14 Ağustos 2018 Salı

Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (2018) BAŞKANLIK KABİNESİ "Yalçın KOÇAK" 18. Dönem Sakarya Milletvekili -Oryantalizm dünyalıları idare edebilmek için Siyah demiş, Beyaz demiş, Hindu demiş, Sih demiş, Sarı Benizli demiş, Kızılderili demiş, Tutsi demiş, Sisi? demiş; illaki ikilik çıkarıp zayıflatıp; zafiyetten istifade etmek için!..

BAŞKANLIK KABİNESİ
Yalçın KOÇAK
18. Dönem Sakarya Milletvekili
İdeolojilerden yani İzm’lerden beslenenler nemaları için canhıraş bir şekilde mücadele ederler. Nema bitecek, mama gidecek diye..
Oryantalizm dünyalıları idare edebilmek için Siyah demiş, Beyaz demiş, Hindu demiş, Sih demiş, Sarı Benizli demiş, Kızılderili demiş, Tutsi demiş, Sisi? demiş; illaki ikilik çıkarıp zayıflatıp; zafiyetten istifade etmek için metot geliştirmiş. Referandumlar, seçimler ideal ayrışma hatları çizerler. Profesyonel particiler bu hataları keskinleştirir, ötekileştirir ve yandaşlarıyla karşı taraf arasına görünmeyen fikri duvarlar örerler.
Siyasete tefrika girdiyse bir daha iflah olmaz.
Bir mankurtlaşma başlatılmış, siz de oyunun bir parçası olmuşsunuz demektir. Tevhid teklik bizim, ikilik ve teslis onların referans sistemlerini oluşturur.
Bizim 1920’de kurduğumuz meclisin adı B.M.M. (Büyük Millet Meclisi) idi yani önünde Türkiye adı yoktu, peki neredeydi bu Türkiye neresiydi, nereden söküldü de getirildi Anadolu’nun (yani Küçük Asya’nın) üzerine monte edildi, giydirildi.
İtalya ile Slovenya’nın körfezini düşünün.
Türkiye’nin T’sini oraya koyun.  Zagrep, Belgrat ve Bükreş hattının sonunda E’mizi görürsünüz evet bütün Balkan ve Rumeli’nin üzerinde TÜRKİYE yazardı? Aşağı yukarı Kıta Avrupa’sının üçte biri…
Kayıp değerlerimizi, Ederlerimizi illaki bilelim.
Oryantalizm bizlere (Bizden adam olmaz, gelsinler bizi idare etsinler) algı yöntemini uyguladı. Robinson Cruzo ve Cuma sendromu.
İş yapmak üzerine değil, yapıyormuş gibi görünmek (Taoizm) üzerine bir model bıraktı.
Ne kadar çok bürokrasi, o kadar az demokrasi.
Çok Bakanlık, çok başlılık ve birinden birinde engelleme fırsatını kullanabilmek için  kendilerine açık kapı bıraktılar. Kuvvetler arasındaki görünmeyen mürailer.
Yetki ve Sorumluluk yasalarını çıkartmayarak, kendi adamlarını perde gerisinde, hep korumada tuttular.
Etkili namussuzlar.
Toprak ve Mülkiyet hukukunda İngiliz’in kendi kullandığı Veraset Kanunlarına bir bakın, birde bizim parçalayan, küçülten modelimize...
İşte tarımı bitiren en önemli kanunlardan birisi..
Ya Gelir Vergisi Kanunu. 1935’de Fransa’dan almışız “Avara Kasnaklı” sanayici küçük sanayicidir. Vergiyi ve Elektrik parasını alt gruplar öder mantığıyla, halâ mer-î ve de cari; çelişki devam ediyor.
“BÜYÜME’nin önündeki en büyük engel.
Mantık hala aynı Benzinin 5/4’ü vergidir ama 2000 cc’den Büyük arabaya binmek adeta özendirilmez. Cezalandırılır. Meğerse bizim kanun Fransız’ın sömürgelerine yaptığı ve uyguladığı kanunmuş. Ticaret ve Büyütülecekler kontrol altında? Bilmem anlatabildim mi? Dünün Tüsiad’çıları, bu gününde Müsiad’çıları.
DIŞ POLİTİKAMIZ Defansif yapılanmadan Ofansif aktivasyona geçmeli.
Ayak uyduramayanlar temizlenmeli. Hariciye, Batı hayranı, Batı suratlı ve Batılı kafalardan kurtarılmalıdır. Kompleksli ve zayıf karakterliler diplomasiye alınmamalıdır.
