Yalçın KOÇAK
18. Dönem Sakarya Milletvekili
İdeolojilerden
yani İzm’lerden beslenenler nemaları için canhıraş bir şekilde mücadele ederler.
Nema bitecek, mama gidecek diye..
Oryantalizm
dünyalıları idare edebilmek için Siyah demiş, Beyaz demiş, Hindu demiş, Sih
demiş, Sarı Benizli demiş, Kızılderili demiş, Tutsi demiş, Sisi? demiş; illaki
ikilik çıkarıp zayıflatıp; zafiyetten istifade etmek için metot geliştirmiş.
Referandumlar, seçimler ideal ayrışma hatları çizerler. Profesyonel particiler
bu hataları keskinleştirir, ötekileştirir ve yandaşlarıyla karşı taraf arasına
görünmeyen fikri duvarlar örerler.
Siyasete tefrika girdiyse bir
daha iflah olmaz.
Bir
mankurtlaşma başlatılmış, siz de oyunun bir parçası olmuşsunuz demektir. Tevhid
teklik bizim, ikilik ve teslis onların referans sistemlerini oluşturur.
Bizim
1920’de kurduğumuz meclisin adı B.M.M. (Büyük Millet Meclisi) idi yani önünde
Türkiye adı yoktu, peki neredeydi bu Türkiye neresiydi, nereden söküldü de
getirildi Anadolu’nun (yani Küçük Asya’nın) üzerine monte edildi, giydirildi.
İtalya
ile Slovenya’nın körfezini düşünün.
Türkiye’nin
T’sini oraya koyun. Zagrep, Belgrat ve
Bükreş hattının sonunda E’mizi görürsünüz evet bütün Balkan ve Rumeli’nin
üzerinde TÜRKİYE yazardı? Aşağı yukarı Kıta Avrupa’sının üçte biri…
Kayıp değerlerimizi,
Ederlerimizi illaki bilelim.
Oryantalizm
bizlere (Bizden adam olmaz, gelsinler bizi idare etsinler) algı yöntemini
uyguladı. Robinson Cruzo ve Cuma sendromu.
İş
yapmak üzerine değil, yapıyormuş gibi görünmek (Taoizm) üzerine bir model
bıraktı.
Ne kadar çok bürokrasi, o
kadar az demokrasi.
Çok
Bakanlık, çok başlılık ve birinden birinde engelleme fırsatını kullanabilmek
için kendilerine açık kapı bıraktılar.
Kuvvetler arasındaki görünmeyen mürailer.
Yetki
ve Sorumluluk yasalarını çıkartmayarak, kendi adamlarını perde gerisinde, hep
korumada tuttular.
Etkili namussuzlar.
Toprak
ve Mülkiyet hukukunda İngiliz’in kendi kullandığı Veraset Kanunlarına bir
bakın, birde bizim parçalayan, küçülten modelimize...
İşte tarımı bitiren en önemli
kanunlardan birisi..
Ya
Gelir Vergisi Kanunu. 1935’de Fransa’dan almışız “Avara Kasnaklı” sanayici
küçük sanayicidir. Vergiyi ve Elektrik parasını alt gruplar öder mantığıyla,
halâ mer-î ve de cari; çelişki devam ediyor.
“BÜYÜME’nin önündeki en büyük
engel.
Mantık
hala aynı Benzinin 5/4’ü vergidir ama 2000 cc’den Büyük arabaya binmek adeta
özendirilmez. Cezalandırılır. Meğerse bizim kanun Fransız’ın sömürgelerine
yaptığı ve uyguladığı kanunmuş. Ticaret ve Büyütülecekler kontrol altında?
Bilmem anlatabildim mi? Dünün Tüsiad’çıları, bu gününde Müsiad’çıları.
DIŞ POLİTİKAMIZ Defansif
yapılanmadan Ofansif aktivasyona geçmeli.
Ayak
uyduramayanlar temizlenmeli. Hariciye, Batı hayranı, Batı suratlı ve Batılı
kafalardan kurtarılmalıdır. Kompleksli ve zayıf karakterliler diplomasiye
alınmamalıdır.
İnsan ekmeğini yediği kapıya
hizmet etmeli.
Devletle
yıllarca iş yapmamış, üretmemiş binlerce kişi vardır, tasfiye edilmelidir.
1964
yılında İsmet İnönü’nün Ali Naili Erdem beye şöyle bir söylemi vardır. “Devletin Bekası ve Devamı için Dış
Politikada İktidar ne biliyorsa, Muhalefette bunu bilmelidir.”
İktidar
ve Muhalefet arasında köprüler atılmamalı, kapılar daima açık tutulmalı.
Büyümek için sebep çok, bahanemiz yoktur.
Mali
ve Ekonomik sistemimizin ve de Döviz, Faiz, Borsa sarmalının yanlışlığını
defalarca yazdık.
Buyrun;
Ekonomik bir buhran çıkarmak için birileri darboğaz çıkarmaya çalışıyor.
Ekonomimizin dış müdahalelerden ancak Artırılmış güvenlik metotlarıyla
kurtarılması mümkündür.
Borca
dayalı para arzından, Üretimsiz ekonomiden, Bereketsiz tohum ve tarımdan,
büyütmeyen vergi sisteminden, Enflasyonu yok sayan muhasebeyi umumiyeden,
İsraftan, Haramdan sarfı nazar edelim.
İstanbul Üniversitesini kuran
hocalardan Prof. Fritz Newmark’ı dinleyelim. Boğaziçi’ne sığınanlar kitabında bakın
Türklere Türkçe olarak ne diyor. “Bütçeyi ve Ekonomiyi zinhar maliyecilere
bırakmayınız; Onlar, denk bütçe öğretisiyle yetiştirilirler, Devlet bütçesi
denk olmaz; Afat olur, Kıtlık olur, açık verir ve bu açığı eşikte bekleyenler
borçla kapatır. Borcu, borçla ödeme sarmalına girdiniz mi zaten geç kalınmış
demektir.”
Hülasa;
Başkanlık kabinesinin sayın üyeleri sosyolojik olarak (İnovasyon) farklı bakış
yeni alfabe ve okumalar geliştirmeliyiz. Dünya’ya örnek bir ekonomik modeli
uygulamaya koymalı ve sömürülen ülkelere önderlik etmeliyiz.
Halkı ve İş âlemini
rahatlatacak VERGİ düzenlemeleri yapmalıyız.
Şelale
Vergi sistemi hem ticareti Ak’laştırır kayıt dışını kapatır hem de iki vergi
sistemi ile Gelir Vergisi %10 her masraf gider yazılır, KDV %2 malın her
hareketinde alınır. Bu modelde gelirimizin daha da bereketlenerek arttığının
simülasyonları dileyen meraklılarına gönderilir.
SANAYİNİN gelişmesi
için Harp sanayimize çalışanların iflas ettirilmemesi, desteklenmesi
gerekmektedir. Savunma ve Sanayi Bakanlığı bu anlayışla Milli ve Yerli
hassasiyeti yüksek arkadaşlarımızdan yenilenmelidir.
Şu memlekette uzay kapsülü
dâhil yapılmayacak iş yoktur.
Bütün bu yanlış öğretilerin
sorumlusu YÖK’tür. Onun artık kanıksanmış, sistemden beslenen hocalarıdır. Türkiye yarın bu
hocalarını çaplamak mecburiyetinde kalacaktır. ENQA ve Lizbon sözleşmesi ve de
5463 sayılı kanun gereği; Bologna kriterlerini hemen başlatalım. İhanetten,
cehaletten ve miskinlikten kurtulalım.
YENİ YAPILANMA İLE YÖK belasından
galiba kurtulduk!..
Kalite
Kurulumuz Üniversitelerimizi, Teknoparklarımızı ve Hocalarımızın başarı
puanlarını, performanslarını Zaptu, Rapt altına almalı. İcadı, patenti, buluşu olmayana bilim adamı unvanı verilmemelidir.
Hızlı bir kalkınma için, İlim
ve Teknoloji üretmeliyiz.
Faizsiz
bir ekonomik sistem ile üretimden değer alan alınteri para modeline geçmeliyiz.
Dolar denilen melaneti tasarruf aracı olmaktan çıkarmalı, yeni ve güvenilir bir
enstrüman üretmeliyiz.
Müstahsili
koruyun, Mükellefi yaşatın, Müteşebbisi destekleyin.
Biz
bunu da aşacağız.
Sabır
ve Azimle…