30 Temmuz 2016 Cumartesi

Paralelcilerden, eli kanlı, silâhlı/isyancı ve eşkıya olanı! "PKK’LI KADIN MİLİTANLARDAN KAN DONDURAN MEZALİM VE TECAVÜZ İTİRAFLARI"

PKK’I KADIN MİLİTANLARDAN KAN DONDURAN TECAVÜZ; MEZALİM VE İŞKENCE İTİRAFLARI!...
PKK’lı Dilaram (29), 1991’de dağa çıktı. Örgüt eylemlerinde yer aldı. Kalaşnikof’uyla, roketatar ve el bombasıyla kaç kişi öldürdü, bilmiyor. 1996’dan itibaren Kandil Dağı’ndaki PKK radyosunda çalıştı. 2003’te üç arkadaşıyla birlikte ölümü göze alarak PKK’dan kaçtı. Üç yıldır Irak’ta yaşıyor. Kendisi gibi PKK’dan kaçan kadınlara ulaşması zor olmadı.
O güne kadar hiç konuşulmayan, üstü örtülen gerçekler, bu buluşmalar sırasında karşılıklı itiraf edildi. PKK’dayken bire bir tanık olduğu, birinci ağızlardan öğrendiği Abdullah Öcalan ve komutanlarının tecavüzleri ile örgüt içi infazları yazmaya karar verdi. Anı-roman olarak yazdığı kitabın adı, “Özgürlüğe Kaçış.”
Dilaram’la Irak’ta görüştüm. Kendisi gibi, “örgüt bulduğu anda öldürecek” dediği 100 eski PKK’lıyla diyalog halinde olduğunu öğrendim. Irak’ta bulunduğum beş günde 14 kadınla tanıştım, bazılarıyla kitapta geçen olayları konuşma imkanı buldum.
İçlerinden sadece dördü yüzlerini gizlemek kaydıyla fotoğraflarını çekmemi kabul etti. Abdullah Öcalan’la birlikte olduğunu anlatan iki kadın da sadece konuşmayı kabul etti. Biri Öcalan’ın dayağına ve üç kez tecavüzüne maruz kalmıştı. Diğeri ise başkanına itiraz etmeyi aklından bile geçirmemişti.
Onları dört gün ve gece boyunca, gaz lambasının aydınlattığı soğuk bir odada sabahlara kadar dinledim. Sokakta /_newsimages/1017084.jpgyankılanan ayak seslerinin PKK’lıya ait olup olmadığını nasıl anladıklarına, nasıl tedirgin olduklarına tanık oldum.
Hepsi, PKK ve Öcalan’dan nefret ediyordu.
Bingöllü Sorgûl’ün PKK idam mangası tarafından kurşuna dizilirken söylediği ağıdı hep bir ağızdan ve ağlayarak söylediler. Türkiye’yi, köylerini, anne babalarını, kendileri dağa çıktıktan sonra doğan kardeşlerini özlemişlerdi. Ama hiçbiri itirafçı olmak istemiyordu.
Hepsi Cumhurbaşkanı, Başbakan ve İçişleri Bakanı’ndan af bekliyordu. Hepsi Öcalan’ın 1999’da yakalanmasından sonra PKK’dan kopan 5 bin kişinin çıkacak bir af kanunuyla Türkiye’ye döneceğine, iyi vatandaş ve iyi anne baba olacağına inanıyordu.
Kadınların çoğu, örgütten birlikte kaçtığı erkek arkadaşıyla evlenmişti. Çocuklarına; Barış, Özlem, Umut adını vermişlerdi. Artık vatandaşı oldukları Irak topraklarında hayatta kalmaya çalışıyorlardı.
Hepsinin ortak korkusu, PKK tarafından infaz edilmekti. Hepsi kararlıydı. “Silah mı, Kürdistan mı? Asla! Bu kadar kandırıldık, bu kadar ihanete uğradık. Bir daha asla tetikçi olmayacağız.”
Dilaram, PKK tarafından öldürüleceğini bile bile yazdığı kitabında geçen ve hálá sağ olan arkadaşlarına PKK’dan bir zarar gelmesin diye kod adlarını değiştirdi. Röportaj sırasında bana da örgütte bilinen kod adlarını değiştirerek /_newsimages/1017085.jpgkonuştular.
Dilaram, şu günlerde bitirmek üzere olduğu kitabını başta Kürtçe yazmaya başladı ama sonra Türkçe devam etti. Çünkü kitap Türkiye’de yayınlansın istiyor.
Neden dağa çıktınız?
– 1991 baharıydı. 13 yaşında, kıpır kıpırdım. Bir gün ablamla dağa pancar toplamaya gittik. PKK’lıları ilk o zaman gördüm. Kadınlar da vardı. Önce korktum. Çünkü köylüler onlar için dağdaki mahkumlar, diyorlardı. O an, kaderimin değişeceği yer burası, dedim. Mutlaka onlarla olmalıydım. Tarihini okumuştum ama Kürdistan neresi, bilmiyordum. Babam, yaşadığımız köy, derdi. PKK’lılar “Kürdistan için savaşıyoruz. Siz niçin bize katılmıyorsunuz” dediler. Akşam dönüşte düşündüm. Anneme, dağdaki mahkumlara katılacağımı söyledim. Sonra köye gelip bayrak açtılar. Muhtarın evinde toplandılar. O gün kararımı verdim. Nöbetçi PKK’lıya ben de geliyorum, dedim. Yaşın küçük, dedi. Amcamın oğlu Welad’la katıldık. Welad sonra mayına bastı, öldü.
Aralarına katıldığınız ilk gün neler oldu? 
– Evden gizlice kaçmıştım. Altınlarımı, en güzel, rengarenk elbiselerimi, çoraplarımı yanıma almıştım. Bir de babamın en güzel kalemlerini, misafir odasının duvarındaki heybeyi ve kardeşimin mekabını çalmıştım. Heybeye yiyecek doldurmuştum. Yüküm ağırdı. Benimle alay ediyorlardı. Sarı pembeli giysilerim kilometrelerce öteden seçiliyordu. Kamuflaj nedir bilmiyordum ki. Alacakaranlıktan sabahın 5’ine kadar yürüdük. İkinci gün elime Kalaşnikof verdiler. 15 gün sonra babam haber yollamış, kızımı vermezseniz sizi buralarda barındırmam, diye. Babam zengin ve sözü geçen bir adamdı. PKK her ay babamdan 50 milyon alıyordu. Beni amcama teslim ettiler.
Ama tekrar gitmişsiniz.
– Beyni yıkanmış gibiydim. Babam heder olacaksın dağlarda, dedi. 15 gün sonra halamın, amcalarımın oğullarını topladım, altı akrabamı yanıma alıp tekrar dağa gittim. Sonraları ölen bir doktor vardı, Kendal. Başkanın Abdullah Öcalan olduğunu söyledi. Anlattı şöyle böyle, peygamber diye. Kafamda hayal ettim Öcalan’ı. Elini uzatsa güneşi tutabiliyordu. Ayağa kalktığında dağlar, ayaklarının dibinde olacaktı. İlk aylarımda kafamda Apo’yu uçan mitolojik bir karakter olarak çizdim. Mantıklı düşünecek yaşta değildim. Köyden çıkmış, ilkokul mezunu bir kızdım. Ancak böyle hayal edebildim. 13 yıl boyunca hep önderlik gerçeğini yani Apo’nun çocukluğunu, babasına isyanını, hayatını öğrettiler.
Abdullah Öcalan’la karşılaştınız mı?
– Onlara katıldığım yılın sonbaharında Bekaa Vadisi’ne eğitime gittim. Apo akademide kalmıyordu. Evi Barliya’daydı. Merakla mitolojik kahramanı görmeyi bekledim. Apo’yu ne kadar tanrılaştırırsam, örgüte o kadar bağlanmış olacaktım. Beni tembihlediler. Ne kadar hakaret ederse etsin, doğrudur başkanım, diyeceksin dediler. Bekliyordum, hayatımdaki en önemli insanı görecektim. Apo’yu görenler bayılırmış. Ben de bayılmaktan korkuyordum. Derken elli M16’lı koruma ordusuyla geldi. Aramızda neden korunduğunu anlayamadım. Açık havada, Bekaa’da tek sıra halinde diziliydik. Afganistan komünistleri, Ermeniler, Avrupa’dan gelenler de vardı. Apo’yu görünce çok şaşırdım. Hiç hayalimdeki lider tipine benzemiyordu. İriyarılığı idare ederdi ama göbekliydi.
ÊKonuştu mu sizinle?
– Bana ilk söylediği, “Senin baban bir alçak, senin baban bir düşman ajanı, senin baban bir reformist, senin evin bir düşman karakolu. Senin kafandaki düşman karakolunu yıkacağız” oldu. Öyle bir sevindim ki. Kocaman başkan beni, ailemi tanıyor, dedim. Eğitim bitti, Apo evine gitti. Küfürleri iltifat gibiydi. Şimdi babam ve ailem benim için kutsal ama o zaman emir verseydi git, babanın kafasına kurşun sık, diye, gözümü kırpmadan babamı, annemi yere sererdim. Şimdi silahım olsa kime yönelteceğimi bilirim ama bir daha elime silah almam. Geriye baktığımda o hayatı yaşamadım sanki. O Dilaram ben değildim.
Kaç insan öldürdünüz?
– Bilmiyorum.
Örgüt içinde yargılandınız mı?
– Üç kez. Yönetimle zıtlaştım. Üç gün sosyal tecrite alındım. Kimse benimle konuşmuyordu. Birinde çok zorlanmıştım. 1995’ti. Yukarıdan gelen, ayrıcalıklı ve çatışmaya hiç katılmayanlar bize iş buyurup duruyorlardı. Şunu getir, bunu taşı, diye. Hayat çekilmez hale gelmişti. Saldırıya yazmışlardı beni Zagroslar’daki. Mektup yazdım. Gideceğim, kafama kurşun sıkıp öleceğim, dedim. Zayıf biri değildim. Her gün ceset görüyordum, yaralı taşıyordum. Ama bu yaşamdan kurtuluşum yoktu. Ölmekten başka çarem yoktu. Mektubu verdiğim arkadaşım sonucu göze alamayıp yönetime vermiş. Telsizle çağrıldık, geri dönün diye. Hemen anladım olanları. Tabur komutanı bana hakaret etmeye başladı. 15 gün tutuklu kaldım. Kimse konuşmuyordu benimle, yemeği ayrı yiyordum. Sonra özür dilediler, tepkili olmayayım diye. Eski kadroların tepkisinden korkuyorlar.
Ayrılmaya o zaman mı karar verdiniz?
– Kendimi bir hiç olarak görüyordum. Dünyalı değildim. Ne mektup, ne haber. Ne anne, ne baba… Kaçmayıp ne yapacaktım. Ama nereye gidecektim?
Ne zaman, nasıl kaçtınız?
– 1996’dan itibaren savaşa gitmedim. Şemdinli’deki yaralanmadan sonra bir yıl yatalak kaldım. PKK doktorları altı kez ameliyat etti. Kandil’de radyoda çalıştım. 1999 Ocak’ında Ecevit’in konuşmasını duydum. Bu sırada eğitim veriyordum. Radyonun sesini açtım. İşin ciddiyetini anladık. “Bu iş bitti” dedik. Sonra rehavet başladı. Örgüt içi sistem, kadına yaklaşım, infazlar tartışılmaya başladı. Bazılarına itibarları, mertebeleri iade edilmeye başladı. Bir yerlere kaçsam, kurtulacağımı düşünmeye başladım. İki kadın, şimdiki eşim dahil iki erkek; dört kişi kaçmaya karar verdik. 21 Nisan 2001 gecesinde İran tarafına kaçtık. Arkamızdan atlarla geldiler ama yakalayamadılar. Gizlendiğimiz yerden gördük onları. Dört yıldır Irak’tayız.
Günlük, sıradan yaşama uyumda zorlandınız mı?
– Hálá tek başıma alışverişe gidemiyorum. Yanımda kimse olmadan dışarı çıkamıyorum. Kalabalıklarda başım dönüyor, bayılacak gibi oluyorum. Korkularımdan dolayı herhalde.
Sizi bulduklarında öldürürler mi?
– Onlara karşıt bir pozisyon alırsam, konuşursam elbette.
Kitap yazıyor, örgüt içinde olan bitenleri anlatıyorsunuz…
– Bu yazdığım kitaptan dolayı hayatım tehlikede. Birkaç kez karşılaştım onlarla. Henüz yazdığım kitaptan haberleri yok. Burada öldürdükleri insanlar var. İran ve Suriye Kürtlerinden iki kişi örgütten kaçmıştı. Yedi ay önce evlerini bastılar. Kafalarına kurşun sıkıp gittiler. Geçen yıl da PKK’dan kaçan merkez komitesi üyesi Sipan’ı öldürdüler.
Ne yapacaksınız?
– Bilmiyorum. Gidip birilerinden koruma talep etmem. Irak’ın durumu malum. Yeterince kendi güvenlik sorunu var.
Yazmamanız için baskı yapanlar oldu mu?
– Oldu. Ama eşim hep destekledi. İşin ucunda ölüm var. Fakat sen infaz edilen, tecavüze uğrayan arkadaşlarına kendini borçlu hissediyorsan yazmalısın, diyor. Yazarsam bu psikolojiden kurtulacağımı biliyorum.
Sizin gibi kaçanlar çok mu burada? Hayat şartları nasıl?
– Çok var. Dört yıl önce 300 kişi kaçıp geldi Irak’a. Hepsi Kandil’den kaçtı. Erkekler çoğunlukta. Kadınlar daha ürkek. O nedenle kadınlar erkeklerle birlikte kaçıyor. Bir kısmı burada evlendi. Kaçanlardan bazıları sınır kapılarında insan kaçakçıları tarafından öldürüldü. Çoğunun yiyecek ekmeği yok.
DİLARAM
BU KİTABI NEDEN YAZDIM?
Kaçarken mayınlı topraklardan geçtim. Yıllarca aynı mevziyi, yemek kabını paylaştığım yoldaşlarım tarafından vurulmayı göze aldım. Yaşadıklarımı, acılarımı bir kenara bırakıp kendi sade hayatımı yaşayacaktım. Ama vicdanım adına, delirdikten sonra infaz edilen yoldaşlarımın gözlerindeki son çaresiz bakışın borcunu ödemek, Apo ve komuta kademesindeki erkeklerin tecavüzüne uğrayan kadınlar için yazmaya başladım. 1992’de en yakın arkadaşlarım, PKK’nın insanlık dışı gaddar sistemine karşı çıktıkları için, aynı gün mahkeme edilip ertesi gün hepimizin gözleri önünde kurşuna dizildiler. İki avuç toprakla cesetlerinin üstü örtüldü. Sabah gittiğimizde tilkiler, kurtlar tarafından parçalanıp yendiklerini gördüm. Öldürülen her arkadaşımla birlikte benim ruhum ölüyordu. Ben o dağların ardında yaşananları yazıyorum. 40 bin kişi öldürüldü diyorlar. Bir bakın, eski kadrolardan kimse yok. İç infazlar tahmin edilemeyecek kadar kabarık.
RÖPORTAJDAN SONRA GELEN VASİYET
Biliyorum beni öldürecekler
Bu kitaptan sonra beni öldüreceklerini çok iyi biliyorum. Ama benim kaybedeceğim bir şey yok ki. İnsan ölümü aştığında kaybedecek bir şeyi kalmıyor. Ben de ölümü birçok kere aştım. Bu nedenle korkmuyorum. PKK’da kendime ait olmamamın acizliğinden dolayı intiharı çok düşündüm. Ama cesaret edemedim, arkamdan korkak, zayıf ve iradesiz kadın, demelerini istemedim. İntiharlar da infazlar kadar çok PKK’da. Özellikle kadın intiharları… Sana bir vasiyetim var. Eğer bu röportajdan sonra bana bir şey olursa, muhakkak yaz. Onların yanına bırakmayın. Onların birer katil olduğunu bir ben biliyorum bir de onların kendileri. Apo için işlemeyecekleri cinayet yok. Bir de hiçbir yoldaşımın infazına katılmadım, yoldaşıma kurşun sıkmadım, bu açıdan vicdanım rahat, bu da bilinsin.
HABUR’U AŞSAM TOPRAĞI ÖPECEĞİM
Köye dönmek istiyorum. Annemi, kız kardeşlerimi 15 yıldır görmedim. Babamı almak için geçen yıl sınıra gittim. Ülkeme uzanan uzun yolları solumak için ağladım. Yıllar sonra ilk kez Türkiye’ye giden yolları gördüm. İçimde bir ses, git, ucunda ölüm olsa bile git, ülkende yaşa, dedi. Ben Türk düşmanı değildim, ülkeyi bölmek gibi bir hayalim yoktu. Durumum netleşecekse, hapse girmeyeceksem gelirim. Örgüt üyeliğinden aranıyorum. “Dön” çağrısına güvenmediğim için gelmedim. Af çıkarılırsa İbrahim Halil’i (Habur) aştığımda toprağı öpeceğim. Türkiye’de işlenmiş bir suçum yok. Türkiye’ye hiç inmedim, orada kimseyi öldürmedim. Bir gün döneceğimi biliyorum.
TECAVÜZE UĞRAYAN ŞIRNAKLI EVİN ÇILDIRIP KAYALARA TIRMANIYORDU
Evin, çok güzel, fakir bir köylü kızıydı. Masmaviydi gözleri. Gece yarısı nöbette PKK’lı bir komutan tecavüz etti. Akli dengesini kaybetti. Çok tedavi gördü, elektrik şoku verildi. Gece yarısı oldu mu kızcağız çıldırıp kayalara tırmanıyordu. Herkes biliyordu. Tecavüzcü, Irak Kürdü’ydü. En sonunda Evin kaçtı ama kaçarken de mayına bastı. İki bacağını kaybetti. Köylüler bulup ailesine teslim ettiler. Evin, örgüt içindeki kadının trajik öyküsüdür.
SON BEŞ YILDA BEŞ BİN KİŞİ PKK’DAN KOPTU
Türkiye’de af çıkarsa PKK çözülür. Çok insan yararlanır bu aftan. Herkes evine dönmek, yeni bir hayat kurmak istiyor. Burada tanıdığım o kadar çok insan var ki. Af çıksa PKK’nın içyüzü ortaya çıkar. Toplum rahat nefes alır. İtirafçılık olursa insanlar zarar görürler, kimse kimseye güvenmez. Af çıkarsa kimi köyünde çiftçilik yapar, kimi ailesine döner. Son beş yılda 5 bin kişinin PKK’dan koptuğunu biliyorum. Hepsi Avrupa’da değil. Kimi kayboldu, kimi kaybettirildi, kimi bulaşıkçı, kimi inşaatçı, kimi tuvalet temizliyor. Irak’takilerin özel korunması durumu yok. Zor durumdalar. Memlekete gitmek isteyip de gidememek büyük çöküş. ODTÜ mezunu ama burada inşaatta çalışıyor. Bunları kazanmak, Türkiye’ye kazandırır.
BİRBİRİMİZE O KADAR DÜŞMANDIK Kİ BAŞKA DÜŞMANA İHTİYACIMIZ YOKTU
Artık hiçbir şey ve insan uğruna o hayatı bir daha yaşamam. Öcalan’a tapmıştım. İnsanlar yaşadıkça akıllanıyor. Onun (Abdullah Öcalan) kurduğu sistemde birbirimize o kadar düşmandık ki başka düşmana ihtiyacımız yoktu. Birbirimizi yok etmek için psikolojik savaş, hakaretin haddi hesabı yok. Kadınlar arasında yapılmadık hakaret, dedikodu, ayakoyunu, kariyer uğruna insanları kullanma kalmamıştı. Yazdığım, herkesin öyküsü. Bana iyi davranmazsan, karşında ateş topu olurum.
Bize Apo tecavüz etti.
BİRİNCİ KADIN
Şiddet kullanarak tecavüz eden Apo’dan intikamımı komutanlarıyla yatarak aldım
Öcalan’ın Şam’daki evine Yoğunlaştırma Evi denir. Yoğunlaştırma Evi’ne bakire, genç ve güzel kadınlar alınır. Vahşi, “çöl güzeli” kızlardan hoşlanırdı ama sarışınlara daha çok ilgi duyardı. Ben de Yoğunlaştırma Evi’ne çağrıldım. Apo bir gün beni masaja çağırdı. Gittim, ılık su dolu leğendeki ayaklarını yıkadım. Hani köy ağaları gibi. Beni azarlamaya başladı, bilmiyorum diye. Sırtüstü uzandı, şimdi bütün vücuduma, dedi. Anladım neler olacağını. Çünkü cinsel istek uyandığını gördüm. Soyun, dedi. Soyundum. İç çamaşırlarını da çıkar, dedi. Ayağa kalkıp sarılıp sıkınca korktum. Kendimi savunmak için Apo’ya vurdum. Üç yumruk attı yüzüme ve kafama. Küfretti bana. “Düşkün, fahişe, rezil kadın. Seni özgürleştirmeye, tabulaştırdığın zincirleri kırmaya çalışıyorum” dedi. Titrediğimi görünce kovdu beni. “Sen Kesire’sin. Beni onun gibi yok etmek istiyorsun. Sen köle kalacaksın!” diye bağırdı. Ama bu daha ilk denemeydi. Dışarıda bekleyen tecrübeli kadınlar, beni psikolojik olarak hazırlama toplantısına çağırdı. Ağladım. İçlerinden biri, Osmanlı Sarayı’ndaki Valide Sultan gibiydi. Beni azarladı. “Başkan bizi özgürleştiriyor. Sen özgürleşmek istemiyor musun? Başkana erkek gözüyle bakıyorsun. O başkan, o zincirlerimizi kıran bir peygamber.” Beni akşam yemeğinden sonra yine çağırdı Apo. Bu kez çözümsüzdüm. Kime derdimi anlatacaktım? O ana kadar ölüme hiç bu kadar yaklaşmamıştım. Bekaretimi aldı. Sonraki günlerde iki kez daha sevişti benimle. Ben de Öcalan’dan intikamımı komutanlarıyla yatarak aldım. Çünkü beni gönderirken dağa, “Sakın bir erkekle ilişkini duymayayım. Benim yetiştirdiğim kadınlar, hiçbir erkekle ilişkiye girmemeli, sonuna kadar bana bağlı kalmalı” dedi. Beni infaz etmemelerinin nedeni, Öcalan’ın evinde kaldığım için rütbe verilmesi. Bu yüzden dokunmadılar bana.
İKİNCİ KADIN
Meğer özel kadını değilmişim
Ben de Apo’nun Şam’daki Yoğunlaştırma Evi’nden geçtim. Ben direnmedim, karşı koymayı aklımdan geçirmedim. Apo, benimle birlikte olduktan sonra çok vaatlerde bulundu. Kendimi hep onun için özel, başkanın kendisiyle birlikte olmaya layık gördüğü kadın sandım. Çok safmışım. Güya gözdesiydim, ayrıcalıklıydım. Yıllarca böyle sandım. Haber geldi, başkan beni Suriye’deki evine çağırıyordu yine. Hazırlandım. Heyecanlıydım. Yolda baktım, başka kadınlar da katıldı. Hepsi de güzel ve gençti. O uzun yolculukta birbirlerine anlattıklarına inanamadım. Çok sarsılmıştım. Bir mola sırasında su içeceğimi söyleyip kaçtım. Dağa döndüğümde bana bir şey yapmadılar. Ne de olsa başkanla yatma şerefine nail olmuş ayrıcalıklı bir kadın komutandım.
Tanıklar anlatıyor
KADINLARI KADINLAR KURŞUNA DİZİYORDU
Bir insanın doğasına, benliğine aykırı davranması ne kadar zorsa, PKK’da kadın olmak da o kadar zor. Çok doğal bir kahkaha, bir erkeğe bakış, bir söz ya da davranış, “Kadınlığını pazarlıyor” töhmeti altında kalmak için yeter. Kendimizi hep baskı altına alıyorduk.
“Erkek işbirlikçisi” deyimi, PKK’da son yıllarda çok yaygındı. Yukarıdan gönderilen bir kavram. Omuz omuza verdiğin erkek arkadaşlarınla samimi olursan bu suçlamaya maruz kalırsın. Cezası ölüme varacak yaptırımlar uygulanır. Ama kadınlar öldürülürken erkekler ödüllendirilir. Taliban sistemi gibi. Karşılıklı bir aşk yaşandığında dişi olan suçludur.
Gönüllü kadınlardan idam mangası oluşturuluyordu mahkemeden sonra. İdama mahkum edilenin elleri bağlanıyor. Kurşuna dizilmeden az önce de gözleri. Kadınları kadınlar öldürüyordu.
Merkez Komitesi’ne ve komutanlığa getirilen kadınların hemen hepsi, kendi cinsine ihanet edenler. Her şeyi biliyorlar. Hepsi Apo’nun evinde kaldı. En çok ezen, hakaret eden de o kadınlardı. Yıllarca savaşıp çocuk yaşta evinden ayrılan çok kadın infaz edildi. Aşık olduğu için “hain” damgası yiyip öldürüldü.
MARDİNLİ ROJİN HAMİLE BIRAKILDI, İDAM EDİLDİ
Mardinli Rojin’in bir eli yoktu. Hamile bırakıldı, üst düzey bir komutan tarafından. Sonra da idam edildi. Tecavüzcü ise şu an Osman Öcalan’ın partisinde.
ÖLMEDEN ÖNCE SON İSTEĞİ ÇOCUĞUNU DOĞURMAK OLDU
Yedi aylık hamile Ronahi’nin Zele’de infaz edildiğini Osman Öcalan da Cemil Bayık da iyi biliyor. Çünkü onlar karar verdi. 1991’den beri arkadaşımdı. Suriye-Kamışlılı’ydı. Son isteğini sordular. “Çocuğumun hayatını bağışlayın. O doğduktan sonra beni idam edin” dedi. Suçu, biriyle ilişki kurmasıydı. Babasına dokunmadılar. Ronahi, karnını kuşakla bağlıyordu ama büyüyünce gizleyemedi. Açığa çıktı. İnfaz manga komutanı, Cemil Bayık’a, Ronahi’nin son isteğini söyledi. Cemil Bayık, “Hayır, idam edin” dedi. Karnında bebeğiyle öldürüldü.
MARDİNLİ HEVİDAN’A MEZARINI KAZDIRDILAR
Korucu kızı Hevidan, çok küçüktü, 12 yaşındaydı. Baho Ağa’nın aşiretindendi. Apo’nun çıkardığı “korucu çocuklarını kaçırıp PKK’lı yapma” kanunuyla kaçırılıp getirilmişti. 1997 Temmuz’unda 16 yaşına basmıştı. Kaçma planları yaptı ama anlaşıldı, tutuklandı. Beni en çok etkileyen, yargılanıp infaz kararı verildikten sonra yapılanlardır. Hevidan’ın eline kazma kürek verip mezarını kazdırdılar. Temmuz sıcağında çukur açarken söylediği türkü dağlarda yankılanıyordu. Son isteği sorulduğunda af dilemedi. “Kahrolsun Apo” dedi, o köylü kızı. “Ahım sizin boynunuzda kalacak!” İnfaz mangasında tek bacağı protezli Siirtli Rengin, Hevidan’ı gözünü kırpmadan taradı. Ölmüyordu bir türlü. Kadınlar başını taşlarla ezerek öldürdüler.
EYLEM İNTİHAR ETTİ, SEVDİĞİ ’BENİ KIŞKIRTTI’ DEYİP KOMUTAN OLDU
Eylem’i hiç unutamıyorum. Çok yakın arkadaşımdı. Siirt, Baykanlıydı. Çok güzeldi, sarışındı. Şakacıydı, bizi güldürürdü. Sevdiği erkekle ilişkisi açığa çıktı. 1994 yılıydı. Zagroslar’daydık. Bahardı. Birbirlerine kur yaparken yakalandılar. Erkek kaçıp gitti. Eylem, Avaşin Suyu’ndaki bir kayanın üzerine çıkıp beklemeye başladı. Kaçıp gideceği, derdini anlatacağı kimse yoktu ki. Eylem’i aramaya çıktık. Erkekler öndeydi ve ellerinde silahlarla arıyorlardı Eylem’i. Baktım, Eylem, elini yüzünü yıkıyor. Kalktı, bize döndü. Elinde bomba vardı. Sevdiği erkek de aramızdaydı. Tek tek yüzümüze baktı, sevdiği yüreksiz adamın gözlerinde durdu uzun uzun. Sonra “Yaklaşmayın, kimseye zarar vermek istemiyorum” dedi. Biliyordu, sonunun ne olacağını. Bombanın pimini çekip patlattı. Havaya uçtu. Vücudunun bazı parçalarını Avaşin Suyu alıp götürdü. Yüreğini, hayallerini, sırlarını da. İntihardan sonra yapılan toplantıda Eylem’in dişiliğini kullandığı, erkeği ihanete sürüklediği söylendi. O sevdiği erkek ise ayağa kalktı. “Beni kışkırttı. Beni yoldan çıkarmak için cezbeden bir şeytandı. Düzelmem için bir fırsat verilmesini talep ediyorum” dedi. “Şak şak” alkışladılar. Apo hakkında sloganlar attılar. Ben de alkışlayıp sloganlara katıldım. Katılmasaydım sonumun ne olacağı belliydi. Sevdiği erkek, özeleştiriden sonra ödüllendirildi. Eline çok güzel bir silah verildi, komutan oldu. Eylem, benim içimde büyük bir yara.
TECAVÜZCÜLERİN CEZALANDIRILDIĞINI HİÇ GÖRMEDİM
Tecavüz edenlerin cezalandırıldığına hiç tanık olmadım. Tecavüze uğrayan kadın hep susmak zorundaydı. Eğer susmazsa erkek, yetkisine yaslanıyordu. Merkez Komitesi üyelerinden biliyorum, yetkileri nedeniyle istediği kadınla birlikte oldular. Kadın asla şikayetçi olamadı. Kadın bir raporla bildirmek istese bile o rapor, ancak tecavüzcü komutanının eliyle Suriye’ye ulaştırılabilirdi. Komutan hiç kendi tecavüzünü yukarıya bildirir mi!
MehmetçikTv.com
***
PKK DARBE TEŞEBBÜSÜ DEVAM EDİYOR
Hakkâri-Çukurca'da 8 şehidimiz, 25 yaralımız var. Atatürk’ün kurduğu bağımsız ve millî Türk Devletini tamamen yıkma girişimi olan, Amerika ve İsrail’in planlayıp desteklediği FETÖ darbe teşebbüsü Türk milletinin irade beyanıyla savuşturuldu. Bu işe girişen gerçek suçlular hakkında alınan bütün siyasi, idari tedbirler gerekli idi ve OHAL ilan edildi. Ancak aynı Amerika ve İsrail’in kurup destek verdikleri PKK Paralel Devlet Yapılanması, Türk milletine ve devletine darbe vurmaya devam ediyor. PKK darbe teşebbüsü geçmiş değil. PKK destekli belediyeler iş makinalarıyla ve her türlü imkânlarıyla PKK eşkıyasının devam eden darbe, alçakça saldırı, kalleşlik ve menfur ihanet çalışmalarına destek veriyor.
FETÖ ile PKK aynıdır, zaman zaman işbirliği de yaptılar. Şu anda FETÖ için başlatılan OHAL uygulamalarının PKK için de aynen ve fazlasıyla uygulanmasını istiyoruz.
Bu bağlamda:
- Öncelikle belediyelerden başlamak üzere resmî kurumlardaki bütün PKK’lılar temizlenmeli, 
- Ekonomik kaynakları kurutulmalı;
- Üniversitelerdeki öğretim üyesi ve öğrenci kılıklı PKK’lıların üniversite ile bütün ilişkileri kesilmeli,
- Gazete, dergi, radyo ve televizyonlardaki bütün PKK propagandistleri susturulmalı,
- Facebook ve twitter gibi sosyal medyadaki propaganda imkânları tamamen yok edilmeli,
- PKK’ya destek veren yabancı ülkelerle ilişkiler kesilmeli,
- Irak ve Suriye’deki Türkmenlere en modern silah, mühimmat, para ve he türlü imkânlar verilerek onlarla işbirliği yaparak Irak ve Suriye’deki PKK oluşumları ve uzantıları bir seferberlik programıyla yok edilmeli
- Irak ve Suriye’deki Türkmen kardeşlerimize “Türkmeneli Devleti” kurdurulmalıdır.
- Türkiye’nin selameti ve geleceği sınırlarımızda bir Türkmeneli Devletinin kurulmasına bağlıdır.
(30 Temmuz 2016 – Cumartesi, Bahtiyar AYDIN)

28 Temmuz 2016 Perşembe

LÜTFEN DİKKAT! ÇOK ÖNEMLİ "12 EYLÜL'E RAHMET" İKTİBAS; MELİH AŞIK

12 Eylül’e rahmet!...
Melih Aşık
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın yeğeni öğretmen olarak ataması yapılmayınca özel bir eğitim kurumunda öğretmenlik yapmaya başlamış. Çalışırken kurum el değiştiriyor, Fetullahçılar tarafından satın alınıyor. Sonrasını Altay anlatıyor:
– 15 Temmuz darbe girişiminden sonra okulu kapatıldı, kendisinin de öğretmenlik sertifikası iptal edildi. Suçu, sonradan cemaatin satın aldığı okulda çalışmaya devam etmekti.
CHP eski Gaziantep milletvekili Yaşar Ağyüz’ün sosyal demokrat görüşlü kızı da aynı şekilde çalıştığı kamu kurumundan uzaklaştırıldı.
15 Temmuz’dan sonra sorgusuz sualsiz işten atılanlarla ilgili CHP Milletvekili Mustafa Balbay diyor ki: “12 Eylül döneminde devlet kurumlarından el çektirilen kamu görevlisi sayısı 18 bin 500’dür. 1402 sayılı yasaya dayanılarak kamudan atılanlar parmakla gösteriliyordu. Bugünkü gidişat böyle devam ederse atılmayanlar parmakla gösterilecek. İşten atmaların bir kısmı şöyle oluyor.
Cemaatin sendikaları veya diğer sivil toplum örgütleri binalarına yapılan baskınlarda üye listelerinde kimin adı varsa… Gönüllü ya da mecburen üye olup olmadıklarına… Herhangi bir suça bulaşıp bulaşmadıklarına bakılmaksızın, sadece üye olmalarından dolayı tümünün işine son veriliyor. Bana gelen bilgiye göre sadece Milli Eğitim Bakanlığı’ndan 100 bin kişinin atılması söz konusuymuş”.
Darbe önleyenler geçmişteki darbeciler kadar dahi adil olmazsa ülkenin işi zordur.
Bu nasıl barış!
Adı; Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi. Plan Bütçe Komisyonu’nda önceki gün görüşülmeye başladı. Teklifin 7. maddesi için bir maliyeci dostumuz: “Mevcut haliyle geçerse Türkiye’nin başına büyük belalar açmaya aday” diyor. Nedenini şöyle anlatıyor:
– Madde, “Varlık Barışı” adı altında her türlü kara paranın ülkemize sokulmasında en küçük bir soruşturma ve kovuşturmaya tabi tutulmayacağı garantisi veriyor. Teklif bu haliyle geçerse IŞİD ve FETÖ de dahil, her türlü terör örgütleri 3. şahıslar üzerinden kara paralarını Türkiye’ye getirip bunu terör eylemlerinin finansmanında rahatlıkla kullanabilecekler.
– İyi de kara parayla mücadele için kurulmuş MASAK’ımız var?
– Gelen paranın kara para olduğunu ortaya koyabilmek için MASAK’ın soruşturma yapabilmesi lazım. Ama teklif buna izin vermiyor. Maddenin sakıncası bununla da sınırlı değil. Türkiye’nin ekonomik hayatı çökebilir.
– O nasıl olacak?
– UNESCO’nun bünyesinde kara parayla dünya çapında mücadele yapan Mali Eylem Görev Gücü (MEGG) diye bir birim var. MEGG Türkiye’yi “Sakıncalı ülke” olarak ilan edebilir. Ettiği an hiçbir ülke seninle mali işlem yapamaz. Dünya ile para transferin durur. Örneğin paran da olsa petrol ithal edemez, ihraç ettiğin ürünlerin parasını alamazsın.
AMAN
Yalçın Bayer dostumuz dün Hürriyet’te Fethullah Gülen’in marifetlerini sıraladıktan sonra yazısını: “Bu ülkede kolektif suç işledik bizler” diye bitirmiş.
Aman Yalçın.. Her yazına imzamı atarım. Ama burada dur.
Ne sen, ne ben… Ne bu ülkenin laik cumhuriyet ilkelerine, bilim aydınlığına, demokrasiye inanan insanları… Asla ne PKK ile masaya oturdu, ne FETÖ ile yan yana geldiler…
Cumhuriyet mitinglerinde “Ne darbe ne şeriat”, “Türkiye laiktir laik kalacak” diye bağıran yurtseverler dinci siyaset ve bunun üzerine kurulu ortaklıkların tehlikelerini var gücüyle haykırıyor ama duymak istemeyen, o birliktelikten çıkar umanlar kulaklarını tıkıyordu. Aralarında patlayan savaş Türkiye’yi bu noktaya getirdi. Cumhuriyetçilerin ne suçu var?
Bugün iktidara yalakalık
yapan yandaşlardan
dün Feto’ya methiye düzmeyen 3 kişi sayabilir misiniz?
Akif Kökçe
DARP
İstanbul Belediyesi’nde “Paralel Yapı” ile ilişkisi olduğu gerekçesiyle 308 kişinin işine sorgusuz sualsiz savunmasız son verilmiş. Cemaatle ilgileri, ilgi dereceleri nedir? Açıklanmıyor ki öğrenelim…
İşe girmek için bir Cemaatçiyi araya mı koydular? Referansları bir cemaatçi mi? Bilmiyoruz…
Peki, geçen yıllar içinde Cemaat’in okul, sağlık kuruluşu vs. için talep ettiği imar kıyaklarına aracılık edenler, Cemaat ne istiyorsa verenler ne olacak?
Cemaat 1 milyar dolarlık okul ve hastane varlığına nasıl kavuştu?
Belediyede yetkili olup bu kararları verenlerden haber yok.
Çalışanların işine kitle halinde son vermek daha büyük sorumlulukları unutturmak açısından da yararlı oluyor galiba!
Milliyet

23 Temmuz 2016 Cumartesi

RESMİ GAZETE'NİN, 23 TEMMUZ 2016 TARİH VE 29779 SAYI İLE YAYINLANAN: 667 SAYILI "OLAĞANÜSTÜ HAL KAPSAMINDA ALINAN TEDBİRLERE İLİŞKİN KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME"

OHAL KAPSAMINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME YAYIMLANDI
Resmi Gazete yayımlanan Kanun Hükmünde Kararnameyle, 35 sağlık kurumu, bin 43 özel öğretim kurumu, bin 229 vakıf ve dernek,19 sendika ve 15 vakıf yükseköğretim kurumu kapatıldı.
ANKARA
Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren darbe teşebbüsü ve terörle mücadele çerçevesinde alınması zaruri olan tedbirler ile bunlara ilişkin usul ve esasların belirlendiği Kanun Hükmünde Kararname'de (KHK), olağanüstü hal kapsamında bazı tedbirlerin alınmasının Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca dün kararlaştırıldığı belirtildi.
Olağanüstü Hal (OHAL) Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkinKanun Hükmünde Kararname'yle, milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen FETÖ'ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı belirlenen 35 sağlık kurum ve kuruluşu, bin 43 özel öğretim kurum ve kuruluşuyla özel öğrenci yurdu, pansiyonu, bin 229 vakıf, dernek, 19 sendika, federasyon ve konfederasyon ile 15 vakıf yükseköğretim kurumu kapatıldı.
Kapatılan vakıfların her türlü taşınır ve taşınmazlarıyla mal varlığı, alacakları, hakları, belge ve evrakı Vakıflar Genel Müdürlüğüne bedelsiz olarak devredilmiş sayılacak. Kapatılan vakıf yükseköğretim kurumlarının sağlık uygulama ve araştırma merkezleri, kapatılan diğer kurum ve kuruluşlara ait taşınırlar ile her türlü mal varlığı, alacakları, hakları, belge ve evrak Hazineye bedelsiz olarak devredilmiş sayılacak. Bunlara ait taşınmazlar tapuda resen Hazine adına, her türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari olarak tescil edilecek. Bu kurumların her türlü borçlarından dolayı hiçbir şekilde Hazineden bir hak ve talepte bulunulamayacak. 
Kapatılan yükseköğretim kurumlarında kayıtlı öğrenciler, Yükseköğretim Kurulu tarafından devlet veya vakıf üniversitelerine yerleştirilecek. Bu öğrenciler, mezun oluncaya kadar vakıf yükseköğretim kurumlarına ödemeleri gereken ücretleri ilgili üniversiteye ödemeye devam edecek. Bu konuda usul ve esasları belirlemeye, uygulamayı yönlendirmeye, her türlü tedbiri almaya ve ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye Yükseköğretim Kurulu görevli ve yetkili olacak.
YARGI MENSUPLARI 
Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun salt çoğunluğunca; Yargıtay daire başkanı ve üyeleri hakkında Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunca; Danıştay daire başkanı ve üyeleri hakkında Danıştay Başkanlık Kurulunca; hakim ve savcılar hakkında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Kurulunca ve Sayıştay meslek mensupları hakkında Sayıştay Başkanının başkanlığında, başkan yardımcıları ile Sayıştay Başkanı tarafından belirlenecek bir daire başkanı ve bir üyeden oluşan komisyonca meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilecek. 
Görevlerine son verilenlerin silah ruhsatları ve hususi damgalı pasaportları iptal edilecek ve bu kişiler oturdukları kamu konutlarından veya vakıf lojmanlarından 15 gün içinde tahliye edilecek. 
GÖZALTI SÜRESİ
Kanun Hükmünde Kararname'ye göre, olağanüstü halin devamı süresince gözaltı süresi, şüphelinin yakalama yerine en yakın hakim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren 30 günü geçemeyecek.
Bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyecekler
KHK'ye göre terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen kamu görevlileri, görevlerinden çıkarılacak ve bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyecek.
OLAĞANÜSTÜ HAL KAPSAMINDA 
23 TEMMUZ 2016 CUMARTESİ GÜNÜ YAYINLANAN "KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME" 
RESMİ GAZETE & TAM METİN

23 Temmuz 2016 CUMARTESİ
Resmî Gazete
Sayı : 29779
KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME
OLAĞANÜSTÜ HAL KAPSAMINDA ALINAN TEDBİRLERE İLİŞKİN
KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME
Karar Sayısı: KHK/667
Olağanüstü hal kapsamında bazı tedbirler alınması; Anayasanın 121 inci maddesi ile 25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanununun 4 üncü maddesine göre, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’nca 22/7/2016 tarihinde kararlaştırılmıştır.
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç ve Kapsam
Amaç ve kapsam
MADDE 1 – (1) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin amacı, 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında, darbe teşebbüsü ve terörle mücadele çerçevesinde alınması zaruri olan tedbirler ile bunlara ilişkin usul ve esasları belirlemektir.
İKİNCİ BÖLÜM
Olağanüstü Halin Uygulanmasına İlişkin Tedbirler
Kapatılan kurum ve kuruluşlara ilişkin tedbirler
MADDE 2 – (1) Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen Fethullahçı Terör Örgütüne (FETÖ/PDY) aidiyeti, iltisakı veya irtibatı belirlenen;
a) Ekli (I) sayılı listede yer alan özel sağlık kurum ve kuruluşları,
b) Ekli (II) sayılı listede yer alan özel öğretim kurum ve kuruluşları ile özel öğrenci yurtları ve pansiyonları,
c) Ekli (III) sayılı listede yer alan vakıf ve dernekler ile bunların iktisadi işletmeleri,
ç) Ekli (IV) sayılı listede yer alan vakıf yükseköğretim kurumları,
d) Ekli (V) sayılı listede yer alan sendika, federasyon ve konfederasyonlar,
kapatılmıştır.
(2) Kapatılan vakıfların her türlü taşınır ve taşınmazları ile her türlü mal varlığı, alacak ve hakları, belge ve evrakı Vakıflar Genel Müdürlüğüne bedelsiz olarak devredilmiş sayılır. Kapatılan vakıf yükseköğretim kurumlarının sağlık uygulama ve araştırma merkezleri ve kapatılan diğer kurum ve kuruluşlara ait olan taşınırlar ile her türlü mal varlığı, alacak ve haklar, belge ve evrak Hazineye bedelsiz olarak devredilmiş sayılır, bunlara ait taşınmazlar tapuda resen Hazine adına, her türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari olarak tescil edilir. Birinci fıkrada sayılanların her türlü borçlarından dolayı hiçbir şekilde Hazineden bir hak ve talepte bulunulamaz. Devire ilişkin işlemler ilgili tüm kurumlardan gerekli yardımı almak suretiyle ilgisine göre Maliye Bakanlığı veya Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yerine getirilir.
(3) Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine üyeliği veya iltisakı ya da bunlarla irtibatı belirlenen ve ekli listelerde yer almayan özel ve vakıf sağlık kurum ve kuruluşları, özel öğretim kurum ve kuruluşları ile özel öğrenci yurtları ve pansiyonları, vakıflar, dernekler, vakıf yükseköğretim kurumları, sendikalar, federasyonlar ve konfederasyonlar, ilgili bakanlıklarda bakan tarafından oluşturulacak komisyonun teklifi üzerine bakan onayı ile kapatılır. Bu fıkra kapsamında kapatılan kurum ve kuruluşlar hakkında da ikinci fıkra hükümleri uygulanır.
(4) Kapatılan yükseköğretim kurumlarında kayıtlı öğrenciler, Yükseköğretim Kurulu tarafından Devlet üniversitelerine veya vakıf üniversitelerine yerleştirilir. Bu şekilde yerleştirilen öğrenciler, mezun oluncaya kadar vakıf yükseköğretim kurumlarına ödemeleri gereken ücretleri ilgili üniversiteye ödemeye devam ederler. Bu fıkranın uygulanması ile ilgili olarak usul ve esasları belirlemeye, uygulamayı yönlendirmeye, her türlü tedbiri almaya ve ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye Yükseköğretim Kurulu görevli ve yetkilidir.
Yargı mensupları ile bu meslekten sayılanlara ilişkin tedbirler
MADDE 3 – (1) Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun salt çoğunluğunca; Yargıtay daire başkanı ve üyeleri hakkında Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunca; Danıştay daire başkanı ve üyeleri hakkında Danıştay Başkanlık Kurulunca; hâkim ve savcılar hakkında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Kurulunca ve Sayıştay meslek mensupları hakkında Sayıştay Başkanının başkanlığında, başkan yardımcıları ile Sayıştay Başkanı tarafından belirlenecek bir daire başkanı ve bir üyeden oluşan komisyonca meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilir. Görevlerine son verilenlerin silah ruhsatları ve hususi damgalı pasaportları iptal edilir ve bu kişiler oturdukları kamu konutlarından veya vakıf lojmanlarından onbeş gün içinde tahliye edilir.
(2) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte adli ve idari yargı hâkim ve savcı adayı olarak görev yapanlar, adaylıkta geçirdikleri süreye bakılmaksızın Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca mesleğe kabul edilmeleri halinde, hâkimlik ve savcılık mesleğine atanabilirler.
Kamu görevlilerine ilişkin tedbirler
MADDE 4 – (1) Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen;
a) 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa tabi personel, ilgili Kuvvet Komutanının teklifi, Genelkurmay Başkanının inhası, Milli Savunma Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır,
b) 10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununa tabi personel Jandarma Genel Komutanının teklifi, İçişleri Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır,
c) 9/7/1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanununa tabi personel Sahil Güvenlik Komutanının teklifi ve İçişleri Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır,
ç) Milli Savunma Bakanına bağlı personel Milli Savunma Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır,
d) 11/10/1983 tarihli ve 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununa tabi personel, Yükseköğretim Kurulu Başkanının teklifi üzerine Yükseköğretim Kurulunun kararıyla kamu görevinden çıkarılır,
e) Mahalli idareler personeli, valinin başkanlığında toplanan ve vali tarafından belirlenen kurulun teklifi üzerine İçişleri Bakanının onayıyla kamu görevinden çıkarılır,
f) 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 3 üncü maddesinde belirtilenler hariç diğer mevzuata tabi her türlü kadro, pozisyon ve statüde (işçi dahil) istihdam edilen personel, ilgili kurum veya kuruluşun en üst yöneticisi başkanlığında bağlı, ilgili veya ilişkili bakan tarafından oluşturulan kurulun teklifi üzerine ilgisine göre ilgili bakan onayıyla kamu görevinden çıkarılır,
g) Bir bakanlığa bağlı, ilgili veya ilişkili olmayan diğer kurumlarda her türlü kadro, pozisyon ve statüde (işçi dahil) istihdam edilen personel, birim amirinin teklifi üzerine atamaya yetkili amirin onayıyla kamu görevinden çıkarılır.
(2) Birinci fıkra uyarınca görevine son verilenler bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemez, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemezler; görevinden çıkarılanların uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon, yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair görevleri de sona ermiş sayılır. Bu fıkrada sayılan görevleri yürütmekle birlikte kamu görevlisi sıfatını taşımayanlar hakkında da bu fıkra hükümleri uygulanır.
(3) Bu maddeye göre görevlerine son verilenlerin silah ruhsatları ve pilot lisansları iptal edilir ve bu kişiler oturdukları kamu konutlarından veya vakıf lojmanlarından onbeş gün içinde tahliye edilir. Bu kişiler özel güvenlik şirketlerinin kurucusu, ortağı ve çalışanı olamazlar.
(4) Bu madde kapsamında kamu görevi sona erdirilen personele ait kadro ve pozisyonlara, Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ve diğer mevzuattaki kısıtlamalara tabi olmaksızın Bakanlar Kurulunca belirlenecek sayıda kadro ve pozisyon için atama yapılabilir.
Yürütülen soruşturmalarda alınacak tedbirler
MADDE 5 – (1) Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine üyeliği veya iltisakı ya da bunlarla irtibatı nedeniyle haklarında idari işlem tesis edilenler ile aynı gerekçeyle haklarında suç soruşturması veya kovuşturması yürütülenler, işlemi yapan kurum ve kuruluşlarca ilgili pasaport birimine derhal bildirilir. Bu bildirim üzerine ilgili pasaport birimlerince pasaportlar iptal edilir.
Soruşturma ve kovuşturma işlemleri
MADDE 6 – (1) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu işlenen suçlar bakımından, olağanüstü halin devamı süresince;
a) Gözaltı süresi, şüphelinin yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren otuz günü geçemez.
b) Yakalanan asker kişiler adli kolluk görevlilerine teslim edilir.
c) Yürütülen soruşturmalar kapsamında görev ve unvan ayrımı yapılmaksızın kamu görevlileri de dâhil olmak üzere bütün şüpheli, mağdur ve tanık ifadeleri adli kolluk görevlileri tarafından da alınabilir.
ç) Asker kişiler hakkında verilen tutuklama kararları, 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 111 inci maddesinde belirtilen ceza infaz kurumlarında yerine getirilir.
d) Tutuklu olanların avukatları ile görüşmelerinde, toplumun ve ceza infaz kurumunun güvenliğinin tehlikeye düşürülmesi, terör örgütü veya diğer suç örgütlerinin yönlendirilmesi, bunlara emir ve tâlimat verilmesi veya yorumlarıyla gizli, açık ya da şifreli mesajlar iletilmesi ihtimalinin varlığı halinde, Cumhuriyet savcısının kararıyla, görüşmeler teknik cihazla sesli veya görüntülü olarak kaydedilebilir, tutuklu ile avukatın yaptığı görüşmeleri izlemek amacıyla görevli hazır bulundurulabilir, tutuklunun avukatına veya avukatın tutukluya verdiği belge veya belge örnekleri, dosyalar ve aralarındaki konuşmalara ilişkin tuttukları kayıtlara elkonulabilir veya görüşmelerin gün ve saatleri sınırlandırılabilir. Tutuklunun yaptığı görüşmenin, belirtilen amaçla yapıldığının anlaşılması hâlinde, görüşmeye derhal son verilerek, bu husus gerekçesiyle birlikte tutanağa bağlanır. Görüşme başlamadan önce, taraflar bu hususta uyarılır. Tutuklu hakkında, tutanak tutulması hâlinde, Cumhuriyet savcısının istemiyle tutuklunun avukatlarıyla görüşmesi sulh ceza hâkimliğince yasaklanabilir. Yasaklama kararı, tutuklu ile yeni bir avukat görevlendirilmesi için derhal ilgili baro başkanlığına bildirilir. Baro tarafından bildirilen avukatın değiştirilmesi Cumhuriyet savcısı tarafından istenebilir. Görevlendirilen avukata, 23/3/2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 13 üncü maddesine göre ücret ödenir.
e) Tutuklu olanlar, belgelendirilmesi koşuluyla sadece eşi, ikinci dereceye kadar kan ve birinci derece kayın hısımları ile vasisi veya kayyımı tarafından ziyaret edilebilir. Adalet Bakanlığı ile Cumhuriyet başsavcılığının yetkileri saklıdır. Tutuklular telefonla haberleşme hakkından ancak onbeş günde bir ve bu bentte sayılan kişilerle sınırlı olarak on dakikayı geçmemek üzere faydalanabilirler.
f) Tutuklu olanların bulunduğu ceza infaz kurumlarında görev yapan kamu görevlileri tarafından düzenlenen tutanaklara, ilgili görevlinin açık kimliği yerine sadece sicil numarası yazılır. Kurum görevlilerinin ifadesine başvurulması gerektiği hallerde çıkarılan davetiye veya çağrı kâğıdı görevlinin işyeri adresine tebliğ edilir. Bu kişilere ait ifade ve duruşma tutanaklarında işyeri adresi gösterilir.
g) Yürütülen soruşturmalarda, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 149 uncu maddesine göre seçilen veya aynı Kanunun 150 nci maddesine göre görevlendirilen müdafi, hakkında bu maddede sayılan suçlar nedeniyle soruşturma ya da kovuşturma bulunması halinde müdafilik görevini üstlenmekten yasaklanabilir. Cumhuriyet savcısının yasaklamaya ilişkin talebi hakkında, sulh ceza hâkimliği tarafından gecikmeksizin karar verilir. Yasaklama kararı, şüpheliye ve yeni bir müdafi görevlendirilmesi için ilgili baro başkanlığına derhal bildirilir.
ğ) Yürütülen soruşturma ve kovuşturmalarda, ifade alma ve sorgu sırasında veya duruşmada en çok üç avukat hazır bulunabilir.
h) Ceza mahkemelerinde duruşmanın başlamasından önce iddianame veya iddianame yerine geçen belge okunur ya da özetlenerek anlatılır.
ı) Tutukluluğun incelenmesi, tutukluluğa itiraz ve tahliye talepleri dosya üzerinden karara bağlanabilir.
i) Hâkim veya mahkemenin uygun gördüğü durumlarda, aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle şüpheli veya sanığın sorgusu yapılabilir veya duruşmalara katılmasına karar verilebilir.
Vazife malulü aylığı bağlanması ve diğer haklar
MADDE 7 – (1) 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemi ile bu eylemin devamı niteliğindeki eylemler sebebiyle hayatını kaybeden veya malul olan sivillere 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (j) bendi kapsamında bağlanacak aylıklarının hesabında aynı fıkranın (h) bendi hükümleri esas alınır ve kendileri ile hak sahipleri, söz konusu (h) bendi kapsamında bulunanlara ilgili mevzuatında sağlanan diğer haklardan aynı şekilde yararlandırılır. Ancak, dul ve yetimlerine bağlanacak aylığın toplam tutarı, malulün ya da ölenin kendisine bağlanacak aylıktan az olamaz. Ayrıca, bunlar ile bu eylemler sebebiyle yaralananlar hakkında 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun nakdi tazminat hükümleri uygulanır. Bu şekilde bağlanacak aylıklarda, genel sağlık sigortası primi dâhil, prim ve prime ilişkin borç olmama şartı aranmaz.
(2) Birinci fıkra kapsamına giren ve 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu kapsamında emeklilik ikramiyesine müstahak olanların emeklilik ikramiyeleri, en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) 115 katından az olmamak üzere, 3713 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi hükümleri esas alınarak ödenir. Birinci fıkra kapsamına girmekle birlikte emeklilik ikramiyesine müstahak olmayan sivillerden yaşamak için gereken hareketleri yapamayacak ve başkasının yardım ve desteğine muhtaç olacak derecede malul olanların kendileri ile ölenlerin kanuni mirasçılarına en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) 170 katı, diğer malullere ise en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) 115 katı tutarında ek tazminat, nakdi tazminata ilişkin esas ve usuller çerçevesinde ilgili kurumlar tarafından ödenir.
İrtifak ve intifa hakları ile kira sözleşmelerinin iptali
MADDE 8 – (1) Mülkiyeti 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununda belirtilen genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçe kapsamındaki idarelere, düzenleyici ve denetleyici kurumlara, sosyal güvenlik kurumlarına, mahalli idarelerle bu idareler tarafından kurulan birlik ve işletmelere, özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları, müessese ve işletmeleri ile sermayesinin %50'sinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıklara ve vakıflara ait olan her türlü taşınmazın yararlanıcıları ile kiracılarının, milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine üyeliği veya iltisakı ya da bunlarla irtibatının değerlendirilmesi halinde irtifak ve intifa hakları ile kira sözleşmeleri ilgili kurum ve kuruluş tarafından resen iptal edilir.
Sorumluluk
MADDE 9 – (1) Bu Kanun Hükmünde Kararname kapsamında karar alan ve görevleri yerine getiren kişilerin bu görevleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmaz.
Yürürlüğün durdurulması
MADDE 10 – (1) Bu Kanun Hükmünde Kararname kapsamında alınan kararlar ve yapılan işlemler nedeniyle açılan davalarda yürütmenin durdurulmasına karar verilemez.
Yürürlük
MADDE 11 – (1) Bu Kanun Hükmünde Kararname yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 12 – (1) Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

Recep Tayyip ERDOĞAN
CUMHURBAŞKANI
            
LİSTELER İÇİN BAKINIZ: 
http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/07/20160723.htm&main=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/07/20160723.htm
2935 SAYILI OLAĞANÜSTÜ HAL KANUNUNUN TAM METNİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, MGK'nın tavsiyesi ve Bakanlar Kurulunun aldığı karar uyarınca 3 ay süreyle olağanüstü hal kararı alındığını duyurdu. Anayasa'nın 120. maddesine göre alınan olağanüstü hal kararının uygulamasını, 2935 sayılı Kanun göstermektedir. 
İŞTE 2935 SAYILI OLAĞANÜSTÜ HAL KANUNU
Kanun Numarası: 2935
Kabul Tarihi: 25/10/1983
Yayımlandığı R.Gazete: Tarih: 27/10/1983 Sayı: 18204
Yayımlandığı Düstur: Tertip: 5 Cilt: 22 Sayfa: 815
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
Amaç:
Madde 1 - Bu Kanunun amacı,
a) Tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım,
b) Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması,
Durumlarında olağanüstü hal ilan edilmesi ve usulleriyle olağanüstü hallerde uygulanacak hükümleri belirlemektir.
Kapsam:
Madde 2 - Bu Kanun; olağanüstü hal ilanına tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım hallerinde ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere, temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağına, halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne suretle alınacağına, kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceğine, görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağına ve olağanüstü yönetim usullerine ilişkin hükümleri kapsar.
Olağanüstü halin ilanı:
Madde 3 - Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu:
a) Tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım hallerinden birinin veya birden fazlasının görülmesi durumunda,
b) Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması hallerinde, Milli Güvenlik Kurulunun görüşünü de aldıktan sonra;
Yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir.
Olağanüstü hal kararı Resmi Gazete'de yayımlanır ve hemen Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ise derhal toplantıya çağrılır. Meclis, olağanüstü hal süresini değiştirebilir. Bakanlar Kurulunun istemi üzerine, her defasında dört ayı geçmemek üzere, süreyi uzatabilir veya olağanüstü hali kaldırabilir.
Bakanlar Kurulu, olağanüstü halin bu maddenin birinci fıkrasının (b) bendi gereğince ilanından sonra; süreyi uzatmaya, kapsamını değiştirmeye veya olağanüstü hali kaldırmaya ilişkin hususlarda da karar almadan önce Milli Güvenlik Kurulunun görüşünü alır.
Olağanüstü hal kararının hangi sebeplerle alındığı, bölgesi ve süresi, Türkiye radyo ve televizyonuyla ve Bakanlar Kurulunca gerekli görülen hallerde diğer araçlarla ilan edilir.
Kanun hükmünde kararneme:
Madde 4 - Olağanüstü hal süresince, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda Anayasanın 91 inci maddesindeki kısıtlamalara ve usule bağlı olmaksızın, kanun hükmünde kararnamemeler çıkarabilir. Bu kararnameler Resmi Gazete'de yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur.
İKİNCİ KISIM
Yükümlülükler ve Alınacak Tedbirler
BİRİNCİ BÖLÜM
Tabii Afet ve Tehlikeli Salgın Hastalıklarda Yükümlülükler ve
Alınacak Tedbirler
Yükümlülükler:
Madde 5 - Tabii afet ve tehlikeli salgın hastalıklar sebepleriyle olağanüstü hal ilan edilmesi durumunda; felakete uğrayanların kurtarılması, meydana gelen hasar ve zararın telafisi için ihtiyaç duyulan ve hemen sağlanamayan para ve her türlü taşınır ve taşınmaz mallar ve yapılması gereken işler; para, mal ve çalışma yükümlülüğü yoluyla sağlanır.
Para yükümlülüğü:
Madde 6 - Tabii afet ve tehlikeli salgın hastalıklar sebebiyle olağanüstü hal ilan edilmesi durumunda gerekli harcamalar öncelikle kamu kaynakları ile yardımlardan sağlanır.
Acil ve hayati ihtiyaç maddeleri için harcamaya yeterli para kamu kaynaklarından zamanında sağlanamadığı takdirde, bölgedeki kredi kuruluşlarının olanaklarından yararlanılır.
Para yükümlülüğünün uygulanmasında, kuruluşların hizmet ve faaliyetlerinin aksatılmaması gözönünde tutulur.
Mal yükümlülüğü:
Madde 7 - Tabii afet ve tehlikeli salgın hastalıklar sebebiyle olağanüstü hal ilan edilen bölge içindeki kamu kurum ve kuruluşlarıyla tüzel ve gerçek kişiler, kendilerinden istenecek veya yükümlülük konulacak arazi, arsa, bina, tesis, araç, gereç, yiyecek, ilaç ve tıbbi malzeme ile giyecek ve diğer maddeleri vermek zorundadırlar.
Bu amaçla; öncelikle o bölgedeki genel ve katma bütçeli dairelere, kamu iktisadi devlet teşekkülleri ve kuruluşları ile bunlara bağlı müesseselere ve mahalli idarelere başvurulur. İhtiyaçların bu kaynaklardan zamanında ve yeterince karşılanmaması halinde, imkan ve kaynakları da dikkate alınarak, bölgedeki özel kuruluşlara ve gerçek kişilere ait olanlara yükümlülük konulur.
Yiyecek, giyecek, araç, gereç, ilaç ve tıbbi malzemeler gibi zaruri maddeler bölge sınırları içinde sağlanamadığı takdirde, bu Kanun hükümleri uygulanmak suretiyle en yakın bölgelerden yükümlülük yolu ile sağlanır.
Çalışma yükümlülüğü:
Madde 8 - Tabii afet ve tehlikeli salgın hastalıklar sebepleriyle olağanüstü hal ilan edilen bölgelerde bulunan 18 - 60 yaşları arasındaki bütün vatandaşlar, olağanüstü hal sebebiyle kendilerine verilecek işleri yapmakla yükümlüdürler.
Görevlendirmelerde; iş mevzuatının çalıştırma yasağı ile ilgili hükümleri çalıştırılacak kişilerin yaş, cinsiyet, sağlık, meslekleri, meşguliyetleri ve sosyal durumları ile aile ve bakıma muhtaç yakınları gözönünde bulundurulur.
İşçi ihtiyaçlarının karşılanmasında ve kuruluşlar arasındaki işçi naklinde, İş ve İşçi Bulma Kurumu teşkilatından yararlanılır.
Gerekli görülen hallerde çalışılan işyerlerinde gündüz ve gece çalışmalarında günlük iş saatleri, işlerin niteliğine ve ihtiyaç derecesine göre artırılabilir. Hafta Tatili Kanunu, Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun, Öğle Dinlenmesi Kanunu, hükümleri kısmen veya tamamen uygulanmayabilir.
Çalışma yükümlülüğünün uygulanmasında kuruluşların görev ve hizmetlerinin aksatılmaması ve yükümlülerin mesleki faaliyetleri gözönünde bulundurulur.
Alınacak tedbirler:
Madde 9 - Tabii afet ve tehlikeli salgın hastalıklar sebebiyle olağanüstü hal ilanında, olağanüstü hal ilanını gerektiren hususlar gözönünde bulundurularak aşağıda yazılı tedbirler alınabilir:
a) Bölgenin belirli yerlerinde yerleşimi yasaklamak, belirli yerleşim yerlerine girişi ve buralardan çıkışı sınırlamak, belli yerleşim yerlerini boşaltmak veya başka yerlere nakletmek,
b) Resmi ve özel her derecedeki öğretim ve eğitim kurumlarında öğrenime ara vermek ve öğrenci yurtlarını süreli veya süresiz olarak kapatmak,
c) Gazino, lokanta, birahane, meyhane, lokal, taverna, diskotek, bar, dansing, sinema, tiyatro ve benzeri eğlence yerleri ile kulüp vesair oyun salonlarını, otel, motel, kamping, tatil köyü ve benzeri konaklama tesislerini denetlemek ve bunların açılma ve kapanma zamanını tayin etmek, sınırlamak, gerektiğinde kapatmak ve bu yerleri olağanüstü halin icaplarına göre kullanmak,
d) Bölgede olağanüstü hal hizmetlerinin yürütülmesi ile görevli personelin yıllık izinlerini sınırlamak veya kaldırmak,
e) Bölge sınırları içerisindeki tüm haberleşme araç ve gereçlerinden yararlanmak ve gerektiğinde bu amaçla geçici olarak bunlara elkoymak,
f) Tehlike arz eden binaları yıkmak; sağlığı tehdit ettiği tespit olunan taşınır ve taşınmaz mallar ile sağlığa zararlı gıda maddelerini ve mahsullerini imha etmek,
g) Belli gıda maddeleri ile hayvan ve hayvan yemi ve hayvan ürünlerinin bölge dışına çıkarılmasını veya bölgeye sokulmalarını kontrol etmek, sınırlamak veya gerektiğinde yasaklamak,
h) Gerekli görülen zaruri ihtiyaç maddelerinin dağıtımını düzenlemek,
i) Halkın beslenmesi, ısınması, temizliği ve aydınlanması için gerekli gıda madde ve eşyalarla her türlü yakıtın, sağlığın korunmasında, tedavide ve tıpta kullanılan ilaç, kimyevi madde, alet ve diğer şeylerin, inşaat, sanayi, ulaşım ve tarımda kullanılan eşya ve maddelerin, kamu için gerekli diğer mal, eşya, araç, gereç ve her türlü maddelerin imali, satımı, dağıtımı, depolanması ve ticareti konularında gerekli tedbirleri almak, bu yerlere gerektiğinde elkoymak, kontrol etmek ve bu malları satıştan kaçınan, saklayan, kaçıran, fazla fiyatla satan, imalatını durduran veya yavaşlatanlar hakkında fiilin işleniş şekli veya niteliği de nazara alınarak işyeri bulunduğu mahal için hayati önem taşımadığı takdirde işyerini kapatmak,
j) Kara, deniz ve hava trafik düzenine ilişkin tedbirleri almak, ulaştırma araçlarının bölgeye giriş ve çıkışlarını kayıtlamak veya yasaklamak.
İKİNCİ BÖLÜM
Ağır Ekonomik Bunalım Hallerinde Yükümlülükler ve Alınacak Tedbirler
Ağır ekonomik bunalım hallerinde yükümlülükler ve alınacak tedbirler:
Madde 10 - Ağır ekonomik bunalım sebebiyle olağanüstü hal ilanı durumunda, ekonominin düzenlenmesi ve iyileştirilmesi amacı ile mal, sermaye ve hizmet piyasalarını yönlendirici; vergi, para, kredi, kira, ücret ve fiyat politikalarını belirleyici ve çalışmaya ilişkin her türlü tedbir ve yükümlülüklerin tespiti, tanzimi ve takibi konularında Bakanlar Kurulunca kanun hükmünde kararname çıkarılabilir.
Bakanlar Kurulu, kanun hükmünde kararnamelerle kendisine verilen yetkiler doğrultusunda alınacak kararların yürütülmesini aşağıdaki fıkra uyarınca oluşturulacak Ekonomik İşler Olağanüstü Hal Koordinasyon Kuruluna veya ilgili bakanlıklara bırakabilir.
Ekonomik İşler Olağanüstü Hal Koordinasyon Kurulu, Başbakanın başkanlığında, ekonomik işlerden sorumlu Devlet Bakanı ile Maliye, Ticaret, Tarım ve Orman, Sanayi ve Teknoloji, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Gümrük ve Tekel ve Çalışma bakanlarından oluşur.
Kurul belirli kararların yerine getirilmesi için bölge veya il valilerini görevlendirebileceği gibi, gerektiğinde diğer kamu kurum ve kuruluşlarına da görev verebilir.
Bakanlar Kurulunun aldığı kararlar ile Ekonomik İşler Olağanüstü Hal Koordinasyon Kurulunun kararlarının uygulanmasına ilişkin belirlemeleri Resmi Gazete ile ilan edilir ve ilgilere tebliğ olunur.
ÜÇÜNCÜ B ÖLÜM
Şiddet Hareketlerinde Alınacak Tedbirler
Tedbirler:
Madde 11 - Bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi gereğince olağanüstü hal ilanında; genel güvenlik, asayiş ve kamu düzenini korumak, şiddet olaylarının yaygınlaşmasını önlemek amacıyla 9 uncu maddede öngörülen tedbirlere ek olarak aşağıdaki tedbirler de alınabilir:
a) Sokağa çıkmayı sınırlamak veya yasaklamak,
b) Belli yerlerde veya belli saatlerde kişilerin dolaşmalarını ve toplanmalarını, araçların seyirlerini yasaklamak,
c) Kişilerin; üstünü, araçlarını, eşyalarını aratmak ve bulunacak suç eşyası ve delil niteliğinde olanlarına el koymak,
d) Olağanüstü hal ilan edilen bölge sakinleri ile bu bölgeye hariçten girecek kişiler için kimlik belirleyici belge taşıma mecburiyeti koymak,
e) Gazete, dergi, broşür, kitap, el ve duvar ilanı ve benzerlerinin basılmasını, çoğaltılmasını, yayımlanmasını ve dağıtılmasını, bunlardan olağanüstü hal bölgesi dışında basılmış veya çoğaltılmış olanların bölgeye sokulmasını ve dağıtılmasını yasaklamak veya izne bağlamak; basılması ve neşri yasaklanan kitap, dergi, gazete, broşür, afiş ve benzeri matbuayı toplatmak,
(Ek alt bent: 9/4/1990 - KHK - 413/1 md.; Mülga: 9/5/1990 - KHK - 424/12 md.)
f) Söz, yazı, resmi, film, plak, ses ve görüntü bantlarını ve sesle yapılan her türlü yayımı denetlemek, gerektiğinde kayıtlamak veya yasaklamak,
g) Hassasiyet taşıyan kamuya veya kişilere ait kuruluşlara ve bankalara, kendi iç güvenliklerini sağlamak için özel koruma tedbirleri aldırmak veya bunların artırılmasını istemek,
h) Her nevi sahne oyunlarını ve gösterilen filmleri denetlemek, gerektiğinde durdurmak veya yasaklamak,
i) Ruhsatlı da olsa her nevi silah ve mermilerin taşınmasını veya naklini yasaklamak,
j) Her türlü cephaneler, bombalar, tahrip maddeleri, patlayıcı maddeler, radyoaktif maddeler veya yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı eczalar veya diğer her türlü zehirler ve boğucu gazlar veya benzeri maddelerin bulundurulmasını, hazırlanmasını, yapılmasını veya naklini izne bağlamak veya yasaklamak ve bunlar ile bunların hazırlanmasına veya yapılmasına yarayan eşya, alet veya araçların teslimini istemek veya toplatmak,
k) Kamu düzeni veya kamu güvenini bozabileceği kanısını uyandıran kişi ve toplulukların bölgeye girişini yasaklamak, bölge dışına çıkarmak veya bölge içerisinde belirli yerlere girmesini veya yerleşmesini yasaklamak,
(Ek alt bent: 9/4/1990 - KHK - 413/2 md.; Mülga: 9/5/1990 - KHK - 424/12 md.)
l) Bölge dahilinde güvenliklerinin sağlanması gerekli görülen tesis veya teşekküllerin bulunduğu alanlara giriş ve çıkışı düzenlemek, kayıtlamak veya yasaklamak,
m) Kapalı ve açık yerlerde yapılacak toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yasaklamak, ertelemek, izne bağlamak veya toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapılacağı yer ve zamanı tayin, tespit ve tahsis etmek, izne bağladığı her türlü toplantıyı izletmek, gözetim altında tutmak veya gerekiyorsa dağıtmak,
n) (Ek: 14/11/1984 - 3076/1 md.) İşçinin isteği, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller, sağlık sebepleri, normal emeklilik ve belirli süresinin bitişi nedeniyle hizmet aktinin sona ermesi veya feshi dışında kalan hallerde işçi çıkartmalarını işverenin de durumunu dikkate alarak üç aylık bir süreyi aşmamak kaydıyla izne bağlamak veya ertelemek,
o) (Ek: 14/11/1984 - 3076/1 md.) Dernek faaliyetlerini; her dernek hakkında ayrı karar almak ve üç ayı geçmemek kaydıyla durdurmak,
ö) (Ek: 14/11/1984 - 3076/1 md.; Değişik: 9/4/1990 - KHK -413/3 md.; Mülga: 9/5/1990 - 424/12 md.; Yeniden düzenleme: 9/5/1990 - KHK - 425/1 md.;İptal:Ana. Mah.'nin 10/1/1991 tarih ve E.1990/25,K.1991/1 sayılı kararıyla.)
p) (Ek: 25/7/1986 - KHK - 259/2 md.; değiştirilerek kabul: 3/9/1986 - 3310/2 md.) Anayasanın 121 inci maddesine göre, olağanüstü halin ilanına veya devamına sebep olan hallerin Türkiye Cumhuriyeti sınırları ve mücavir yurt bölgelerimiz üzerinde cereyan etmesi ve eylemcilerin eylemlerini müteakip komşu ülke topraklarına sığındıklarının tespit edilmesi durumunda, ilgili komşu ülke ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti arasında varılacak mutabakat çerçevesinde, valinin talebi üzerine ilgili komutan, eylemcileri ele geçirmek veya tesirsiz hale getirmek maksadı ile, her defasında Genelkurmay Başkanlığı kanalı ile Hükümetin müsaadesi tahtında, ihtiyaca göre, Kara, Hava veya Deniz Kuvvetleri unsurları ile mahdut hedefli sınır ötesi harekat planlayıp icra etmek.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Organlar ve Uygulama
BİRİNCİ BÖLÜM
Organlar
Koordinasyon:
Madde 12 - (Değişik: 21/4/1988 - 3432/1.md.)
Olağanüstü hal ilanında koordinasyon, Başbakanlıkça veya Başbakanın görevlendireceği bakanlıkça sağlanır.
Bunun için, olağanüstü hal ilanına sebep olan konu ile ilgili bulunan bakanlıklar temsilcilerinden meydana gelen Olağanüstü Hal Koordinasyon Kurulu kurulur. Ayrıca, bu Kurula iştirak eden bakanlıkların, merkez kuruluşları içinde aynı amaçla bir ünite görevlendirilebileceği gibi, özel bir ünite de teşkil olunabilir.
Olağanüstü Hal Koordinasyon Kurulunun kuruluş ve çalışma esasları, çıkarılacak yönetmelikte gösterilir.
Ağır ekonomik bunalım sebebiyle olağanüstü hal ilanında 10 uncu madde hükümleri saklıdır.
Olağanüstü hal kurulu ve büroları:
Madde 13 - Bölge valiliği teşkilat ve birimlerinin görevleri saklı kalmak üzere, olağanüstü hal ilan edilen bölgelerde; olağanüstü hal ilanını gerektiren olayları ve tedbirlerin uygulanmasını izlemek, değerlendirmek, bunlarla ilgili önerilerde bulunmak üzere bölge valisinin başkanlığında, görevlendireceği il valileri ile diğer kamu kuruşları yöneticilerinin, garnizon komutanı veya görevlendireceği bir temsilcinin üye olarak katılacağı bölge olağanüstü hal kurulu kurulur.
Bölge valisinin gerek görmesi veya olağanüstü halin bir ilde ilanı halinde, il merkezlerinde ve ilçelerde birer olağanüstü hal bürosu oluşturulur. İl bürolarına il valisi veya görevlendireceği vali muavini, ilçe bürolarına kaymakamlar başkanlık eder.
Adli ve idari yargı ile askeri teşkilatta çalışan personel hariç olmak üzere, başkanlarının uygun göreceği kamu görevlileri, olağanüstü hal süresince, bu kurul ve bürolarda kendi kadroları ile çalıştırılabilir.
Olağanüstü hal kurul ve bürolarının kuruluş, toplanma, karar alma, çalışma usul ve esasları yönetmelikte belirlenir.
İKİNCİ BÖLÜM
Olağanüstü Halin Uygulanması
Olağanüstü halin uygulanması:
Madde 14 - Olağanüstü halin uygulanmasında görev ve yetki:
a) Olağanüstü hal bir ili kapsıyorsa il valisine,
b) Bir bölge valiliğine bağlı birden çok ilde ilan edilmesi halinde bölge valisine,
c) Birden fazla bölge valisinin görev alanına giren illerde veya bütün yurtta ilan edilmesi halinde, koordine ve işbirliği Başbakanlıkça sağlanmak suretiyle bölge valilerine,
Aittir. Gerekli işlemler onlar tarafından yürütülür.
Bölge valileri; kendilerine ait görev ve yetkilerin bir kısmını veya tamamını, illerinde olağanüstü hal ilan edilen il valilerine devredebilirler.
Yükümlülüğün duyurulması ve yerine getirilmesi:
Madde 15 - Genel kapsamlı yükümlülükler için her çeşit yayın araçlarıyla ilanen, gerektiğinde belirli yükümlülükler için ilgililere yazılı olarak ve acil hallerde daha sonra yazı ile teyid edilmek üzere sözlü olarak duyuru yapılır.
Bu duyuru üzerine yükümlüler, yükümlülük konusu para, taşınır ve taşınmaz mallarını verilen süre içinde ve istenilen şekilde görevlilere teslim etmek, çalışma yükümlülüğüne tabi tutulmuşlarsa belirtilen gün ve saatte işbaşında hazır bulunmak zorundadırlar.
Yükümlülüğün karşılığının tespiti ve ödenmesi:
Madde 16 - Teslim alınan veya kullanılan mallarla yaptırılan çalışmalara karşılık ilgililere birer belge verilir.
Mal ve çalışma yükümlülerinin bu belgelerle ilgili makamlara başvurmaları üzerine alınan malların veya yaptırılan çalışmaların bedeli, kirası, ücreti veya tazminatı mahalli rayice veya satış fiyatına göre olağanüstü hal kurulu veya bürolarınca tespit ve takdir olunarak, usulü dairesinde ödenir.
Ödemelerin gecikme ile yapılması veya takside bağlanması hallerinde, bu alacaklar, kanuni faizleri ile birlikte ödenir.
Takdir olunacak bedel, kira, ücret veya tazminata karşı ilgililer, genel hükümlere göre adli yargıya başvurabilirler.
Geçici süre için alınacak mallar:
Madde 17 - Geçici süre için alınan taşıt araçları ve diğer mallar, yükümlülük sona erdiğinde ilgililere geri verilir.
16 ncı madde ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin hususlar yönetmelikte gösterilir.
Kamu kuruluşlarına ait malların iadesi:
Madde 18 - Genel ve katma bütçeli dairelerle kamu iktisadi devlet teşekkülleri ve kuruluşları ile bunlara bağlı müesseselere ve mahalli idarelere ait kuruluşların geçici olarak kullanılan taşınır ve taşınmaz malları ile tüketilmeyen maddeleri geri verilir. Bunlar için herhangi bir bedel, ücret kira veya tazminat ödenmez.
İstisnalar:
Madde 19 - Bu Kanunun 9 uncu maddesinin (b), (d) ve (e) bentleri ile 11 inci maddesinin (c) bendi adli ve askeri kurumlar ile hakim, savcı ve askeri personel hakkında uygulanmaz.
Yükümlülüklerin konulmasında ve tedbirlerin alınmasında milletlerarası hukukun diplomatik temsilciliklere ve mensuplarına tanıdığı ayrıcalıklar ile yasama dokunulmazlığına ilişkin hükümler saklıdır.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Yardım İstemi
Tabii afet ve salgın hastalıklarda yardım istemi:
Madde 20 - Bölgelerinde bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince olağanüstü hal ilan edilen bölge valileri, kendi mülki idare bölümlerindeki "Acil Kurtarma ve Yardım Örgütlerinin" ihtiyacı karşılamayacağının anlaşılması üzerine, çevredeki bölge valiliklerine başvururlar.
Bölge valileri, ani ve olağanüstü olaylarla karşılaşmaları veya yakın bölge valiliklerinin göndereceği yardım gelinceye kadar, bölgedeki en büyük askeri komutanlıktan yardım isteyebilir.
Bölge valisinin yukarıda açıklanan istekleri, ilgilerce derhal yerine getirilir.
Kuvvet istemi:
Madde 21 - Bölgelerinde bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi gereğince olağanüstü hal ilan edilen bölge valileri; bölgelerinde çıkabilecek toplumsal olaylarla meydana gelen olayları, emrindeki kuvvetler ve bu iş için tahsis edilen kolluk kuvvetleriyle önlemeye ve bastırmaya çalışırlar.
Ancak, olayları bu şekilde önleyemedikleri veya önlenmesini mümkün görmedikleri veya aldıkları tedbirleri bu kuvvetlerle uygulayamadıkları veya uygulanmasını mümkün görmedikleri takdirde, çevredeki bölge valiliklerine müracaatla, o bölgenin kolluk kuvvetleri ve bu iş için tahsis edilen kuvvetlerden yararlanmak için yardım isterler. Bu halde durum; ayrıca İçişleri Bakanlığına bildirilir.
Bütün bu önlemlerin de yeterli görülmemesi veya ani ve olağanüstü olaylarla karşılaşılması halinde bölge valisi, bölgedeki en büyük askeri komutanlıktan yardım isteyebilir.
Bölge valisinin yukarıda açıklanan istekleri, ilgililerce geciktirilmeksizin yerine getirilir.
Bölge valisinin askeri birliklerden yardım istemesi halinde, aşağıdaki hükümlere göre hareket edilir.
a) Acil durumlarda bu istek, sonradan yazılı şekle dönüştürülmek kaydıyla sözlü olarak yapılabilir.
b) Çapı askeri komutanlık tarafından tayin edilen ve muhtemel olaylar için istenen askeri kuvvet, ilgili il valisinin degörüşleri alınarak, olaylara hızla el koymaya uygun yerde hazır bulundurulur.
Ani ve olağanüstü olaylar için istenen askeri kuvvet ise, derhal bölge valisi tarafından verilen görevleri kendi komutanının sorumluluğu altında ve onun emir ve talimatına göre, Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda belirtilen yetkiler ile kolluk kuvvetlerinin genel güvenliği sağlamada sahip olduğu yetkileri kullanarak yerine getirir.
c) Güvenlik kuvvetleri ile yardıma gelen askeri kuvvet arasındaki işbirliği ve koordinasyon, emir ve komutaya ilişkin esaslar, bölge valisi ile bölgedeki en üst askeri komutan tarafından tespit edilir. Ancak, güvenlik kuvvetleri ile yardıma gelen askeri birliğin belirli görevleri beraber yapmaları halinde komuta, sevk ve idare, görev verilen askeri birliğin komutanı veya askeri birliklerin en kıdemli komutanı tarafından üstlenilir.
d) Askeri kuvvet kullanılan durumların gerektirdiği harcamalar İçişleri Bakanlığı bütçesine konulan ödenekten, ödeme emri beklenmeksizin yapılır.
İl valilerinin yardım ve kuvvet istemi:
Madde 22 - a) İllerinde bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince olağanüstü hal ilan edilen il valileri, bu konularda mevcut kanunların kendilerine verdiği yetkileri kullanarak yardım isteminde bulunurlar.
b) İllerinde bu Kanunun 3 üncü maddesinin (b) bendi gereğince olağanüstü hal ilan edilen il valileri çıkabilecek toplumsal olaylarla meydana gelen olayları, emrindeki kolluk kuvvetleri ile önlemeye ve bastırmaya çalışırlar. Olayları önleyemedikleri veya önlenmesini mümkün görmedikleri veya aldıkları tedbirleri bu kuv
-vetlerle uygulayamadıkları veya uygulanmasını mümkün görmedikleri takdirde, bağlı oldukları bölge valisine başvururlar. Yardım üzerine gönderilen kolluk kuvvetleri il valisinin emrine girer.
İl valisi, ani ve olağanüstü olaylarla karşılaşması halinde veya bölge valisinin göndereceği güçler gelinceye kadar görev yapmak üzere en yakın askeri komutanlıktan yardım gönderilmesini isteyebilir. İl valisi ayrıca bu durumu bölge valisi ve İçişleri Bakanlığına bildirir.
İl valisinin yukarıda açıklanan istekleri, ilgililerce gecikmeksizin yerine getirilir.
İl valisinin askeri birliklerden yardım istemesi halinde 21 inci madde hükümleri uygulanır. Bu halde, bölge valisine ait görev ve yetkiler, il valilerince yerine getirilir.
Silah kullanma yetkisi:
Madde 23 - Olağanüstü hal ilanından sonra kolluk kuvvetleri ile kendilerine görev verilen özel kolluk kuvvetleri ve silahlı kuvvetler mensupları, görevlerini yerine getirirken kanunlarda silah kullanmayı icap ettiren hal ve şartlardan herhangi birinin tahakkuku halinde, silah kullanma yetkisini haizdirler.
Olağanüstü halin, bu Kanunun 3 üncü maddesinin (b) bendi gereğince ilan edilmesi halinde, silah kullanma yetkisini sahip bulunan güvenlik kuvvetlerinin teslim ol emrine itaat edilmemesi veya silahla mukabeleye yeltenilmesi veya güvenlik kuvvetlerinin meşru müdafaa durumuna düşmeleri halinde görevli güvenlik kuvvetleri mensupları doğruca ve duraksamadan hedefe ateş edebilirler.
Silah kullanan bütün personel hakkında 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 87 nci maddesinin V ve VI ncı fıkraları hükümleri ile 1481 sayılı Asayişe Müessir Bazı Fiillerin Önlenmesi Hakkındaki Kanunun 3 üncü maddesi hükümleri uygulanır. Ayrıca haklarındaki soruşturma işlemi tutuksuz yapılır.
Yukarıda belirtilen görevlilerin Devlet otoritesini, can ve mal güvenliğini korumak için silah kullanmalarına ilişkin olarak bölge valisi ve il valisinin bu maddeye göre verdiği emirler, uygun araçlarla ilan edilir.
BEŞİNCİ KISIM
Yargı Görevi, Usul ve Ceza Hükümleri
Olağanüstü halde yargı görevi ve usul:
Madde 24 - Olağanüstü hal ilan edilen yerlerde, devlet güvenlik mahkemeleri ile askeri mahkemelerin görevlerine giren suçlar dışındaki davalara adli yargıda bakılır.
Bu Kanunda belirtilen suçları işleyenler hakkında yapılacak soruşturma ve kovuşturma, yer ve zaman kaydına bakılmaksızın, 3005 sayılı Meşhut Suçların Muhakeme Usulü Kanununa göre yapılır.
Ceza hükümleri:
Madde 25 - a) Tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım sebebiyle olağanüstü hal ilan edilen yerlerde;
1.Bölge valisi veya il valisi tarafından, bu Kanun veya diğer kanunlarla verilen yetkilere dayanılarak alınan tedbirlere aykırı hareket edenler, emirleri dinlemeyenler veya istekleri yerine getirmeyenler veya kimliklerine dair kasten gerçeğe aykırı bilgi verenler veya bilgi vermekten çekinenler, fiilleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca üç aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılırlar.
2. Özel maksatla kamunun telaş ve heyecanını doğuracak şekilde asılsız, mübalağalı havadis ve haber yayan veya nakledenler, fiilleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca üç aydan bir yıla kadar hapis ve beşbin liradan az olmamak üzere ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Eğer fiil, fail tarafından bir yabancı ile anlaşma sonucu işlenmiş ise hapis cezası bir yıldan ve ağır para cezası otuzbin liradan aşağı olamaz. Bu suçlar basın ve yayın organları vasıtasıyla işlenirse fail ve mesulleri hakkında verilecek cezalar bir misli artırılarak hükmolunur.
b) Olağanüstü hal bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi gereğince ilan edilmesi hallerinde bu yerlerde;
1. Bölge valisi veya il valisi tarafından, bu Kanun veya diğer kanunlarla verilen yetkilere dayanılarak alınan tedbirlere aykırı hareket edenler, emirleri dinlemeyenler veya istekleri yerine getirmeyenler veya kimliklerine dair kasten veya gerçeğe aykırı bilgi verenler veya bilgi vermekten çekinenler, fiilleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca bir aydan altı aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılırlar.
2. Bu maddenin (a) fıkrasının (2) nci bendine aykırı hareket edenler hakkında verilecek cezalar bir misli artırılarak hükmolunur.
Gözaltında bulundurma süresinin uzatılması:
Madde 26 - (Mülga : 18/11/1992 - 3842/31 md.)
ALTINCI KISIM
Çeşitli Hükümler
Mahalli idarelere ait yetkiler:
Madde 27 - Bölge valisi, olağanüstü halin gerektirdiği durumlarda mahalli idarelerin organlarınca alınacak kararlar ile tesis edilecek tasarrufların tamamının veya belli konulara ilişkin olanlarının; il merkezinde kendisinin, görevlendirilmesi halinde il valisinin ve ilçelerde kaymakamların onayı ile yürürlük kazanmasını kararlaştırabilir.
Olağanüstü halin bir ilde ilanı halinde, bu yolda karar alma yetkisi il valisine aittir.
Yaralanma, engelli hale gelme ve ölüm halleri:(1)
Madde 28 - Bu Kanun gereğince görevlendirilenler ile çalışma yükümlülüğüne tabi tutulanlar bu görevlerinden dolayı veya görevleri sona ermiş olsa bile yaptıkları hizmet nedeniyle veya bu yüzden maruz kaldıkları yaralanma veya hastalık sonucu ölmeleri veya engelli hale gelmeleri halinde ödenecek nakdi tazminat ile birlikte bağlanacak aylığın ve bu yüzden yaralanmaları halinde ödenecek nakdi tazminatın esas ve yöntemleri, 3/11/1980 tarih ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre hesaplanır ve ödenir.
Fazla çalışma ücreti:
Madde 29 - Olağanüstü hal ilanından sonra, bu işlerde görevlendirilen kamu hizmetlerine, görev alanların kadro derecelerine bakılmaksızın ve saat tahdidi gözetilmeden, olayın özelliği ile görevin mahiyeti nazara alınarak, normal çalışma saatini geçen her saat için, Bakanlar Kurulunca belirlenecek esas ve miktarda fazla çalışma ücreti Bakanlar Kurulu kararı ile ödenebilir. Bu ödemeler, damga vergisi hariç, herhangi bir vergiye tabi değildir.
6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümleri saklıdır.
Ödenek:
Madde 30 - İlan edilen olağanüstü halin gerektirdiği harcamaları karşılamak üzere genel bütçe ödeneklerini % 5'e kadar artırmaya Bakanlar Kurulu, bu ödenekleri ilgili genel bütçeye dahil idarelerle, katma bütçeli daireler bütçelerinin mevcut veya yeniden açılacak tertiplerine kaydetmeye ve ödeneklerin ivedi olarak kullanımını sağlayacak önlemleri almaya, Maliye Bakanı yetkilidir.
Kararların ilanı:
Madde 31 - Bu Kanuna göre alınan kararlardan yayınlanması zorunlu olanların veya yetkili mercilerce yayınlanması istenenlerin, Türkiye radyo ve televizyonu ile Resmi Gazete ve mahalli idarelere ait basın ve yayın araçlarıyla ilanı ve halka duyurulması ücretsiz olarak yapılır. Yetkili mercilerin yayın istekleri öncelikle ve geciktirilmeden yerine getirilir.
Disiplin cezası uygulanması:
Madde 32 - Bölge valisi ve görevlendirilmeleri veya görevli olmaları halinde il valisi, adli ve askeri personel hariç olmak üzere bölgelerinde çalışan ve Devlet Memurları Kanunu kapsamına giren bütün personele bu Kanun uyarınca verilen görevleri yapmamaları veya savsaklamaları veya alınan tedbirlere uymamaları halinde, tabi oldukları disiplin mevzuatında bu fiillerin disiplin cezasını gerektirip gerektirmediğine bakılmaksızın, durumun ağırlığını dikkate alarak uyarma, kınama ve aylıktan kesme disiplin cezalarını doğrudan doğruya vermeye ve uygulamaya yetkilidirler.
Bölge ve il valisi, adli ve askeri personel hariç olmak üzere birinci fıkra kapsamı dışında kalan kamu görevlileri ile diğer görevliler hakkında da yukarıda belirtilen eylemlerinden dolayı brüt aylık ücretlerinin 1/30 - 1/8 arasında belirleyeceği miktarda ücret kesme cezası uygulayabilirler.
Yürütmenin durdurulması kararı verilemiyeceği:
Madde 33 - (Değişik: 9/4/1990 - KHK - 413/4 md.; Mülga: 9/5/1990 - KHK - 424/12 md.; Yeniden düzenleme: 9/5/1990 - KHK - 425/2 md; İptal: Ana. Mah.'nin 10/1/1991 tarih ve E.1990/25, K.1991/1 sayılı kararıyla.)
Bu Kanun ile İçişleri Bakanına, Olağanüstü Hal Bölge Valisine, il valilerine tanınan yetkilerin kullanılması ile ilgili idari işlemlere karşı açılacak davalarda, yürütmenin durdurulmasına karar verilemez.
Yönetmelik:
Madde 34 - Bu Kanuna göre çıkarılacak yönetmelik, İçişleri Bakanlığının koordinatörlüğünde, ilgili bakanlıkların iştiraki ile hazırlanarak Kanunun yayımını izleyen üç ay içinde Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle Bakanlar Kurulunca yürürlüğe konur.
Ek Madde 1 - (14/11/1984 - 3076/2 md. ile gelen numarasız ek madde hükmü olup teselsül için numaralandırılmıştır. Değişik: 9/4/1990 - KHK - 413/5 md.; Mülga: 9/5/1990 KHK - 424/12 md.; Yeniden düzenleme: 9/5/1990 - KHK - 425/3 md.; İptal:Ana.Mah.'nin 10/1/1991 tarih ve E.1990/25,K.1991/1 sayılı kararıyla.)
Ek Madde 2 - (Ek: 9/4/1990 - KHK - 413/5 md.; Mülga: 9/5/1990 - KHK - 424/12 md.)
Ek Madde 3 - (Ek: 9/4/1990 - KHK - 413/5 md.; Mülga: 9/5/1990 - KHK - 424/12 md.)
Ek Madde 4 - (Ek: 9/4/1990 - KHK - 413/5 md.; Mülga: 9/5/1990 - KHK - 424/12 md.)
Ek Madde 5 - (Ek: 9/4/1990 - KHK - 413/5 md.; Mülga: 9/5/1990 - KHK - 424/12 md.)
Ek Madde 6 - (Ek: 13/4/1990 - KHK - 421/3 md.; Mülga: 9/5/1990 - KHK - 424/12 md.)
Ek Madde 2 - (Ek: 18/5/1990 - KHK - 427/1 md.; Mülga: 24/5/2007-5668/12 md.)
Ek Madde 3 - (Ek: 18/5/1990 - KHK - 427/1 md.; Mülga: 24/5/2007-5668/12 md.)
Geçici Madde 1 - (2935 sayılı Kanunun kendi numarasız Geçici maddesi olup teselsül için numalandırılmıştır.) Bölge valiliği teşkilatı kurulup göreve başlayıncaya kadar, bu Kanunla bölge valilerine verilen görev ve yetkiler, il valilerince yerine getirilir.
Yürürlük:
Madde 35 - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme:
Madde 36 - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.