İnsan ekmeğini yediği kapıya hizmet etmeli.
Devletle yıllarca iş yapmamış, üretmemiş binlerce kişi vardır, tasfiye edilmelidir.
1964 yılında İsmet İnönü’nün Ali Naili Erdem beye şöyle bir söylemi vardır. “Devletin Bekası ve Devamı için Dış Politikada İktidar ne biliyorsa, Muhalefette bunu bilmelidir.”
İktidar ve Muhalefet arasında köprüler atılmamalı, kapılar daima açık tutulmalı. Büyümek için sebep çok, bahanemiz yoktur.
Mali ve Ekonomik sistemimizin ve de Döviz, Faiz, Borsa sarmalının yanlışlığını defalarca yazdık.
Buyrun; Ekonomik bir buhran çıkarmak için birileri darboğaz çıkarmaya çalışıyor. Ekonomimizin dış müdahalelerden ancak Artırılmış güvenlik metotlarıyla kurtarılması mümkündür.
Borca dayalı para arzından, Üretimsiz ekonomiden, Bereketsiz tohum ve tarımdan, büyütmeyen vergi sisteminden, Enflasyonu yok sayan muhasebeyi umumiyeden, İsraftan, Haramdan sarfı nazar edelim.
İstanbul Üniversitesini kuran hocalardan Prof. Fritz Newmark’ı dinleyelim. Boğaziçi’ne sığınanlar kitabında bakın Türklere Türkçe olarak ne diyor. “Bütçeyi ve Ekonomiyi zinhar maliyecilere bırakmayınız; Onlar, denk bütçe öğretisiyle yetiştirilirler, Devlet bütçesi denk olmaz; Afat olur, Kıtlık olur, açık verir ve bu açığı eşikte bekleyenler borçla kapatır. Borcu, borçla ödeme sarmalına girdiniz mi zaten geç kalınmış demektir.”
Hülasa; Başkanlık kabinesinin sayın üyeleri sosyolojik olarak (İnovasyon) farklı bakış yeni alfabe ve okumalar geliştirmeliyiz. Dünya’ya örnek bir ekonomik modeli uygulamaya koymalı ve sömürülen ülkelere önderlik etmeliyiz.
Halkı ve İş âlemini rahatlatacak VERGİ düzenlemeleri yapmalıyız.
Şelale Vergi sistemi hem ticareti Ak’laştırır kayıt dışını kapatır hem de iki vergi sistemi ile Gelir Vergisi %10 her masraf gider yazılır, KDV %2 malın her hareketinde alınır. Bu modelde gelirimizin daha da bereketlenerek arttığının simülasyonları dileyen meraklılarına gönderilir.
SANAYİNİN gelişmesi için Harp sanayimize çalışanların iflas ettirilmemesi, desteklenmesi gerekmektedir. Savunma ve Sanayi Bakanlığı bu anlayışla Milli ve Yerli hassasiyeti yüksek arkadaşlarımızdan yenilenmelidir.
Şu memlekette uzay kapsülü dâhil yapılmayacak iş yoktur.
Bütün bu yanlış öğretilerin sorumlusu YÖK’tür. Onun artık kanıksanmış, sistemden beslenen hocalarıdır. Türkiye yarın bu hocalarını çaplamak mecburiyetinde kalacaktır. ENQA ve Lizbon sözleşmesi ve de 5463 sayılı kanun gereği; Bologna kriterlerini hemen başlatalım. İhanetten, cehaletten ve miskinlikten kurtulalım.
YENİ YAPILANMA İLE YÖK belasından galiba kurtulduk!..
Kalite Kurulumuz Üniversitelerimizi, Teknoparklarımızı ve Hocalarımızın başarı puanlarını, performanslarını Zaptu, Rapt altına almalı. İcadı, patenti, buluşu olmayana bilim adamı unvanı verilmemelidir.
Hızlı bir kalkınma için, İlim ve Teknoloji üretmeliyiz.
Faizsiz bir ekonomik sistem ile üretimden değer alan alınteri para modeline geçmeliyiz. Dolar denilen melaneti tasarruf aracı olmaktan çıkarmalı, yeni ve güvenilir bir enstrüman üretmeliyiz.
Müstahsili koruyun, Mükellefi yaşatın, Müteşebbisi destekleyin.
Biz bunu da aşacağız.
Sabır ve Azimle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder