EMİN OKTAY
TARİHİ
18. Dönem
Sakarya Milletvekili
Benim gibi
50 doğumlu kuşağım yakın tarihimizi; kendisi tarih öğretmeni olmadığı halde
tarih ders kitaplarını yazan Emin OKTAY’dan öğrenmişizdir. Emin sen tarihçi
değilsin, niye tarih yazıyorsun dendiğinde.
"Bana yaz
dediler yazıyorum", cevabını vermiştir.
Emin OKTAY
bir önemli vakıa’dır. Rivayete göre soyadı Oktavitz dir, derler. Şimdi objektif
okumalarla çevre tarihi okuduğumuzda görüyoruz ki çevre ve merkez arasında çok
özel bir husumet ve düşmanlık dokuma ameliyesi var, çok önemli bir işçilik,
felaket akıllı ve geniş tabanlı aynı merkezli operasyon.
I.
Dünya savaşında düşmanımız olan İngiliz neredeyse kendisini manevi kurtarıcımız
konumuna getirecek şekilde yalanlarla tarihi yanıltmak garabetine düşmüş; koca
bir İmparatorluğumuzu yıkmak, parçalamak için savaş bakanlığını yönlendiren
Wellington kara propaganda evinin 37 yalan ürünü kitabını ve kurumunu yok
ederek sanki İngiliz oryantalizminin parçalanma senaryomuzda hiç olmamış
gösterme siyasetini yakalıyoruz. Amerikalı Prof. Justin Mc Cartey bu gerçekleri
belgeleriyle ortaya koyuyor, güneş balçıkla sıvanmıyor.
Eski
Emperyaller, dostluk müttefiklik yıllarında da aynı davranıyorlar, bir farkla
dost gözükerek diplomasiyle yapıyorlar, yapacaklarını.
Geldik
zurnanın zırt dediği yere.
Emin
OKTAY’ın düzmece tarihinde beynimize nakşedilen en büyük düşman RUS o zaman
Bulgar Demirperde idi, Gürcistan, Ermenistan onların birliğindeydi yeni
Kuzeyimiz ve Karadeniz her an gelebilecek Rus Kızıl ordusunu beklemekle geçti
gençliğimiz.
Trakya’ya
Sokak lambası takmadık, karartma uyguladık, tek bir fabrika yapmadık, yollarını
genişletmedik, neymiş Yunan gelirse savunma hattını Çatalca’dan geride
kuracakmışız. Bunu kim yapar ancak maşalar, kim güler kargalar.
Ege ve Adalar
Yunan ile Batı cenahımızda da düşmanlık.
Üç tarafı
denizle, dört tarafı düşmanla çevrili, çemberde Türkiye Akrep sendromuna mı
sokulmak istenmektedir sorusunu akla getiriyor.
İran en
problemsiz komşumuz onunla da mezhep problemimiz var, yahu güldürmeyin laik
devlet, deistik rejim dediniz şu mezhep işi nereden çıktı, düşmanlık icat etmek
için iyi bir bahane idi, oysa Kasrı-Şirin 1639’dan beri problemsiz komşumuzdur,
bu iyi komşuluk bazılarının işine gelmez, ilişkileri germeye çalışırlar ama iki
tarafta yüzyıllardır bu dolmaları yutmaz, gene yutmayacaklardır.
Güneyimizde
Suriye ve Irak yani olmayan iki devlet aslında Şam ve Bağdat vilayetlerimiz
var, kendilerini yönetmekten aciz, ihtilaller Cumhuriyetleri sabah erken
kalkanın darbe yaptığı sahipsiz topraklar, 1960’a kadar ihtilali yapanlar kimi
başbakan yapalım diye Malatya ordu komutanlığı üzerinden Ankara’ya sorarlardı?
Şimdi nüfusları planlı göç ettirilerek yüzölçümleri seyrekleştiriliyor,
kalanlar bir birine kırdırılarak azaltılıyor. Göç, savaş ve nüfusu azaltma
kimin işine geliyor, bu soru niye sorulmuyor? Bu coğrafyada parçalanması
konusunda konuşulmayan tek bir ülke var, nedir kerameti? Niye konuşulmuyor?
Evet
çevre ülkelerin hiç birisi ile dostane ilişkimizin olmadığı bir coğrafyanın
tarihi öğretildi bizlere; Kadere bak şimdi geldik o günlere.
Meğer Emin
OKTAY tek merkezden yazdırılan emperyalist sömürü düzeninin sadece Türkiye
acentesiymiş. Her ülkede bir yed-i emin adamları var. Arab’ın tarihinde de Türk
düşmanlığı var. İngiltere veliaht prensi geçen yıl bizden sonra hatırlayın
Arabistan’a gitti ve orada bedevi prenslerle ellerinde kılıç folklorik bir dans
yaptı, neydi o ? İngiliz’in Arapları, Türk zulmünden kurtarma oratoryosu.
Rumeli’de
Arnavut’a hürriyet veriyoruz, adamlar Türkleri buradan nasıl attık diye tarih
yazıyorlar, yazana değil yazdırana bakmak lazım.
İmparatorluğumuzu
yıkan fikrin babası İngiliz A.Toynbee Amerika’lılara 1945 te bir akıl notu
veriyor.
“ Biz
Güney İslam’ını hallettik, size kalan Kuzey İslamı Horasan, İstanbul hattı”
Akıl hattı, Maturidi eksen, bu eksende ki bütün Yesevi dergahları büyük Asya’
dakiler Ruslar tarafından, küçük Asya Anadolu’da kilerde maalesef İngiliz arka
planlı yerli muhipleri olan bizim bürokratik oligarşimiz tarafından kapatılmış
Yesevilik, Bektaşilik tahrip edilerek, aslı yok edilmiştir.
Şimdi
Cemevin de sıkıştık, kaldık.
Aşamayacak mıyız?
Aşamayacak mıyız?
Yesevi
hacegânlarını açamayacakmıyız?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder