YAZAR:
Sosyal
hayatımızı meşgul eden en önemli gündemlerden biri hiç şüphesiz kandırılmak.
Yıllardır kandırılanların haberleri basında hep en önde sunulur. Evlilik
vaadiyle kandırılan kız haberleri artık toplumsal bir olgu seviyesine
gelmiştir. Neredeyse kandırılmayı insani bir erdem olarak kabul edeceğiz. Neden
sürekli kandırıldığımızı öğrenmeye bir türlü yanaşmıyoruz. Hakikaten çok tuhaf.
Kandırılma
sorununu aşmanın ilk aşaması öncelikle problemi açık şekilde
tanımlayabilmektir. Halkımızın nasıl kandırıldığını anlayabilirsek sorunun
nerede olduğunu daha iyi görür ve çözüm için gerekli adımları atabiliriz. Peki
öyleyse sorun nerede?
Ülkemizde
bu konu üzerine çalışan ender akademisyenlerden biri Dr.Abdurrahman Yılmaz.
Yılmaz’ın “Türkiye’de Dolandırıcılık Tipolojileri” adlı makalesi kandırılmanın
ekonomik ve sosyal nedenleri üzerine hiç şüphesiz elimizdeki en önemli bilimsel
çalışma. 2010 ila 2014 yılları arasında Jandarma sorumluluk sahasında meydana
gelen 9.779 dolandırıcılık vakası tek tek incelenerek insanların nasıl
kandırıldığı araştırılmış ve sonuçlar rakamlarla ortaya konmuş. Makaleyi
okurken insan gerçekten hayretler içine kalıyor.
Makalede
yer verilen kandırılma yöntemlerini inceleyerek en tuhaf 10 tanesini sizler
için derledik. Nasıl aldatıldığımızı merak edenler için bir liste oluşturduk ve
“yok artık” seviyesine göre sıraladık. Vakit kaybetmeden geri sayıma başlayalım
isterseniz.
Ülkemizdeki
en acayip 10 kandırılma şekli:
10-
Kazadan sonra kasko
Trafik
kazası geçiren vatandaş kazadan hemen sonra bir kasko şirketine gider ve kaza
yaptığı araç için bir kasko sigortası yaptırır. Birkaç gün sonra sigorta
şirketine başvurur ve kaza yaptığını söyler. Cana geleceğine mala gelsin!
9-
Anlaşarak boşanma
SGK'dan
yetim maaşı alabilmek amacıyla anlaşmalı olarak boşanılır ama aynı evde
yaşamaya devam edilir. Çünkü boşanma geçimsizlikten değil maaş içindir. Evlilik
aşkı da öldürmemiş olur böylece.
8-
Senaryolu yüksek fiyattan satış
Dini
içerikli kitap, sınava hazırlık kitapları ve tıbbi cihaz gibi ürünleri
değerinin çok üstünde satabilmek için Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı
veya Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan gelindiği beyan edilir. Bakanlıktan toptan
fiyatına perakende!
7- Olmayan
yerin satılması-kiralanması
Genellikle
cep telefonuna gönderilen mesajlar, internette verilen ilanlar, tanıtımlar ve
sözde uygun fırsat kampanyaları ile gerçekte var olmayan genellikle tarla, ev,
otel, pansiyon, günlük kiraya verilen villa vb. yerin satılması veya kiraya verilmesi
şeklinde yapılır. Bu çağda! Üçüncü köprüyü satmazlar inşallah!
6- Büyü
Halk
dilinde “bohçacı” olarak bilinen kadınların kılığında mahalle mahalle gezerek
güya satış maksadıyla evlere girip, genellikle evde “büyü” olduğunu, bazen de
“evin bereketinin artması” için evdeki altın ve paraların bir araya toplanıp
okunması gerektiği söylenmekte bu sayede el çabukluğu ile altın ve paralar
yürütülür. Bazen ev sahibine, çocuğu ya da yakınında büyü olduğu, 13 büyü
bozulmazsa gün içerisinde öleceği söylenerek de ev sahibi belirtilen altın ve
paraları getirmeye ikna edilir. Biraz büyü be anam!
5-
Evlendirme vaadi
Evlenmek
isteyen, genellikle yaşlı bir erkeğin evlendirileceği vaadiyle bir miktar para
alınması, ardından imam nikâhı yapılması ve birkaç gün sonra gelinin kendisini
gelinin ağabeyi, dayısı vb. yakını olarak tanıtan aracı ile birlikte takı ve
paraları alarak kaçması şeklinde yapılır. En azından “one night stand” var,
buna da şükür!
4- Alkollü
şoförün değiştirilmesi
Şoförün
kaza sırasında alkollü olması nedeniyle kaskodan yararlanabilmek amacıyla kaza
sırasında bir başkasının sürücü olduğu beyan edilir. Şoför koltuğunda durduğu
gibi durmuyor meret!
3-
Hayvancılık
Hastalanan
veya ölen hayvanın kulak küpesinin sigortalı olan hayvanınki ile
değiştirilmesiyle sigortadan para alınması suretiyle yapılır. Kulağınıza küpe
olsun!
2- Ölenin
maaşını alma
Bu tür
olaylarda vefat eden yakının maaşı, bankamatik veya daha önce verilmiş
vekâletname yoluyla alınmaya devam edilir. Ölüm hak, bankamatik helal!
1-
Üfürükçülük
Karı-koca
vb. kişiler arası sorunun giderilmesi veya kanser, bel fıtığı gibi hastalıklar
ile şizofreni vb. psikolojik rahatsızlıkları bitkisel tedavi, masaj veya dini
inançların istismarı (muska yazılması vb.) yoluyla tedavi edilebileceğinin vaat
edilmesi yoluyla yapılır. Seni düzenbaz illüzyonist seni, sufi tenefüs ha!. Bunları
okuyunca sağlıklı bir beynin toplum hakkında düşünebileceği tek şey var: Sen
kandırıldığın kadar kandırıyorsun da…
***
KANDIRILAN
İNSANLA KANMAYAN İNSANIN 5 KİŞİLİK FARKLILIĞI!
Son
dönemin önemli kavramı kandırılmak. Toplumun birçok sınıfı, bir tür ters
mühendislik örneğiyle (devleti oluşturan en dip noktadaki her kademeye kendi
müridini oturtarak belirli bir süre sonra devletin tüm gücüne o insanlar
vasıtasıyla ulaşmak) devleti ele geçiren bir terör örgütü tarafından
kandırıldığını söylüyor. Bir düşünce hatası sonucu ortaya çıkan kandırılma
durumu bazı insanlarda oluşurken diğerlerinde oluşmadığı da herkesin malumudur.
Peki bazı insanlar kandırılırken diğerleri neden kanmaz? İşte bu sorunun yanıtı
davranışsal psikoloji tarafından yıllardır ortaya çıkarılmaya çalışılıyor.
Ulaşılan son verileri de dikkate alarak kandırılanların neden kandığını,
kanmayanların ise neden kanmadığını gelin hep beraber yeniden hatırlayalım.
Kandırılanların sıklıkla yaptıkları 5 düşünce hatası:
1- Abilane paradoksu
Hayatta öyle zamanlar vardır ki, içinde bulunduğumuz topluluk istiyor diye (ya da istediğini varsayarak), hiç yapmak istemediğimiz şeyleri kendi tercihimizmiş gibi yaparız. Sonuçta ise ortaya şu çıkar: Hiçbirimiz istemiyoruz ama hepimiz yapıyoruz. Peki, hiçbirimiz istemiyorduk da neden yaptık öyleyse? Ya da güncelleştirerek söylersek, bu kadar çok kişi devletin her kademesine nasıl yerleştirildi? İşte, Abilane paradoksu bu soruyu sorar ve yanıtı da yine kendi verir: Çünkü o topluluktaki insanlar birbirlerini sevmektedirler.
2- Çoğulcu cehalet
Kavram basitçe şunu söyler: Kimse inanmıyor ama herkes herkesin inandığını düşünüyor. Bir topluluktaki insanlar bir fikre kesinkes inanmamakla birlikte diğerlerinin inandıklarını zannederek inanmayı sürdürürler. Herkesin balığı elle yemeyi arzularken çatal bıçakla yemek zorunda olduğu durum buna örnektir. Bir toplulukta çoğunluğu oluşturanlar herkesin o şekilde düşündüklerini sanarak susarlarsa, bir süre sonra yanlış bir düşünce norma dönüşür. Tıpkı kariyerde ilerlemenin bu terör örgütüne yakın durmakla sağlandığını sanan milyonlar gibi.
3- Thomas teoremi
William Thomas şu uyarıda bulunur: Yaşadığınız gerçekliği yaratan sizsiniz, o nedenle bazı şeyleri düşünürken dikkatli olmalısınız! Yani der ki, bir durum gerçek olarak algılanmaya başlanırsa sonuçları gerçek olur. Açıktır ki, yaşadığımız dünya toplumsal olarak kurgulanan bir dünyadır ve gerçeklikler ortaklaşa inşa edilir. Yani sen bir tarikat liderinin, toplum ve devlet gibi son derece karmaşık yapıları, herkesin refah ve mutluluğu adına dizayn edebileceği gerçekliğine (saçmalığına) inanırsan, en azından bu saçmalığın sonuçlarına katlanırsın.
4- Suskunluk sarmalı
Alman siyaset bilimci E.Neumann suskunluk sarmalı teorisinde şunu söyler: Bir kişinin savunduğu fikir, mensubu olduğu toplumun kabul ettiği görüşlere uygun değilse, bu kişi toplumdan dışlanma korkusu nedeniyle konuşurken kendini kısıtlar veya fikrini söylemekten vazgeçer. Aynı kişi fikrinin toplum nezdinde yaygınlaşmaya başladığını sezerse, bu kez fikrini yüksek sesle söylemeye başlar. İşte son günlerde yaşananlar tam olarak budur. Daha önceden yüksek sesle konuşup kutsal düşüncelerini savunan milyonlar şimdi bizi de kandırdılar demektedir.
5- Bystander etkisi
İnsanların çevrede başkaları varken, acil durumlara müdahale etmeyip kayıtsız kaldıklarını anlatır bu düşünce hatası. Yani basitçe ne der, biliyor musun: Kandırıldık diye televizyonlara çıkıp bağırıp durma, git bir polise ya da mahkemeye ve doğru kişiden yardım iste. Ya da daha genel olarak ne der, bilir misin: Yaşadığın devrin kölesi olma diye çalışan o kadar çok bilim insanı var ki, yapman gereken tek şey okumak; bir tarikat liderine inanmak değil.
İşte, kandırılan insanla kanmayan insanın farkı bu beş düşünce hatasında saklıdır.
Kandırılanların sıklıkla yaptıkları 5 düşünce hatası:
1- Abilane paradoksu
Hayatta öyle zamanlar vardır ki, içinde bulunduğumuz topluluk istiyor diye (ya da istediğini varsayarak), hiç yapmak istemediğimiz şeyleri kendi tercihimizmiş gibi yaparız. Sonuçta ise ortaya şu çıkar: Hiçbirimiz istemiyoruz ama hepimiz yapıyoruz. Peki, hiçbirimiz istemiyorduk da neden yaptık öyleyse? Ya da güncelleştirerek söylersek, bu kadar çok kişi devletin her kademesine nasıl yerleştirildi? İşte, Abilane paradoksu bu soruyu sorar ve yanıtı da yine kendi verir: Çünkü o topluluktaki insanlar birbirlerini sevmektedirler.
2- Çoğulcu cehalet
Kavram basitçe şunu söyler: Kimse inanmıyor ama herkes herkesin inandığını düşünüyor. Bir topluluktaki insanlar bir fikre kesinkes inanmamakla birlikte diğerlerinin inandıklarını zannederek inanmayı sürdürürler. Herkesin balığı elle yemeyi arzularken çatal bıçakla yemek zorunda olduğu durum buna örnektir. Bir toplulukta çoğunluğu oluşturanlar herkesin o şekilde düşündüklerini sanarak susarlarsa, bir süre sonra yanlış bir düşünce norma dönüşür. Tıpkı kariyerde ilerlemenin bu terör örgütüne yakın durmakla sağlandığını sanan milyonlar gibi.
3- Thomas teoremi
William Thomas şu uyarıda bulunur: Yaşadığınız gerçekliği yaratan sizsiniz, o nedenle bazı şeyleri düşünürken dikkatli olmalısınız! Yani der ki, bir durum gerçek olarak algılanmaya başlanırsa sonuçları gerçek olur. Açıktır ki, yaşadığımız dünya toplumsal olarak kurgulanan bir dünyadır ve gerçeklikler ortaklaşa inşa edilir. Yani sen bir tarikat liderinin, toplum ve devlet gibi son derece karmaşık yapıları, herkesin refah ve mutluluğu adına dizayn edebileceği gerçekliğine (saçmalığına) inanırsan, en azından bu saçmalığın sonuçlarına katlanırsın.
4- Suskunluk sarmalı
Alman siyaset bilimci E.Neumann suskunluk sarmalı teorisinde şunu söyler: Bir kişinin savunduğu fikir, mensubu olduğu toplumun kabul ettiği görüşlere uygun değilse, bu kişi toplumdan dışlanma korkusu nedeniyle konuşurken kendini kısıtlar veya fikrini söylemekten vazgeçer. Aynı kişi fikrinin toplum nezdinde yaygınlaşmaya başladığını sezerse, bu kez fikrini yüksek sesle söylemeye başlar. İşte son günlerde yaşananlar tam olarak budur. Daha önceden yüksek sesle konuşup kutsal düşüncelerini savunan milyonlar şimdi bizi de kandırdılar demektedir.
5- Bystander etkisi
İnsanların çevrede başkaları varken, acil durumlara müdahale etmeyip kayıtsız kaldıklarını anlatır bu düşünce hatası. Yani basitçe ne der, biliyor musun: Kandırıldık diye televizyonlara çıkıp bağırıp durma, git bir polise ya da mahkemeye ve doğru kişiden yardım iste. Ya da daha genel olarak ne der, bilir misin: Yaşadığın devrin kölesi olma diye çalışan o kadar çok bilim insanı var ki, yapman gereken tek şey okumak; bir tarikat liderine inanmak değil.
İşte, kandırılan insanla kanmayan insanın farkı bu beş düşünce hatasında saklıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder