22 Ağustos 2016 Pazartesi

ULUSAL EKONOMİ & Selçuk Maruflu İstanbul Milletvekili (19. Dönem, AnaP)

                                    ULUSAL EKONOMİ                                           
Selçuk MARUFLU
İstanbul Milletvekili (19. D.)
Ekonomi, artan terör olayları, patlayan bombalar, Rusya ile çıkarılan yersiz kriz nedeniyle, zaten  olumsuz duruma girmişti. İhracat düşüyor, Turizm sektörü, ciddi olarak etkileniyor, işsizlik ve istihdam, alarm veriyordu. Tüm  bunlara, Türkiye’yi büyük bir felaketin eşiğinden döndüren, Darbe Teşebbüsü eklendi. Bütün bu olayların, Türkiye ekonomisini, ciddi biçimde etkilediği yatsınamaz. Her şeyden önce, ekonomik  gelişmenin ana  faktörleri, İSTİKRAR VE  GÜVENDİR. Ne yazık ki  Türkiye’de, bu iki  hayatı hususta, sorunlar  mevcuttur. Hükümetin acilen yapması  gereken, en kısa sürede  normalleşmeyi  sağlamasıdır. Dış rating kuruluşlarının, Türkiye’nin kredibilite notunu  düşürmesini  beğenmiyebilir, onları azarlayabilirsiniz. Biz, zaten, bu kuruluşlarla, alakamızı kestik  diyebilirsiniz. Ancak, hadise böyle değildir. Yabancı sermaye, yabancı  yatırımcı, karar vermede, bu kuruluşların, değerlendirmelerine,  öncelik verirler. Türkiye’de yatırımlar, durma noktasına  gelmiştir. Büyüme, 2023 hedeflerine ulaşılabilecek oranda değildir. Hükümet, 3 köprü, 3 havaalanı, duble yollar, vb. gibi  mega projelerle, ekonomiyi ayakta tutmaya çalışmaktadır. Bu mega projeler doğrudur, yapılmalıdır. Destekliyorum… Ekonomiyi, kentsel  dönüşüm, yani inşaat sektörü ile bir noktaya kadar  taşıyabilirsiniz. Kaldı ki, kentsel dönüşüm de, ne yazık ki, rantsal dönüşüm olmuştur. Bu, yeterli  değildir. Mega  Projeler, Yap-İşlet-Devret-Modeli ile yapılıyor, diyorsunuz. Ancak, bu işleri alanlar, daha başlangıçta, finansman sorunuyla karşılaşıyorlar. Hükümetten  yardim istiyorlar. Yani siz, hem işi  verip, hem de, finansmanını, temin etmek mecburiyetiyle karşılaşıyorsunuz. Bu bir açmazdır. Finansman için ya hazine garantisi veriyorsunuz, ya da kamu ağırlıklı bankalardan, halkın paralarıyla bu projeleri  finanse ediyorsunuz. Türkiye’nin asıl sorunu, yatırım ortamının canlanmasını, büyüme ve istihdamın yaratılmasına dönük, özel sektör ağırlıklı projelerin devreye girmesidir. Özel sektör, yatırım yapmalıdır. Bu şekilde, katmadeğer, istihdam, ihracat artacaktır. Hükümet yatırımların canlandırılmasını teminen, ‘Varlık Fonu’ adı altında, bir enstrümanı devreye sokmaktadır. Kamu, Özel sektör tasarruflarını, Özelleştirme, işsizlik vs. fonlarını kaynak olarak  kullanmak istemektedir. Ancak, olanakları, yani, pastayı büyütmeden, mevcut kaynaklar ile fon yaratmak, ne kadar gerçekçidir? Türkiye’nin, en büyük  sorunu, tasarrufların yetersizliğidir. OECD Ülkelerinde, % 20’lerin üzerinde olan tasarruf oranı, bizde, % 11 gibi, çok yetersiz düzeydedir. Hükümet bu konuda, birşeyler yapmaya çalışıyor, Batı ülkelerinde, Sosyal Güvenlik fonları, önemlidir. Bireysel Emeklilik, zorunlu koşulları, bireysel sigortanın genelleştirilmesi bir örnektir. Yatırımların finansmanında, bizim gibi ülkeler için  en uygun imkan, doğrudan yabancı sermayeyi  getirebilmektir. Dünyada, 1 trilyon doların üzerinde  yabancı sermaye vardır. Bu miktardan Türkiyenin aldığı pay, fevkalade  düşüktür. Ancak, Türkiye’nin, şu anda yaşadığı ortamda, Yabancı Sermayenin gelmesini düşünmek, iyimserliktir. Bazı  yetkililer de, ısrarla, yatırım için faizlerin, düşürülmesi gerektiğini söylüyor ve TC. Merkez Bankası’nın, yeni  Başkanını, baskı altına almaya çalışıyor. Bakın, ekoniminin kendi kuralları vardır. Arzulara göre  oynanamaz. Yatırımların canlanmasını istiyorsanız, genel faiz indirimi  yerine, gerçek, etkili, uygulanabilir, Teşvik Tedbirlerini uygulamaya sokmanız gerekir. Mevcut teşvikler, yetersiz olup, yatırım doğurmuyor. Genel faiz indirimi yerine, yatırım yapan müteşebbise ve kuruma, düşük faizli, uzun vadeli finansman temin etmelisiniz. Bizim ANAP İktidarımız, zamanında, uyguladığımız geniş yeğenişli, etkin Teşvik Sistemi sayesinde, yatırımlar coşmuş, ekonomi canlanmış, Türkiye, IMF’de örnek ülke olarak gösterilmiş, Başbakan, Turgut Özal’la, Washington’a giderek, IMF ve Dünya Bankası yetkililerine ders vermiştik. Evet, Türkiye, büyük bir felaketin, yok olmanın eşiğinden kıl payı kurtuldu. Fevkalade zor günler geçiriyoruz. Zaman, birlik ve beraberlik içinde, bu  güçlükleri aşma dönemidir. TBMM, GÖREVİNİN BAŞINDADIR. Yolumuz, büyük önder ATATÜRK’ÜN yoludur. Basiretli, bilinçli, cesur ekonomi ve finansman tedbirleriyle normalleşme, canlanma mümkündür. Unutmadan, önemli bir hususu daha işaret edeceğim. Gerek, Özal, gerek Demirel, hatta Ecevit dönemlerinde, ekonominin, finansmanın, Teşvik Tedbirlerinin, kilit ve anasiklet merkezi, benim de görev yaptığım, Devlet Planlama Teşkilatı idi. Bu nedenle,  Kalkınma Bakanlığı, derhal kaldırılmalı, Başbakan’a doğrudan bağlı, Devlet Planlama Teşkilatı hayata geçirilmeli, Ekonomi ve Finansmanın görüşüleceği, Yüksek Planlama Kurulu çalıştırılmalıdır. Bir de, Ekonomi Bakanlığı yerine sadece Dış Ticaret ve özellikle, ihracatla meşgul olacak, DIŞ TİCARET BAKANLIĞI kurulmalı, başına gerçekten ekonomiden anlayan bir bakan getirilmelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder