5 Temmuz 2014 Cumartesi

HAKKANİYET, ADALET, DEMOKRASİ VE EŞİTLİK MEVZUATI HAKKINDADIR!...

O, Adalet ve Fazilet timsali idi
YÜKSEK SEÇİM KURULU
BAŞKANLIĞINA
ANKARA
Bilindiği üzere 10 Ağustos 2014 tarihinde Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turu yapılacaktır. Kurulunuzca belirlenen seçim takvimine göre, “Kamu Görevlisi olan adaylar; adaylıklarının kesinleştiği 11 Temmuz 2014 Cuma günü mevcut görevlerinden istifa etmiş sayılırlar” denilmektedir. Oysa 01 Temmuz 2014 tarihi itibariyle aday olduğunu açıklayan Başbakan Recep Tayip Erdoğan ve AKP yetkilileri, 61. Hükümetin Baş Bakanı Erdoğan’ın istifa etmesinin gerekmediğini iddia ve ifade etmiş bulunmaktadırlar. (01/02 Temmuz 2014)
Şu hale nazaran: Türkiye Cumhuriyeti Baş bakanı sıfatıyla “kamu ita ve icra amirliği” makamı ile iştigal eden biri, kamu görevlisi midir?, görev, yetki ve sorumluluğu gereği, tüm kamu dairelerine, memur, işçi ve çalışanlarına emir veren birinin “kamu görevlisi” olmaması kabil ve mümkün değildir. Böyle bir çelişki ileri sürülemez, tasavvur bile edilemez...
Kaldı ki; 59., 60. ve 61. hükümetlerin başı namı ve “kamu görevlisi” sıfatıyla Recep Tayip Erdoğan’ın bu sıfatı, defalarca Türkiye Cumhuriyeti Mahkemelerince kabul ve karara bağlanıp buna göre: “Başbakan’a, yayın yoluyla hakaret edildiği gerekçesiyle TCK 125/3.a maddesine göre defalarca para cezası hükmedilmiş” olmakla;
(1)- Adıyaman-Gölbaşı Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/229 Karar ve 2014/78 Esas No ile (2)- İzmir-Tire Sulh Ceza Mahkemesinin 2014/82 Karar ve 2014/279 Esas sayılı kararları ile sabit bu husus.; Asli Yargı tarafından hiçbir kuşkuya yer vermeyecek sarahatte kabul, ilân, ikrar, tescil ve ispat edilmiş bulunmaktadır.
Ayrıca, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu, 4. Maddesi’nde, Devlet Memuru (kamu görevlisini) şöylece tanımlamaktadır: Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, devlet ve diğer kamu (kurum ve kurul) tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen aslî ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler, bu kanunun uygulamasında memur sayılır.”
Baş Bakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 8, 10, 40, 104 ve 109. madde hükümleri dairesinde Cumhurbaşkanı tarafından “atama yoluyla” yetkili ve görevli kılınarak vazife tevdii edilir. Bu görevlerin seçilmişlikle doğrudan ilgisi yoktur; Zira seçilmemiş olanlar da aynı usul ve esaslara göre atanmak suretiyle görevlendirilebilirler. 
Dahası: (1) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.11.1985 tarih 410/595 sayılı kararında;
“TCK’nın 279. Maddesine göre memur, Devlete ait bir iktidar ve yetkiyi kullanarak hukuksal işlem veya eylemin uygulanmasını gerçekleştirenlerle, bu hukuksal işlem ve eylemin (şahsen) uygulanmasına kamu hukuku usulüne uygun bir şekilde katılan ve yardım edenlerdir.”
(2) 6136 Sayılı Kanuna dayanılarak 21. 03. 1991 yıl ve 91/1779 sayı ile çıkartılan Bakanlar Kurulu Kararına göre: Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkında Yönetmeliğin (a) bendi; “Kanunun 7. ci Maddesinin birinci fıkrasının (1) , (2) numaralı bentlerinde sayılanlar ile (3) numaralı bendi uyarınca “silah taşımalarına karar verilen Kamu Görevlileri”:
“Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar ve Yasama Organı Üyeleri ve bu görevlerde bulunmuş olanlar…” denilmektedir. Dolayısıyla, “Kamu Görevlileri” söylemi; Nerede, hangi anlam, bağlam ve kapsamda kullanılırsa kullanılsın, sonuçta çeşitli kamu kuruluşlarında çalıştırılan ve hukuki durumları birbirinden farklı olan tüm görevlileri içine almaktadır. Yani “Kamu Görevlileri” tanımı ve kapsamına Cumhurbaşkanından, kamuya ait herhangi bir kurum, kuruluş ya da fabrikada işçi olarak çalışan kimseye kadar herkes girmektedir.
Nihayet: Anayasamızın 39, 40, 71 ve 137. Maddelerinde vazedilen “Kamu görev ve hizmetlerinde bulunanlar”, “Resmi Görevliler”, “Kamu hizmetine girenler”, “Kamu (kurumu) hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse” deyimleri de, bu anlam ve kapsamda “KAMU GÖREVLİLERİNİ” ifade eder.
Netice Olarak: Seçimlerin tartışılmaz; Demokrasi, Adalet ve Hukukun vazgeçilmez, mutlak ilkesi olan eşitlik, dürüstlük ve şeffaflık gereği, Başbakan Erdoğan’ın, C. Başkanlığı adaylığının kesinleştiği 11.Temmuz.2014 tarihinden itibaren, istifa etmiş sayılacağının karara bağlanmasını; Saygılarımla arz, adalet, eşitlik ve hukukun tecelli ettirilmesini talep eylerim. 
Mustafa Nevruz SINACI
            [Not: İş bu dilekçe: 04.07.2014 tarih ve 17481 sayı ile YSK Başkanlığına teslim edilmiştir]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder