, tüm iletişim imkânları kullanılarak, Halkımıza iletilse,
Bazı Kurt Vatandaşlarımız, özellikle de Kürt gençleri, kendilerini başka bir ırktanmış gibi sanıp,
Yabancıların da kışkırtmasıyla,
Türkiye’nin başına bela olmazlardı!....
Eğer Siz, bütün Milliyetçilikleri ayağımın altına alıyorum derseniz;
Bu günkünden farklı bir sonuç ortaya çıkmaz.
Bu itibarla;
HDP’nin seçim barajının altında kalmaması, Meclis’e girmesi lazım.
Seçimden sonrasında ise
Eğer Yönetici olup ta,
PKK’ya destek veren veya onun Siyasi uzantısı olanlar varsa,
Bunlarda Yargıya havale ile
Gereği mutlaka yapılmalıdır.
BU SEFERKİ SEÇİM, REJİMİN OYLANMASIDIR.
DOLAYISIYLA VATANDAŞLARIMIZIN;
BU SEÇİMİN RUHUNU, ÖZÜNÜ ÇOK İYİ ANLAMALARI GEREKİR.…
Halkımızın büyük çoğunluğunun muhtemelen % (65-70)’inin;
16 Nisan 2017 referandumu ile önümüze konan Yeni Anayasa
Ve Tek kişinin hükümranlığına dayalı Başkanlık Sistemi’nin,
Bir dayatma olduğuna inandığı,
Bu güne kadarki uygulamalardan da,
Her alanda geriye gidişin birçok örnekleri de olduğundan;
Türkiye’nin bu sistemle yoluna devam edemeyeceği kanaatinde olduğu söylenebilir.
Bu kesimin oyları;
Muhalefet İttifakındaki Partilere gidecek.
% (30-35)’inin ise;
Cumhurbaşkanı’nın söylemlerine inandığı,
Ya da içeri de ve dışarı da kendilerine tuzak kurulduğu, ya da engellendiği gibi iddiaların etkisi altında olduklarından,
Bu kesimin Yeni Sistemle Türkiye’nin yola devam etmesinde bir sakınca görmedikleri söylenebilir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN,
Örneğin Dolar ve EURO’daki artışı,
Emperyalistlerin ve kredi değerlendirme kuruluşlarının komplosuna,
Ya da bu Devletlerin;
PKK ile mücadele edilmesinden rahatsız olmalarına bağlıyor.
Bu nedenle Dindar, muhafazakâr kesimden oy istiyor.
Bu kesimin bir kısmı, değişik konularda Devlet yardımından yararlandığından, kendini,
Cumhur ittifakına oy verme konusunda, borçlu hissediyor.
Bizim insanımız biraz duygusaldır.
Bu kesimden birçok vatandaşlarımızın;
3.Boğaz köprüsü,
Osman Gazi Köprüsü,
Marmaray,
Boğaz tüneli,
Üçüncü Hava limanı,
Kanal İstanbul gibi büyük projeleri misal göstererek,
Ya da Şehir Hastaneleri gibi yeni uygulamaları savunmak adına,
Cumhurbaşkanı’nı, AKP’yi ve Cumhur ittifakını , destekleme kararı veriyor.
Aslında, yolların, köprülern, Hava limanının, Devlet’in idare şekli ile bir ilgi yok ama
Bizim bazı insanlarımız;
Bu gibi altyapı hizmetleri ile
Devlet’in idare şekli arasında, bir bağ kurmaya çalışıyor ama
Aslında böylesi bir benzetme ve müdafaa yapılamaz.
Cevap bulamadıklarında ise,
Öncekilerin ne yaptıklarını da gördük diyerek,
Savunmaya geçiyorlar.
Burada adı geçen alt yapı hizmetleri konusunda da, bir şeyler söylemek isterim
Osman Gazi Köprüsü, 3.Boğaz Köprüsü ve Boğaz tüneli ve 3. Hava limanı inşaatının,
Yap-İşlet-Devret modeli ile yapıldığı, Taahhüt edilen araçlar geçmediği için, geri kalanın hazine tarafından ödendiğini,
Bu projelerin Türkiye ekonomisi için bir kara delik olduğunu, pek düşünmüyorlar.
Kanal İstanbul, Türkiye’nin yararına olmayacağı gibi
Türkiye’nin başını, gelecekte belaya sokacak,
Üstelik çevre felaketine de sebep olacak bir konudur
Ben Kanal İstanbul yerine Kanal Karhaz diyorum.
Kanal Karhaz; Hazar Denizi’nin Karadeniz ile birleştirilmesi projesidir.
Bu proje benim önerimdir ve bu adı da ben koydum.
KANAL KARHAZ; BOP Projesini çöpe atacak ve Türkiye’nin önemini daha da artıracak,
Bir Dünya projesidir.
Bazı Vatandaşlarımızın hesaba katmadıkları bir durum var.
Her projenin ve özellikle bu gibi büyük projelerin,Kapsamlı raporlarının olması lazım.
Eğer gösteriş için, hesap kitap, bir tarafa atılırsa,
Sonuçta ekonomi çöker
Ve kuruşa muhtaç hale geliriz.
Dolar aslında yerinde saysa bile
Türkiye’de ekonomi kurallarına uyulmadığı,
Üretim ihmal edildiği için,
Bu gün her konu da, geriye gidiş söz konusudur.
İşler kötüye gittiğinde,
Hep Yabancıları suçlamak, doğru bir yaklaşım değildir.
16 YIL SONRA AKP VE ONUN LİDERİ CUKMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN NİYE ÇOK ZORDA?
İYİ PARTİ’nin seçime sokulmayacağı iddialarının yoğun olduğu bir zaman da,
CHP Lideri Kemal KILIÇDAROĞLU;
CHP’den 15 Milletvekilini istifa ettirip,İYİ PARTİ’ye gönderdi
Ve İYİ PARTİ’nin seçime girmesine vesile oldu.
Sonra Muharrem İNCE’yi Cumhurbaşkanlığına Aday göstermek suretiyle
Recep Tayyip ERDOĞAN’a laf yetiştirmekte geri kalmayacak birisini ortaya çıkardı
Bu gelişmelerden sonra, herkese bir güven ve inanç geldi,
Devamında, Muhalefet İttifakı oluştu
Ve Cumhurbaşkanlığı yarışında, bütün görüşleri temsilen,
5 Cumhurbaşkanı Adayı ortaya çıktı.
Beklenmedik bir andaki bu gelişmeler;
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın;
AKP İktidarını devam ettirmek konusundaki planlarını altüst etti.
İşin diğer zorluklar şöyle özetlenebilir.
1)AKP ve onun fiili Lideri konumundaki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN;
Devlet’in bütün imkânlarının ellerinde olması ve bu imkânlardan istifade etmesine rağmen,
İşin garantisi yok.
2)Seçim öncesinde emeklilere verilen 1000 TL Şeker Bayramı ikramiyesi
Kurban Bayramı öncesinde de verilecek olması,
3)FETÖ ile mücadele ediliyor görüntüsü,
Hatta Kandil’e Askeri Harekât seferi bile
Artık eskisi gibi prim yapmıyor…
3)Halkımız PKK ile mücadele edilmesini elbette ister ama
Artık büyük çoğunluk olup bitenlerin farkında
Ve bu gibi işlerin bir seçim yatırımı olduğunu düşünüyor.
4)Her alanda yaşanan olumsuz gelişmelerden de,
Türkiye’yi Yönetenlerin sorumlu olduğu görüşünde
Ve bu yüzden bir İktidar değişikliğinin olması gerektiği inancında…
Böylesi bir hususu;
Halkımızın tabanından gelen bir dip dalgası, ya da bir değişim ihtiyacı olarak değerlendirebiliriz.
5)İnsanımız artık Siyasette yeni yüzler görmek istiyor.
Halkımız artık siyaseten kavga gürültü istemiyor,
6)Siyasi hesaplar uğruna,
Sürekli olarak, kendilerinin yönlendirilmesini doğru bulmuyor.
7)Gelinen noktayı bir bıkkınlık olarak ta değerlendirebiliriz.
8)Bu gün gelinen nokta;
Bıkkınlığın da ötesinde bir şey.
Şimdi bu noktada da kısaca bir şeyler söylemek isterim.
AKP ve Recep Tayyip ERDOĞAN;
Aslında Dini ve İslam’ı kendine referans alan REFAH PARTİSİ’nden ayrılan bir grup.
Ama rahmetli ERBAKAN ile Recep Tayyip ERDOĞAN arasında asla bir mukayese yapılamaz.
Bu nedenle AKP ile REFAH PARTİSİ’nin gerçek anlamdaki ideolojisi arasın da da, bir mukayese yapılamaz.
Bu gün Refah Partisi’nin devamı olan SAADET PARTİSİ’ne gönül verenler ile
Dindar ve muhafazakâr olanlar da,
AKP’nin uygulamalarından rahatsız…
Bu gibi nedenlerle Dindar ve muhafazakâr kesimin büyük bir bölümü de,
Dine zarar verildiği, yanlış işler yapıldığına inandığından,
AKP ve Recep Tayyip ERDOĞAN’a karşı.
Dolayısı ile eğer kendi Yol Arkadaşları da,
Siyaseten gelinen noktadan rahatsız ise,
Fikren de AKP ve onun Liderine karşı olmaları normal bir şey.
Muhalif kesimin de kendilerine göre gerekçeleri var.
Bu gibi konularda da çok yazılıp, çizildi, burada tekrarlamaya gerek yok.
Bundan dolayı olmalı ki, bilge kişiliği ile herkese huzur ve güven veren Saadet Lideri Temel KARAMOLLAOĞLU da,
AKP ve Recep Tayyip ERDOĞAN’a karşı.
1-ARTIK RÜZGÂR MUHALEFET İTTİFAKINDAN YANA
Seçimi Muhalefet İttifakının kazanma ihtimalinin daha yüksek olduğu, nu
Cumhurbaşkanlığı yarışında da;
Muharren İNCE’nin ağır bastığını,
Birinci turda olmasa da, ikinci turda, Cumhurbaşkanlığını Muharrem İNCE’nin kazanma ihtimalinin daha kuvvetli olduğu anlaşılıyor.
Burada değineceğimiz bazı konular şunlar:
1)Cumhurbaşkanı ile Muharrem İNCE arasındaki şu sözlü atışma.
Recep Tayyip ERDOĞAN;, MİTİNG MEYDANINDAN YÜKSEK SESLE, Muharrem İNCE’ye bir gönderme yapıyor,
MUHARREEEEM!...
Muharrem İNCE cevap veriyor;
NE VAR TAYYİP, NE DİYORSUN?...
Eğer rahmetli mizah sanatçısı Levent KIRCA yaşamış olsaydı!;
Buna benzer durumları mizah sanatı ile çok güzel ortaya koyardı,
Gelecek kuşaklara bu günleri çok güzel aktarırdı…
Asında bu gibi hitap şekli ile
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip ERDOĞAN,
Muharrem İNCE’yi hafife alıyor, onu küçültmek istiyor ama
Ama Muharrem İNCE,hiç altında kalmıyor….
Cumhurbaşkanı’nın sıkça kullandığı sıfatlardan biri de Bay Muharrem!...
Muharrem Beyin, sıkça kullanılan bu sıfata cevabı da şöyle oluyor:
Her vesile ile bana karşı hep Bay kelimesini kullanıyorsun;
Ben de sana 25 Haziran sabahında Bay Bay derim gibi sözler, sarf ediyor.
20 Haziran 2018 Çarşamba SÖZCÜ
İlk 100 günde neler yapacağım
2)SEÇİM ÇADIRLARINDA GÖRMEYE ALIŞIK OLMADIĞIMIZ,
BÜYÜK OLGUNLUK…
Ankara’da Kızılay’da, ya da Ankara’nın diğer Merkezi yerlerinden geçerken,
Siyasi Parti çadırlarının, AKP sahil, yan yana,
Ya da birbirlerinin çok yakının da olduklarını görüyoruz.
Özellikle merak edip, birinden çıkıp, diğer çadırlara girdiğinizde,
Sizlere gerekli saygı ve nezaketi gösteriyorlar,
İlişkiler genelde hoş görü içerisinde başlıyor ve devam ediyor.
Böylesi bir manzara ve Halkımızdaki ilgi,
Siyaseten içine düştüğümüz, ya da düşürüldüğümüz, siyasi kaos, ya da belirsizlik ortamımdan,
Kurtulabileceğimiz yönündeki umutlarımızı artırıyor.
Türkiye’nin değişik yerlerinde,
Fanatik bazı AKP’liler ve bazı guruplar arasında çıkan tartışmalar neticesinde hayatını kaybedenler olsa bile
Böylesi bir durumun münferit olduğunu gözlemliyoruz.
Önlem olarak ta;
Siyasilerin gerilim yaratıcı konuşma ve beyanatlardan, mümkün olduğunca uzak durmalarını,
Yapıcı ve sakinleştirici bir üslup kullanmalarını diliyorum
Umarım ki önemli bir olay ve bir kargaşa olmadan,
Bu seçim dönemini de atlatırız.
Çadırlarda gördüğümüz hoş görü ortamından,
Kimsenin birbirinin türbanı ve kıyafetiyle de ilgilenmediğinden de anlıyoruz ki;
Halkımız artık belli bir olgunluğa da ulaştı,
Hoş görüden yana,
Gerilim de istemiyor,
Birbirine saygı çerçevesinde, birlikte yaşamak istiyor
Özellikle yaşamsal sorunlarının çözülmesini bekliyor,
Huzur ve güven içinde yaşamak istiyor.
3))SİYASİ KAVGA TABANDA DEĞİL TAVANDA
Muharrem İNCE, Meral AKŞENER ve Temel KARAMOLLAOĞLU’nun miting yaptıkları yerlerde,
Bu liderleri dinlemek için,
Meydanlarda binlerce insan toplanıyor.
Bu insanlar taşıma ve yönlendirme ile değil,
Severek, isteyerek ve büyük bir coşku ile
Kendi imkânları ile meydanlara koşuyor.
Bu manzaralar ve Halkımızdaki bu coşku, bu heyecan
Demokrasi ve gelecek adına, hepimizi cesaretlendiriyor.
Bu Liderler, akıl, mantık çerçevesinde bir seçim programı yürütüyorlar,
Beyanatları da, bu yönde.
4)15 Haziran 2018 Cuma, SÖZCÜ
Erdoğan’ın basına kapalı toplantı da ki sözleri, olay oldu.Seçim nasıl kazanılır!
Ben detaylara önem veren, plan ve projesi olan,
Türkiye’nin de Almanya, İngiltere, Fransa, Amerika, Japonya, Çin ve Rusya gibi
Kendi gücüyle, kendi teknolojisini yaratan,
Her konu da gelişmiş bir Dünya Devleti, bir Süper güç nasıl olacağı konusun da da,
Kafa yoran
Enerji Uzmanı bir Makine Yüksek Mühendisi bir Yazarım.
Türkiye ile Türki Cumhuriyetleri arasında Ekonomik, Sosyal, Siyasal, Kültürel, ve Teknik anlamda da, ilişkilerin geliştirilmesi konusunda, çaba sarf ediyorum.
Türkiye’nin Enerji sorununu çözmeye de talibim
Başta Meral AKŞENER olmak üzere diğer Muhalefet Kanadı Cumhurbaşkanı Adaylarının ekranlara ve Türkiye’nin gündemine taşımaları için, çok önemli önerilerde bulundum.
Daha da önemlisi bu Liderlerin,
Seçim sonrasında da bu gibi konulara eğilmelerini,
Bir şeyler yapmalarını bekliyorum.
BİZDE İKTİDARLAR RÜZGÂRLA GELİP, RÜZGÂRLA GİDİYORLAR
Ama bu defasında Akıl Mantık ve Bilimin de ışığı altında,
Türkiye’yi daha üst noktalara getirmemiz lazım.
Bu seçimin Türkiye’ye huzur ve güven getirmesini,
EĞER!...
EĞER anadan, kıza,
Babadan oğla,
Aktarılan alışkanlıklarımızı,
Onlarca, yüzlerce yıl yıl içerisinde oluşan kütür yapımızı bilmezsek,
Genetik zaaflarımızı göz önünde bulundurmazsak,
16 Büyük Türk İnparatorluğunun nasıl kurulup, nasıl yıkıldığını bilmezsek,
Bunu iyi analiz etmezsek;
Kazandığımız başarılar, sürekli olmaz,
Gün gelir, yine her defasında, duvara toslarız.
Niçin Olmamız Gereken Yerde Değiliz başlığını taşıyan kapsamlı analiz yazısını,
Herkesin okuması lâzım. Bu gibi konularda Psikologlara,
Sosyologlara,
Tarihçilere de büyük görevler düşüyor.Milletimize hayırlı olmasını dilerim
Saygılarımla 21 Haziran 2018 Perşembe

Makine Yüksek Mühendisi Ahmet YALVAÇ
Enerji Uzmanı – Gazeteci Yazar
www.ahmetyalvac1946.blogspot.com.tr
a_yalvac@hotmail.com

5 Haziran 2018 Salı

AKP SÖZCÜSÜ "SAYIN MAHİR ÜNAL"A AÇIK MEKTUP; Gazeteci, Araştırmacı - Yazar: Mehmet Arif DEMİRER

SAYIN (AKP SÖZCÜSÜ) MAHİR ÜNAL’A AÇIK MEKTUP 

Sizi ne zaman televizyonda görsem, AKP felsefesini, düşünce yapısını, daha iyi anlıyor ve dikkatle izliyorum.

Demokrat Partili bir araştırmacı-yazar olarak görüşlerinize katılmamakla birlikte, ‘öğrenmenin yaşı yoktur’ örneği, konuşmalarınızdan yararlanıyorum.

28 Mayıs 2018 tarihli ANAYURT köşe yazımın bağlantısını (linkini) aşağıda dikkatinize sunuyorum: http://www.anayurtgazetesi.com/yazar/baslik/31976

Umarım benim, konuşmalarınızı dikkate dinlediğim gibi, siz de bu yazıdaki feryadı duyarsınız ve dikkate alırsınız.

Konuşmalarınızda sık sık tekrarladığınız “Türkiye bir hukuk devletidir” mealindeki tespitiniz ile bağdaştıramadığım bir hususa (21 – 23 yaşlarında 470 Hava Harp Okulu öğrencisine toptancı bir yaklaşımla verilen müebbet hapis cezasına) değinmek istiyorum.

Tarihte ne zaman veya dünyada, gerçekten hukuk devleti olan, hangi ülkede öğrencilere böyle toptancı bir yaklaşım ile ceza verildiği görülmüştür?

Başka anlatımla “Türkiye bir hukuk devletidir” tespiti ile gencecik 470 kişiye verilen ömür boyu hapis cezası, sizce bağdaşmakta mıdır?

Bu gençler, 13 Temmuz günü katıldıkları Yalova kampında komutanlarının emri doğrultusunda, nereye gittiklerini dahi bilmeksizin otobüslere bindikleri ve en az 123’ü otobüsten dahi inmeden, hiçbir olaya karışmadan, Sultanbeyli’de vatandaşlarla kucaklaşarak İstiklal Marşını söyledikleri için mi cezalandırıldılar?

Yoksa komutanlarından otobüse binmek için yazılı emir sormadıkları (yargılamaya kamu adına ‘müdahil’olan kişilerin beyanları) için mi?

Sizin öğretmen kökenli büyük bir partinin sözcüsü olarak vicdanınız böyle bir cezalandırmayı kabul ediyor mu?

Son soru: çocuklarınızdan biri aynı durumda cezalandırılmış olsa idi, siz de 28 Mayıs yazımdaki babanın feryadını paylaşmaz mıydınız?

Görüşlerinizi lütfeder ve sorularımı yanıtlarsanız çok memnun olurum. Saygılarımla.

NOT: Çocuklarını 13 – 14 yaşında asker ocağına teslim eden bir ailenin, bu camiaya sızan terör örgütünün eylemleri nedeniyle yaşadığı ıstırabı ölçmek imkansızdır. Oğullarının bir ya da iki yıl sonra mezun olarak şerefli bir subay çıkacağını hayal ederken bugün içine düştükleri durumu şöyle özetlemek mümkün: “Biz ne yaptık ki böyle bir cezayı hakkettik?”

DEVLET BAHÇELİ’NİN “KADER MAĞDURLARI” İÇİN AF TALEBİ

MHP Genel Başkanı’nın seçim ve bayram arifesinde böyle bir talebi ısrarla tekrarlaması Hukuk Devleti Türkiye’nin ironik bir sorunudur:

“Cezaevleri ağzına kadar dolu. Seçimler sonunda Türkiye’de yeni bir dönem başlayacak. Dolayısı ile kader mahkumları tahliye edilsin, yeni mahkumlara yer açılsın.”

Tahliyesi istenen mahkumlar yargılanmışlar ve suçlu bulunarak cezaevine gönderilmişlerdir. Bu kişilerin seçim nedeniyle salıverilmelerinin hukukla bağdaşan bir yanı olabilir mi?

Başbakan Yardımcılığı görevinde de bulunmuş bir parti genel başkanının bu talebi kabul edilebilir mi?

Sayın Mahir Ünal’dan bu konuda da bir açıklama bekliyorum.