3 Aralık 2015 Perşembe

Enis ÜSER : Artık Türkiye'yi onlar (NATO, BM, Güvenlik Konseyi) yönetecek

Artık Türkiye'yi onlar yönetecek!...
Enis ÜSER
Artık açıkça söyleyebiliriz ki, bugünden itibaren Türkiye'yi NATO yönetiyor. Önce şakülünü kaydırdılar, takkesini düşürdüler ve şimdi de ülkenin yönetimini ele geçirdiler. Ve herşey RTE'nin 'bilgisi dışında' oluştu.
Türkiye Rusya ilişkileri bu kadar tarihsel önemde seyrederken uzmanlar dahil kimsenin bu ilişkilerin tarihi gelişimine atıfta bulunmaması hayret edilecek bir durum. Türk politik sığlığının, entelektüel aymazlığının bundan daha açıklayıcı göstergesi olamaz.
Türkiye ve Rusya, daha da açıkçası Atatürk ve Lenin dünya tarihinin yönünü değiştirmiş iki deha devrimciydi. 16. yüzyıldan beri dünyayı adım adım ele geçiren emperyalizm aşamasında tam mutlakiyet kurmak için birbirini boğazlama aşamasına gelen kapitalizme dur diyerek dünya çapında sosyal devrimleri, halkları kolonyalizmden kurtarıp uluslaşma sürecini başlatmışlardı. Bugün BM ve dünyada 170 kadar devlet varsa ve emperyalizm bu ülkelerle diplomasi görüntüsünde de olsa saygın bir ilişkiye zorlanmışsa bu Atatürk ve Lenin sayesindedir. Nitekim bu iki liderin döneminde ilişkiler son derece dostane ve saygın idi.
Türkiye 1952'de NATO'ya girince herşey değişti. Azılı Rus düşmanlığı politikamızın merkezine karabasan gibi oturdu. Ancak tarihin cilvesidir ki, 1958'e gelindiğinde ABD'nin empoze ettiği sanayileşmeden vazgeçirten politikalar ülkeyi iflasın eşiğine getirince zamanın Başbakanı Menderes çareyi Ruslara koşmakta buldu. Cezasını hayatıyla ödedi.
Arkasından sıra Demirel'e geldi. Atatürk'ten sonra durdurulan sanayileşmeyi yeniden başlatarak Rusların yardım ve desteği ile yoğun bir ağır sanayi hamlesine başlayınca, sanayileşmiş, kalkınmış bir Türkiye'nin Batı'nın kontrolünden çıkacağına inananlar onu iki kez darbe ile düşürdü.
1978 yılında ülkenin yeniden iflas aşamasına geldiğinde Ruslar yine yardım elini uzattı. Ecevit hükümetine Washington Antlaşmasını kabul ettiremeyen ve o nedenle IMF'den bir türlü kredi alamayan Ecevit hükümetine o zamanki parayla tam 15 milyar dolar yardım ve bu yardımların kullanılacağı projelerle dostluk anlaşması teklif ettiler. Ecevit tam imzalayacaktı ki, bizim satılmış patronlarımızın da çabasıyla IMF devreye sokuldu ve Ecevit'i vazgeçirdiler. Ecevit'in yapamadığını Batı, 12 Eylül darbesi ve Turgut Özal'la yaptı ki bugün başımıza üşüşen tüm felaketlerin sebebi o darbedir.
Sanki tarihten hiç ders almamışcasına RTE de Batı'ya karşı Rus kartını oynamaya kalkıştı. Ve hem Menderes'ten hem de Ecevit'ten çok daha aymazca. Önce ticari ilişkileri çok derinleştirdi. Enerjide neredeyse tamamen Rusya'ya bağımlı hale geldi.
Batının ve İsrail'in en çok korktuğu nükleer santrallar konusunda anlaşma imzaladı. RTE bu yakınlaşmadan o kadar kendinden geçti ki, Şangay İşbirliğine üye olmaktan bahseder oldu. Çin'den füze sistemleri almaya kalktı. Batının İran ambargosunu deldi. En önemlisi, Orta Doğu'da enerji kaynaklarına egemen olmak için emperyalistlerin kıran kırana rekabet içinde olduğu bölgede kendi başına buyruk oldu ve Suriye bataklığını yarattı. Bataklığı kendi kişisel menfaatleri için kullanmaya kalktı. Karşısına çıkan Putin'e kafa tuttu.

Bu akılsız hamleyle Batı'yı kullanabileceğini zannetti. Batı da RTE'nin Rusya'ya yaklaşma tehlikesine karşı bir proje üretti. Ve RTE bu tuzağa düştü. Batı ile Rusya'yı birbirine karşı kullanmanın cezası her ikisi tarafından deşifre edilmekle sonuçlandı. Şimdi tüm dünya RTE'yi Orta Doğuyu ele geçirmeye çalışan şeriatçı bir despot, komşu ülkelerin petrolünü çalan bir hırsız olarak ve sözüne güvenilmeyecek bir lider olarak görüyor.. Putin de daha önce aynı şeyi söylemişti.
Hem Amerikan hem de Rus istihbarat örgütleri AKP hükümetinin tüm şaibeli işlerini bir bir ortaya sermeye başladılar. Böylece ABD, RTE'nin Rusya ile flörtüne de son noktayı koydu. Daha önce Rusya'ya yaklaşanları darbelerle deviren, idam eden ABD bu defa bizzat Rusçuluk oynayanı kullanarak, onu kendi iradesi ile teslim aldı. Üstelik alay edercesine bu teslim alışı küçümsemek, karşısındakini aşağılamak için darbesini Karadağ'ın NATO üyeliği haberi ile kararttı.
BİR GARİPLİK, 
ACAİPLİK VE ŞAŞKINLIK!..
Artık ABD'den başka Almanlar ve Fransızlar da İncirlik'e doluştu. Suriye'ye bombardıman kararını Parlamentosunda onaylayan İngiltere ise Kıbrıs'taki üslerini kullanacak. Artık açıkça söyleyebiliriz ki, bugünden itibaren Türkiye'yi NATO yönetiyor. Önce şakülünü kaydırdılar, takkesini düşürdüler ve şimdi de ülkenin yönetimini ele geçirdiler.
Ve herşey RTE'nin "bilgisi dışında" oluştu.
***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder