12 Nisan 2016 Salı

"BÜYÜK TÜRKİYE VE MERKEZ SAĞ" Yrd. Doç. Dr. FAHRETTİN ŞANAL (Başak Gazetesi, Konya)

Yrd. Doç. Dr. FAHRETTİN ŞANAL
BÜYÜK TÜRKİYE VE MERKEZ SAĞ
Yrd. Doç. Dr. FAHRETTİN ŞANAL
“Böyük Türkiye” idealine ne oldu? Eski Cumhurbaşkanlarımızdan merhum Süleyman Demirel ne derdi? “Hedefimiz Böyük Türkiye”. Merhum Mehmet Kaplan ise “Büyük Türkiye Rüyası” adlı eserini 1969 da yazmış. Başka bir deyişle rüyayı görmüş. Görmüş ama rüya gerçekleşmiş mi? Sahi büyük Türkiye diye bir ülkede yaşıyoruz, diyebilir miyiz?
Aslında Cumhuriyetimizin kuruluşundan itibaren farklı kelimelerle ifade edilse bile hedef aynıdır. Büyük Türkiye. Tıpkı Osmanlı dönemindeki “Kızıl Elma” ideali gibi. Bir yanlış anlamayı düzeltelim. Büyük Türkiye derken kalkınmış, müreffeh ve güçlü bir Türkiye’den bahsediyoruz. Büyüklükle elbette sınır genişlemesinden bahsetmiyoruz.
Başka bir deyişle ülkemizin Kurucu Önderi Atatürk’ün dediği gibi “Yurtta Barış, Dünyada Barış” düsturu içerisinde var olan ama “medeniyetimizi, çağdaş ülkeler seviyesinin üstüne çıkarmayı” hedefleyen bir ülkeden bahsediyoruz. İşte bunun için “Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye” sözünü çok seviyorum.
Çünkü güçlü Ordu var ise caydırıcılık vardır. Ülkede güven ve huzur vardır. Güçlü Orduları olmayan ülkeleri gördük ve görmeye devam ediyoruz. Afganistan, Irak, Suriye, Yemen, Libya hemen aklımıza gelen ve durumlarından ders alınması gereken ülkelerdir.
Pekâlâ, bir ülkenin kalkınmış ve ordusunun da güçlü olması için ne gereklidir? Elbette Milli bir Siyasi İrade gereklidir. Son günlerde bazı siyasilerimiz diyorlar ya “Milli ve Yerli” diye bizde “Milli ve Yerli Siyasi İrade” diyebiliriz. Ülkemiz için diyecek olursak gelmiş geçmiş bütün Siyasi İrade mensupları tüm imkânsızlıklara rağmen ülkenin gelişmesi için ellerinden geleni yapmışlardır.
Mesela, efsane Başbakan merhum Menderes dönemini gözümüzün önüne getirelim. Onun döneminde Türkiye’nin sınıf atlaması dillere destandır. Şeker Fabrikalarından Çimento Fabrikalarına, yollardan alt yapı yatırımlarına kadar her konuda ülkenin hamle yaptığı yıllar olduğu unutulmamalıdır. Ha bir şey daha unutulmamalıdır. Tarihi olayları kendi tarihi şartları içinde değerlendirilmelidir.
Gelelim merhum Demirel'in Başbakanlığı dönemine. Barajlar, Petrol Rafineriler, Elektrik Santralleri, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), İskenderun Demir Çelik Fabrikası, Boğaziçi Köprüsü, Seydişehir Alüminyum Fabrikası gibi sıralamakla bitmeyecek sanayileşme ve kalkınma hamlelerinden bahsetmemiz gerekir.
Kalkınma deyince Merkez Sağın 3. halkası olan merhum Özal’dan bahsetmeden geçemeyiz. Türkiye’ye yepyeni bir vizyon kazandırdı. Otoyollar, 2. Boğaz Köprüsü, Turizm yatırımları, Savunma Sanayi Projeleri, Toplu Konut yapımı gibi konular başta olmak üzere çok büyük projelere imza attı.
Yukarıda Merkez Sağın üç önemli halkasını anlatmaya çalıştık. Yani Menderes, Demirel ve Özal dönemlerini özetledik. Başka bir deyişle Menderes’in Demokrat Partisi (DP), Demirel’in Adalet Partisi (AP) ve Doğru Yol Partisi (DYP) son olarak ta Özal’ın Anavatan Partisi (ANAP) dönemlerini ima (!) etmeye çalıştık.
Biz burada Büyük Türkiye yolunda yürüyen bir geleneği yani Merkez Sağı anlatıyoruz. İyi de şimdi o geleneğin esamisi okunuyor mu? DYP ve ANAP’ın bileşkesi olan günümüz DP’sinin son haline bakalım. 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinde aldığı oy 75.784 yani yüzde  0.16 (binde on altı). Son 1 Kasım 2015 Genel Seçimlerinde ise 69.370 oy almış! Oy oranı % 0.15 (binde on beş)’e düşmüş. Günümüz DYP’si ise son seçimlerde 14.087 oy almış! Oy oranı yüzde 0.06 ( binde altı) ! Aynı gelenekten geldiğini iddia eden AP diye de bir parti 2015 yılında kurulmuş. Henüz seçimlere katılmış değil!
E, ne yani? Koskoca bir gelenek olan Merkez Sağ geleceğe yön verecek durumda değil! Hepsi bindelik partiler durumuna düşmüşler! Okuyucunun zamanını aldığımıza değmezler diyeceğim ama ben öyle düşünmüyorum. Ülkenin bugünkü durumunu görüp de “Ey Merkez Sağ,  neredesin?” demeyen var mı, acaba?  Ne dersiniz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder