Artık Türkiye'yi onlar yönetecek!...
Artık açıkça söyleyebiliriz ki, bugünden itibaren
Türkiye'yi NATO yönetiyor. Önce şakülünü kaydırdılar, takkesini düşürdüler ve
şimdi de ülkenin yönetimini ele geçirdiler. Ve herşey RTE'nin 'bilgisi
dışında' oluştu.
Türkiye Rusya ilişkileri bu kadar tarihsel önemde
seyrederken uzmanlar dahil kimsenin bu ilişkilerin tarihi gelişimine atıfta
bulunmaması hayret edilecek bir durum. Türk politik sığlığının, entelektüel
aymazlığının bundan daha açıklayıcı göstergesi olamaz.
Türkiye ve Rusya, daha da açıkçası Atatürk ve Lenin dünya
tarihinin yönünü değiştirmiş iki deha devrimciydi. 16. yüzyıldan beri dünyayı
adım adım ele geçiren emperyalizm aşamasında tam mutlakiyet kurmak için
birbirini boğazlama aşamasına gelen kapitalizme dur diyerek dünya çapında
sosyal devrimleri, halkları kolonyalizmden kurtarıp uluslaşma sürecini
başlatmışlardı. Bugün BM ve dünyada 170 kadar devlet varsa ve emperyalizm bu
ülkelerle diplomasi görüntüsünde de olsa saygın bir ilişkiye zorlanmışsa bu
Atatürk ve Lenin sayesindedir. Nitekim bu iki liderin döneminde ilişkiler son
derece dostane ve saygın idi.
Türkiye 1952'de NATO'ya girince herşey değişti. Azılı Rus
düşmanlığı politikamızın merkezine karabasan gibi oturdu. Ancak tarihin
cilvesidir ki, 1958'e gelindiğinde ABD'nin empoze ettiği sanayileşmeden
vazgeçirten politikalar ülkeyi iflasın eşiğine getirince zamanın Başbakanı
Menderes çareyi Ruslara koşmakta buldu. Cezasını hayatıyla ödedi.
Arkasından sıra Demirel'e geldi. Atatürk'ten sonra durdurulan
sanayileşmeyi yeniden başlatarak Rusların yardım ve desteği ile yoğun bir ağır
sanayi hamlesine başlayınca, sanayileşmiş, kalkınmış bir Türkiye'nin Batı'nın
kontrolünden çıkacağına inananlar onu iki kez darbe ile düşürdü.
1978 yılında ülkenin yeniden iflas aşamasına geldiğinde
Ruslar yine yardım elini uzattı. Ecevit hükümetine Washington Antlaşmasını
kabul ettiremeyen ve o nedenle IMF'den bir türlü kredi alamayan Ecevit
hükümetine o zamanki parayla tam 15 milyar dolar yardım ve bu yardımların
kullanılacağı projelerle dostluk anlaşması teklif ettiler. Ecevit tam
imzalayacaktı ki, bizim satılmış patronlarımızın da çabasıyla IMF devreye
sokuldu ve Ecevit'i vazgeçirdiler. Ecevit'in yapamadığını Batı, 12 Eylül
darbesi ve Turgut Özal'la yaptı ki bugün başımıza üşüşen tüm felaketlerin
sebebi o darbedir.
Sanki tarihten hiç ders almamışcasına RTE de Batı'ya karşı
Rus kartını oynamaya kalkıştı. Ve hem Menderes'ten hem de Ecevit'ten çok daha
aymazca. Önce ticari ilişkileri çok derinleştirdi. Enerjide neredeyse tamamen
Rusya'ya bağımlı hale geldi.
Batının ve İsrail'in en çok korktuğu nükleer santrallar
konusunda anlaşma imzaladı. RTE bu yakınlaşmadan o kadar kendinden geçti ki,
Şangay İşbirliğine üye olmaktan bahseder oldu. Çin'den füze sistemleri almaya
kalktı. Batının İran ambargosunu deldi. En önemlisi, Orta Doğu'da enerji
kaynaklarına egemen olmak için emperyalistlerin kıran kırana rekabet içinde
olduğu bölgede kendi başına buyruk oldu ve Suriye bataklığını yarattı.
Bataklığı kendi kişisel menfaatleri için kullanmaya kalktı. Karşısına çıkan
Putin'e kafa tuttu.
Bu akılsız hamleyle Batı'yı kullanabileceğini zannetti. Batı
da RTE'nin Rusya'ya yaklaşma tehlikesine karşı bir proje üretti. Ve RTE bu
tuzağa düştü. Batı ile Rusya'yı birbirine karşı kullanmanın cezası her ikisi
tarafından deşifre edilmekle sonuçlandı. Şimdi tüm dünya RTE'yi Orta Doğuyu ele
geçirmeye çalışan şeriatçı bir despot, komşu ülkelerin petrolünü çalan bir
hırsız olarak ve sözüne güvenilmeyecek bir lider olarak görüyor.. Putin de daha
önce aynı şeyi söylemişti.
Hem Amerikan hem de Rus istihbarat örgütleri AKP hükümetinin
tüm şaibeli işlerini bir bir ortaya sermeye başladılar. Böylece ABD, RTE'nin
Rusya ile flörtüne de son noktayı koydu. Daha önce Rusya'ya yaklaşanları
darbelerle deviren, idam eden ABD bu defa bizzat Rusçuluk oynayanı kullanarak,
onu kendi iradesi ile teslim aldı. Üstelik alay edercesine bu teslim alışı
küçümsemek, karşısındakini aşağılamak için darbesini Karadağ'ın NATO üyeliği
haberi ile kararttı.
BİR GARİPLİK,
ACAİPLİK VE ŞAŞKINLIK!..
Artık ABD'den başka Almanlar ve Fransızlar da İncirlik'e
doluştu. Suriye'ye bombardıman kararını Parlamentosunda onaylayan İngiltere ise
Kıbrıs'taki üslerini kullanacak. Artık açıkça söyleyebiliriz ki, bugünden
itibaren Türkiye'yi NATO yönetiyor. Önce şakülünü kaydırdılar, takkesini
düşürdüler ve şimdi de ülkenin yönetimini ele geçirdiler.
Ve herşey RTE'nin "bilgisi dışında" oluştu.
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder