PROF. DR. ANIL ÇEÇEN
Türkiye Cumhuriyeti her gün adım
adım bir Kürdistan macerasına doğru sürüklenmektedir. Son dönemde birbiri ardı
sıra gündeme gelen siyasal gelişmeler bir bütünsellik içerisinde ele
alındığında Türkiye’nin hızlı bir biçimde Kürdistan’ın kuruluşuna doğru iteklendiği
görülmektedir. Siyasal gelişmeler ile beraber ekonomik girişimler, askeri ve
güvenlik gibi alanlarda yeni ortaya çıkan durumların tamamı Türkiye
Cumhuriyeti’nin karşısına Kuzey Irak üzerinden Kürdistan devletinin oluşumunu
dayatmaktadır. Süper güç olarak geçen yüzyıldan gelen Amerika Birleşik Devleti
ordularının, on bin kilometre öteden gelerek Orta Doğu’nun merkezi ülkelerinden
birisi olan Irak’ı işgal etmesi ve bu doğrultuda diğer komşu ülkeleri hedef
alması ile başlayan yeni süreçte, bütün Orta Doğu bölgesinin haritasının
yeniden çizilmek istenmektedir. Bu istek; geçmişten gelen harita doğrultusunda
var olan devletlerin sınırlarının kabul edilmek istenmediği anlamını
taşımaktadır. Irak macerası sonrasında başta İran olmak üzere bütün bölge devletlerinin
hedef tahtasına oturtulması, ekonomik gelişmelerin bu doğrultuda
yönlendirilmesi, terörün komşu devletler üzerinden bölgeye yayılmak istenmesi,
yeni bir Orta Doğu yaratma doğrultusunda ciddi bir planın olduğunu açıkça
ortaya koymaktadır.
Büyük İsrail adı
verilen Siyonist plan
Büyük İsrail adı verilen Siyonist
plan doğrultusunda olaylar yönlendirilirken, bir bölge ülkesi olarak Türkiye
Cumhuriyetinde iç politika bu emperyal plana kilitlenmiştir. Yirminci yüzyılın
başlarında büyük bir hesaplaşmaya girişen büyük dünya devletleri merkezi alandaki
Osmanlı devletinin topraklarını paylaşma yarışına girdikleri aşamada, Rusya’da
gerçekleştirilen sosyalist devrim, olayların akışını değiştirmiş, yıkılan
Osmanlı toprakları üzerinden Kafkasya ve Hazar bölgesine girme kavgası veren
Avrupa ülkelerinin önüne koskoca bir Sovyetler Birliği çıkartılarak, Avrupa’nın
büyük emperyal devletlerinin önü kesilmiştir. Birinci Dünya Savaşı sonrasında
İsrail devleti kurulamayınca, devreye İkinci Dünya Savaşının girdiğini ve bu
iki büyük felaket sonrasında ikibin yıllık bir maceradan sonra Yahudi
devletinin kurulabildiği görülmüştür. İsviçre’nin Basel kentinde toplanan ilk
Siyonist kongrede alınan kararlar doğrultusunda elli yıl sonra Yahudi devleti
kurulabilmiş, ne var ki soğuk savaşın sonrasına rastlayan yüzüncü yılda Büyük
İsrail devleti kurulamamıştır. İki bin yılına girerken Büyük İsrail
İmparatorluğunun merkezi coğrafya topraklarında kurulabilmesi için dünya
olayları yönlendirilmeğe çalışılmış ama evdeki hesaplar çarşıya uymayınca
Siyonist planlar yatmıştır.
İki bin yılına
gelindiğinde
İki bin yılına gelindiğinde, ABD’deki
Siyonist lobiler tarafından ayarlanan küresel emperyalizm saldırısı, 11 Eylül
olayları ile canlandırılmış ve bu olayların intikamını almak ya da suçlularını
cezalandırmak görünümü altında Orta Doğu ve Orta Asya bölgelerine askeri
saldırılar ve işgaller yönlendirilmiştir. İsrail için en büyük Arap tehlikesi
olan Irak devletinin ülkesine atom bombası yalanları ile girilmesinden sonra,
Büyük İsrail projesinin üçüncü adımı olarak Irak’ın kuzey bölgesinde bir kukla
Kürt devleti ABD ve İsrail ordularının ve de şirketlerinin destekleriyle
gündeme getirilmiştir. Siyonist kongre sonrasında ilk adım olarak dünyanın
çeşitli ülkelerinde yaşayan Yahudiler Birinci Dünya Savaşı öncesinde İngiliz
dominyonu olan Kıbrıs üzerinden Filistin’e taşınmışlar ama Büyük Britanya
İmparatorluğunun karşı çıkması nedeniyle İsrail devleti kurulamamıştır. Balfor
deklarasyonu ile Yahudilerin devlet kurma hakkını görünüşte tanıyan Britanya
yönetimi, İmparatorluk çıkarları nedeniyle bu devlete izin vermeyince, Siyonist
lobiler Amerika’ya„
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder