KONYA PROFESÖRLERİ
18. Dönem Sakarya Milletvekili
Akademik camiada bilinen ama dillendirilmeyen bir kavramdır,
Konya profesörleri.
Türkiye’nin üniversitelerinde ve dil konusunda eksik olan
sözde akademisyenlerin tekeri patladı.
Bir bir toplanıyorlar.
Bir soru; Tahribatları ne olacak?
Bunlar şimdi kapananların dışında tüm üniversitelerde
varlar, YÖK’te de varlar, TÜBİTAK'da varlar, İç işlerinde, Dış İşlerinde
varlar, Eğitim, Sağlık ve Adalet ve güvenlik yapılarımızı yapılarmızı adeta
habis bir kanser gibi sarmışlar, yurt dışında varlar. Çalınmış KPSS sorularıyla
sisteme sızanların ayıklanması, Sahte ve naylon jürilerle alınan akademik
derecelerin geri alınması lazım, lazım da nasıl? Bir yerden başlayalım.
Dil imtihanını Konya’da ya da Bakırköy İES ecnebi kurumunda
bitiren, halledenleri süratle dil imtihanına alalım, başarana bravo, kalana
güle güle diyelim. Konya bazlı tüm akademik jüriler şaibelidir, neşteri
vuralım. Bilinenlerden başla Yekta hoca; mesela Mehmet Ayan'la başla, Haluk
Hadi Sümer'le devam et, Hüseyin Altaş ile başlamışsın galiba
Bu İES özel ecnebi kurumuna İçişlerinden kim faaliyet izini
verdiyse, YÖK’ten kim imza koyup akredite ettiyse, içerideki müptezel de odur.
Kripto’da odur, tahkik edelim, teşhir edelim. Yapılan yapanın yanına kar
kalmasın.
Adamı YÖK Başkan vekilliğinden alıyorlar, tenzili rütbe
yapıyorlar, yönetim kurulu üyeliğine razı oluyor, hep aynı davranış modeli
“Mevzileri terk etmeyin” talimatına uyuyorlar.
Sen Prof. Yavuz Atar; Profesörlük jürinin objektif ve
tarafsız olduğuna yemin edebilir misin? Kişiye göre oluşturulmuş Jüriden
akademik sıfatını almadın mı?, Cemaatin Abant platformu üyesi değilmiydin?.
İzmit-Kartepe’deki Anayasa toplantısı ile akademik diyet tamamlandı mı?, Şimdi
cemaatçi değilm mi diyorsun?
“Mevzileri terk etmediler”
Öbür yetim kuzuların Prof. İlyas Doğan ve Prof. Ömer
Anayurt’ta seninle aynı davranışı ortaya koydular şahsiyetleri oluşmadığı için
makam kaybettiler ama “Mevzileri terk etmediler”. Halef Selef olduğun Konya’lı
Şaban Çalış’ın pislikleri saymakla, yazmakla bitmiyor. Dosyası bir türlü
tezekkür etmiyor, her gün kabarıyor. Hukuk Profesörü kimliklerinizle Ankara
İdare Mahkemelerinde ve Danıştay’da ki uzantılarınıza giderek YÖK ve
paralel menfaat şebekesinin aleyhinde ki dosyaları nasıl geciktirdiğiniz
anlaşıldı. Dosyaları tutukladınız şimdi zaman döndü, sap döndü. Yaptıklarınız
Zulüm’dü, Mehdiniz size öğretmedi mi Küfür kıyamete kadardır, Zalimlik ise illa
ki bitecekti, Türkçe'ye ve Türk'lüğe ihanet ettiniz. Balkanlarda Türkçe'nin
akademik dil olarak yaygınlaşmasının önüne geçtiniz. Kendinizden başkasının
oralarda olmasını engellediniz. Milli menfaatlerimizi okyanus ötesinin
menfaatine peşkeş çektiniz
İnsan kendinde olmayan hasletleri ve değerini elbette
bilemez. Muallimi Sabis sıfatlı İbn-i Sina Fazilet ve Ahlakın esaslarını
anlatırken; İffet (namus), Şecaat (yiğitlik), Hikmet (bilgelik), Adalet,
Cömertlik, Kanaat, Sabır, Kerem (asalet), Yumuşaklık, Yılmazlık, Sadakat, Vefa,
Utanma, Ar, Haya, Ucup, Sır saklama, Sözünde durmak, Emanete ihanet etmemek,
Hak yememek ve Tevazu ehli olmak değerlerini ortaya koyar: Mehdi
hazeratınızın, Karılarınızın başını açın, İçki de için, Namazı da terk
edin, Hak’ta yiyin benim hastalıklı beynimin ürettiği, diliminde gevelediği her
türlü şatahat’a (İslam’a uymayan şeylere) evet deyin, kerametimden sayın
tarzındaki davranış bozukluklarını ve küfrü görmeyen Profesör sıfatlarınla
bunların istidraç gibi fasıklık ve sihre yakışan İslam dışılık olduğunu
anlamayanların o cüpbeleri çıkarıp, o kadroları terk etmesi lazımdır, meslekden
men edilip, akademik sıfatlarının geri alınması lazımdır. Sufli aidiyetlerle
alınan, gelinen makamların, yani; tatlı yemenin acı sonuçları yüz yıl daha
bizden sonrakilere örnek olmalıdır. İngiliz destekli Kadıyaniler
haraketini görmezmisiniz, bilmezmisiniz. Ders çıkarmazmısınız, Allah sorar,
MazAllah elim bir azap ve ateş küfre düşenleri beklemektedir.
Anadolu’nun manevi, dini iklimini bozdunuz ey Konya
Profesörleri. Alevilerin Şiileştirildiği, Sünnilerin selefileştirildiği
günümüze bizi okumuş taifemiz getirmiştir. Yarım hocalar bizi dinden etmiştir.
YÖK’te Paralelci yeni adıyla FETÖ/PDY terör örgütü kaynamakta(CİRİT ATMAKTA)'dır.
YÖK’te Paralelci yeni adıyla FETÖ/PDY terör örgütü
kaynamaktadır. Yekta Başkan’ın bunlara en küçük bir yaptırımı olmamıştır,
olamaz da?. Şu kalkışma sonrası kapatılan üniversitelerden hangisinin bölüm
açma talebi veya kontenjan isteği geri çevrilmiştir cevabı, HİÇ’tir. Gazi ile
Diyarbakır Dicle Üniversitesi Rektörlerini dönemleri bitmiş, yenilerinin
seçimleri yapılmış; Devir teslim zamanında görevden almakla kimi kandırdın
hoca, ……mış GİBİ’mi yaptın? Yoksa Kripto’luk sana da mı bulaştı? Yıldız rektörü
İsmailide kişisel kininden listeye kattın değil mi hoca?? Aydın Menderesin
Büyük Değişim Partisinde cemaat kontenjanından gelen bir akraban vardı sanırım
hocam?
YÖK Başkanı Yekta Hoca’nın da profesörlüğü dünya ölçeğinde
değildir, Avrupa Rotasyonsuz profesörlüklerin üstünü çizmektedir. Seni YÖK
Başkanı sıfatı ile Avrupa Eğitim Alanından(EHEA) bir Üniversite kabul edecek mi
de sen bu kalkışma konusunu anlatmaya gidecekmişsin, hangi dil de anlatacaksın,
Mandal mı manüple edecek? sakallı haliyle mi?, Eşi başını kapatacak mı, açacak
mı??
Şimdi son soru bunlar AB normlarında kalite isterler mi?
Zihniyet bozuk, icraat bozuk. Öğrenciyi kalitelendirerek, eğitimi
kalitelendirmek modeli, dünya da tek bizde kaldı. Neden hocalar Çapsız,
Kitapsız. Dil bilmez LÂL’dirler de ondan.
Bir an önce bu çapsız, tabsız, kabı
bozuk taifeden kurtulalım, Obskürantizimden sıyrılalım.
Sapı silik adamlarla, Çapı delik Hocalarla nereye vardık?
Az gittik, Uz gittik. Hep geri gittik.
Müslümanlar; Siyaset için çalışırlar.
Münafıklar; Riyaset için çalışırlar.
Allah muhafaza etsin;
Nedamet gösterin, tövbe kapısı her
daim açıktır…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder