ÜMMET ANLAYIŞI
MI, TEB’A ANLAYIŞI MI, YOKSA İNSAN HAKLARI EVRENSEL DEĞERLERİ Mİ?
14. Dönem Bursa
Millet Vekili
Bölgemizde köklü
devlet geleneğine ve reflekslerine sahip üç ülke var.
Türkiye, Rusya
ve İran...
Bu ülkelerin,
bölgelerindeki olaylara, bir iktidar partisinin günlük değerlendirmeleri ile
bakmak lüksü yoktur..
Tabii ki,
Türkiyemiz için de bu böyledir.
Türkiye’ de %
49.5 luk bir iktidarın, bu ekseriyete güvenerek, dış politikayı kendi değer
ölçülerine göre yönlendirmek hakkı yoktur.
Geriye dönüp
balacak ve bu milletin binlerce yıl ayakta kalmasının sebebini anlamaya
çalışacaktır.
Açık söylemek
lazım gelirse, bugünkü rahatsızlığın sebebi, dış politika meselelerine ümmetçi
anlayışla bakılmasıdır.
Bu görüş ve
davranış,bugünkü dünya şartlarına uymamaktIr.
Eskiden ya Şii,
Sünni’ yi , ya da Sünni Sii’ yi öldürürdü.
Katolik
protestanı, protestan katoliği,Hrıstiyan Müslümanı, Müslüman
Hrıstiyanı yakaladığı yerde boğazlardı.
Şimdi, İŞİD,
Harem-i Şerif’te , Mescid- i Nebevi’de, İstanbul’da, Ankara’da bombalar
patlatıyor, aynı ümmetten, aynı meshepten insanları katlediyor.
Bunları
görenlere,m yaşayanlara, ümmet dayanışmasını nasıl anlatırsınız?
Oysaki emperyal
vizyonla bakıp,teb’a anlayışıyla dış politikanızı çizersiniz, hem tarihinize ,
hem dünya gerçeklerine, hem de emperyal genlerinize uygun davranmış olursunuz.
Tabii emperyal
perspektif deyince, bunu sadece, Osmanlı İmparatorluğu’ na da
endeksleyemezsiniz.
Tarihte
varlığınızın tescil edildiği günden başlarsınız.
Bu da yetmez,
emperyal vizyonunuzu ümmetçilik anlayışından kurtarıp, insan hakları evrensel
değerlerineyükseltmeniz de gerekir.
O zaman, bir
zamanlar hâkimiyetiniz altındaki topraklarda, teb’anız olma şuuru ile
yaşamış olan, Bulgara da, Arnavut’a da, hrıstiyana da,müslümana da, şiiye de,
sünniye de, sahip çıkmanız, ülkeniz de kimseyi rahatsız etmez.
Mayanmar’daki
müslümanın da, doğu Türkmenistan’ daki Uygur Türkleri’ nin de
haklarını uluslararası platformda savunduğunuz zaman destek bulursunuz.
Büyük devlet
böyledir,
Hamidir,kucaklayıcıdır,
evrensel değerlere sahiptir.
Günlük
politikalarla değil; asırlara dayanan politikalarla yönetilirler.
Bazen bu
politikaları kavrayamayan, daha basite indirgeyen, daha daraltıcı
kalıpları deneyen yöneticiler gelir devletin başına..Beş sene on sene, onbeş
sene de kalırlar başımızda, bu önemli değildir..Geçer giderler, Onların
da ömrü bizimki kadardır.
Bizden fazla
yaşamazlar, yaşayamazlar.
Kötü yönetenler
de, kötü yötetilenler gibi ölürler.
Devletlerin
ömrünü, kendi ömrümüzün uzunluğu veya kısalığı ile mukayese edemeyiz,
Unutmamalıyız
ki, bu ülkede sadece kendimiz ve bugünkü neslimiz için
yaşayamıyoruz.Bizim yaşamımız, sadece bugünümüz için değil, çocuklarımızın
yaşayacağı yarınımız içindir de.
Kim ne
derse desin, ülkemiz de demokrasi ilerleyecek, kim ne derse desin,
ülkemizde lâik cumhuriyet daha sağlam temeller üzerinde yükselecek..
İnsanlarımız,
teb’a şuuruyla, düşünce, inanç ve teşebbüs hürriyetlerini, insan olmak
haysiyetiyle yaşayacak.
Hrıstiyan mı,
müslüman mı, ateist mi, budist mi, bakılmayacak.
Hepsi
teb’amızdır denilecek.
Bunun için, hiç
şüpheniz olmasın ki, Atatürk’ ün dediği gibi “ Türkiye Cumhuriyeti ilelebet
payidar olacaktır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder