TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ
HUKUK SİSTEMİ !..
İhtiyar dünyamız;
terör, savaş, açlık, çevre kirliliği, doğa katliamları, hak ihlalleri ve
toplumlararası haksız rekabet gibi insanlık alemini tehtid eden olaylarla
boğuşuyor.
İnsanoğlunun bu
olayların içinden sağlıklı olarak çıkabilmesi, ancak adalet duygusunun tatmin
edildiği, evrensel ve yerel hukuk düzenleri ile mümkün...
Bu sebeple Anayasamızın
“Cumhuriyetin nitelikleri” başlıklı 2.maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin “demokratik,
laik ve sosyal bir hukuk devleti” olduğu hükme bağlanmıştır. Hemde bu hükmün
değiştirilemeyeceği hatta değiştirilmesinin teklif bile edilemeyeceği temel
yasamızda vurgulanmıştır.
Eğer “hukuk devleti”
olmasaydık yada devletin bütün kurumları ile vatandaşlar arasındaki münasebetler, hukuk kurallarına
göre tanzim edilmeseydi, ne olurdu? Gerçi “hukuk devleti” olduk da ne
oldu? diye de bu soruyu sorabiliriz!
Türkiye, yazılı
metinlerde bir “hukuk devleti” olarak tanımlansa bile, adalet dağıtması icab
edenler; yansız hareket etmedikleri, siyasi görüşlerin, dini akımların etkisine
girdikleri ve hatta bu sebeple yetkilerini kötüye kullandıkları için, hukuk
sistemimiz bir kaosun içine girerek zulüm aracı haline gelmiştir.
Keza uluslararası
hukuk ve mahkemeler, küresel güçlerin
etki alanında olduğu için, oralarda alınan kararlar objektif ve adil olmaktan
ziyade, siyasal nitelik taşımaktadır.
Bunlar bize, hukuk
sistemimizin ve de dünya üzerinde geçerli olan diğer hukuksal düzenlerin büyük
bir çöküş sürecinde olduğunu göstermektedir.
Tarih ise insanlara,
asırlardan beri milletlerarası rekabetin hikayesini anlatıyor. Bu rekabet ve
mücadele, her çağa has teknik imkanlara göre değişik zamanlarda ve farklı
tarzlarda cereyan ediyor. Bu çerçevede Türk Milletinin, dünyada en eski tarihe
sahip milletlerden biri olduğunu unutmadan, onun milliyetçi bir anlayışa
dayanan ve kendine özgün; fikir, eğitim,
askeri, ekonomik, kültürel ve de hukuk sistemlerine sahip olduğunu biliyoruz.
Örneğin, Türk
Milletinin, tarihin derinliklerinden gelen ve gelişmiş oturmuş bir fikir
sistemi vardır. Adı da, Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi’dir. Türkiye
Cumhuriyeti’nin kuruluş temelinde de bu sistem mevcuttur. Yine bu döneme “tek
adam diktatöryası” lafları ile hücum edilmiş olsa da, dönemine göre gelişmiş bir hukuk anlayışı ile kişisel hak ve
özgürlüklerin savunulduğunu görüyoruz. Bunun sebebi ise, Türkler için cari olan
tarihi fikir sistemi ile buna bağlı olan hukuksal yapının, tam bir demokrasi
anlayışı ve demokratik ilkeler ile
beslenmiş olmasıdır.
Günümüzde geçerli olan
hukuk sistemindeki arızalar, adalet mekanizmasının bütün unsurları tarafından
çok iyi bilinmektedir. Bunun ıslahı ise tarihten kuvvetli kaynaklarla
beslenen “Türk Milliyetçiliği Hukuk Sistemi”ni hayata
geçirmekle mümkün olacaktır.
Türkler hakkında “Fazailül-Etrak”
(Türklerin Faziletleri) kitabını yazan el-Cahız (ölümü 869)’a göre,Türklerin: “Türkler
yaltaklanma, münafıklık, kovuculuk, riya, kibirlenmek, akrabalara karşı fenalık
ve bid’at nedir bilmezler... Kitabına uydurup da başkalarının malını helal
saymazlar” gibi hukuki sonuçlar doğuran bir yaşam felsefesi içinde
bulunduklarını görmekteyiz. Yine Hans Barth adındaki seyyah, yazdıklarında
Eskişehir’de karşılaştığı bir Ermeniden “Bir Türkle mi iş yapacağım, mukavele
(sözleşme) yapmaya lüzum görmem. Onun sözü kafidir..” diye belirtiyor. Bunlar
Türklerin kendine has bir hukuk sistemine,
tarih boyunca sahip olduklarının küçük bir göstergesidir.
Türk Milletinin, tarihinin derinliklerinden
getirdiği birikimle; insanın insanla ve toplumla, devletinde vatandaşları ve de uluslararası toplumla ilişkilerini
düzenleyen ve adına da “Türk Milliyetçiliği Hukuk Sistemi” denilmesi gereken
bir hukuk sistemi mevcuttur.
Dünyanın küresel
efendileri; eski ve yeni hukuk metinleri ve de adaletten uzak uygulamalar ile
bir hukuksuzluk yaratmaya çalışırken, Türk Milleti kendi yaşam felsefesine
uygun hukuk sistemini tesis ederek, mensuplarının huzur ve güven içinde
yaşatmalıdır.
Adaletsizlik, Türk
Milletinin kaderi olamaz. Süratli, objektif ve doğru kararlar alabilen bir
mekanizma ve buna yön veren bir sistem mutlaka ve acilen kurulmalıdır. Çünkü
vatandaş, bir terör örgütünün yargısından ve dağıttığı adaletten memnuniyet
duyar hale gelmiştir...
Bu olumsuzluğu
gidermek ve herkes için adalet anlayışını hayata geçirmek için yapılacak iş;
hukuk düzenini “Türk Milliyetçiliği Hukuk Sistemi”ni esas alarak reformist bir
anlayışla yeniden düzenlemektir.
Böyle bir düzenleme,
evrensel hukuk anlayışı diyerek, mağdur ve mazlumlar üzerinde sözde hukuk
sistemleri ile kölelik yaratanlara da, bir çeki düzen ile birlikte insanlık
için umut verecek bir örnek olacaktır.
*
NOT : Bu yazı İstanbul Milliyetçi Avukatlar
Grubu (İMAG)’nun yayınladığı derginin son sayısı için yazılmıştır.
**
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder