ULUSAL EKONOMİ
Selçuk MARUFLU
İstanbul Milletvekili (19. D.)
Ekonomi,
artan terör olayları, patlayan bombalar, Rusya ile çıkarılan yersiz kriz
nedeniyle, zaten olumsuz duruma
girmişti. İhracat düşüyor, Turizm sektörü, ciddi olarak etkileniyor, işsizlik
ve istihdam, alarm veriyordu. Tüm
bunlara, Türkiye’yi büyük bir felaketin eşiğinden döndüren, Darbe
Teşebbüsü eklendi. Bütün bu olayların, Türkiye ekonomisini, ciddi biçimde
etkilediği yatsınamaz. Her şeyden önce, ekonomik gelişmenin ana faktörleri, İSTİKRAR VE GÜVENDİR. Ne yazık ki Türkiye’de, bu iki hayatı hususta, sorunlar mevcuttur. Hükümetin acilen yapması gereken, en kısa sürede normalleşmeyi
sağlamasıdır. Dış rating kuruluşlarının, Türkiye’nin kredibilite
notunu düşürmesini beğenmiyebilir, onları azarlayabilirsiniz.
Biz, zaten, bu kuruluşlarla, alakamızı kestik
diyebilirsiniz. Ancak, hadise böyle değildir. Yabancı sermaye,
yabancı yatırımcı, karar vermede, bu
kuruluşların, değerlendirmelerine,
öncelik verirler. Türkiye’de yatırımlar, durma noktasına gelmiştir. Büyüme, 2023 hedeflerine
ulaşılabilecek oranda değildir. Hükümet, 3 köprü, 3 havaalanı, duble yollar,
vb. gibi mega projelerle, ekonomiyi
ayakta tutmaya çalışmaktadır. Bu mega projeler doğrudur, yapılmalıdır.
Destekliyorum… Ekonomiyi, kentsel
dönüşüm, yani inşaat sektörü ile bir noktaya kadar taşıyabilirsiniz. Kaldı ki, kentsel dönüşüm
de, ne yazık ki, rantsal dönüşüm olmuştur. Bu, yeterli değildir. Mega Projeler, Yap-İşlet-Devret-Modeli ile
yapılıyor, diyorsunuz. Ancak, bu işleri alanlar, daha başlangıçta, finansman
sorunuyla karşılaşıyorlar. Hükümetten
yardim istiyorlar. Yani siz, hem işi
verip, hem de, finansmanını, temin etmek mecburiyetiyle
karşılaşıyorsunuz. Bu bir açmazdır. Finansman için ya hazine garantisi
veriyorsunuz, ya da kamu ağırlıklı bankalardan, halkın paralarıyla bu projeleri finanse ediyorsunuz. Türkiye’nin asıl sorunu,
yatırım ortamının canlanmasını, büyüme ve istihdamın yaratılmasına dönük, özel
sektör ağırlıklı projelerin devreye girmesidir. Özel sektör, yatırım
yapmalıdır. Bu şekilde, katmadeğer, istihdam, ihracat artacaktır. Hükümet
yatırımların canlandırılmasını teminen, ‘Varlık Fonu’ adı altında, bir
enstrümanı devreye sokmaktadır. Kamu, Özel sektör tasarruflarını, Özelleştirme,
işsizlik vs. fonlarını kaynak olarak
kullanmak istemektedir. Ancak, olanakları, yani, pastayı büyütmeden,
mevcut kaynaklar ile fon yaratmak, ne kadar gerçekçidir? Türkiye’nin, en
büyük sorunu, tasarrufların
yetersizliğidir. OECD Ülkelerinde, % 20’lerin üzerinde olan tasarruf oranı,
bizde, % 11 gibi, çok yetersiz düzeydedir. Hükümet bu konuda, birşeyler yapmaya
çalışıyor, Batı ülkelerinde, Sosyal Güvenlik fonları, önemlidir. Bireysel
Emeklilik, zorunlu koşulları, bireysel sigortanın genelleştirilmesi bir
örnektir. Yatırımların finansmanında, bizim gibi ülkeler için en uygun imkan, doğrudan yabancı
sermayeyi getirebilmektir. Dünyada, 1
trilyon doların üzerinde yabancı sermaye
vardır. Bu miktardan Türkiyenin aldığı pay, fevkalade düşüktür. Ancak, Türkiye’nin, şu anda
yaşadığı ortamda, Yabancı Sermayenin gelmesini düşünmek, iyimserliktir. Bazı yetkililer de, ısrarla, yatırım için
faizlerin, düşürülmesi gerektiğini söylüyor ve TC. Merkez Bankası’nın,
yeni Başkanını, baskı altına almaya
çalışıyor. Bakın, ekoniminin kendi kuralları vardır. Arzulara göre oynanamaz. Yatırımların canlanmasını istiyorsanız,
genel faiz indirimi yerine, gerçek,
etkili, uygulanabilir, Teşvik Tedbirlerini uygulamaya sokmanız gerekir. Mevcut
teşvikler, yetersiz olup, yatırım doğurmuyor. Genel faiz indirimi yerine,
yatırım yapan müteşebbise ve kuruma, düşük faizli, uzun vadeli finansman temin
etmelisiniz. Bizim ANAP İktidarımız, zamanında, uyguladığımız geniş yeğenişli,
etkin Teşvik Sistemi sayesinde, yatırımlar coşmuş, ekonomi canlanmış, Türkiye,
IMF’de örnek ülke olarak gösterilmiş, Başbakan, Turgut Özal’la, Washington’a
giderek, IMF ve Dünya Bankası yetkililerine ders vermiştik. Evet, Türkiye,
büyük bir felaketin, yok olmanın eşiğinden kıl payı kurtuldu. Fevkalade zor
günler geçiriyoruz. Zaman, birlik ve beraberlik içinde, bu güçlükleri aşma dönemidir. TBMM, GÖREVİNİN
BAŞINDADIR. Yolumuz, büyük önder ATATÜRK’ÜN yoludur. Basiretli, bilinçli, cesur
ekonomi ve finansman tedbirleriyle normalleşme, canlanma mümkündür. Unutmadan,
önemli bir hususu daha işaret edeceğim. Gerek, Özal, gerek Demirel, hatta
Ecevit dönemlerinde, ekonominin, finansmanın, Teşvik Tedbirlerinin, kilit ve
anasiklet merkezi, benim de görev yaptığım, Devlet Planlama Teşkilatı idi. Bu
nedenle, Kalkınma Bakanlığı, derhal
kaldırılmalı, Başbakan’a doğrudan bağlı, Devlet Planlama Teşkilatı hayata
geçirilmeli, Ekonomi ve Finansmanın görüşüleceği, Yüksek Planlama Kurulu
çalıştırılmalıdır. Bir de, Ekonomi Bakanlığı yerine sadece Dış Ticaret ve
özellikle, ihracatla meşgul olacak, DIŞ TİCARET BAKANLIĞI kurulmalı, başına
gerçekten ekonomiden anlayan bir bakan getirilmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder