CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN TARAFINDAN AÇIKLANAN
YARGI
REFORMU STRATEJİSİ'NİN TAMAMI
G
İ R İ Ş
1.Adalet
sistemimizde reform arayışları yeni değildir. Zaman içinde kısmi ya da kapsamlı
reform çalışmaları yapılmıştır. Yargı Reformu Stratejisi’nin ilk kez
hazırlandığı 2009 yılından itibaren ise plana dayalı reform dönemine
geçilmiştir. Bu dönemin ikinci reform belgesi 2015 yılında hazırlanmıştır.
2.Kaydedilen
önemli gelişmelere rağmen sistemin rasyonel çalışmasına odaklı reform ihtiyacı
aktüalitesini korumaktadır. Yeni Strateji Belgesi, bu ihtiyaç temelinde
güncellenerek hazırlanmıştır. Belge, önceki çalışmaları tamamlayan, takip
etmesi umulan çalışmalara ise zemin hazırlayan bir adım olarak anlaşılmalıdır.
3.Şimdiye
kadar yürütülen çalışmalarla; hukuk devletinin güçlendirilmesi, hak ve
özgürlüklerin korunup geliştirilmesi, etkin ve hızlı işleyen bir adalet
sisteminin oluşturulması amaçlanmıştır. Bu Belge de aynı amaç çerçevesinde
ortaya çıkan yeni ihtiyaçların gözetilmesi suretiyle hazırlanmıştır.
4.Adalet
sisteminde reform ihtiyacı, temel olarak toplumsal taleplere dayanmaktadır. Bu
taleplerin karşılanabilmesine ve sistemin ideal işleyişine yönelik reform ise
zamana yayılan, tedrici ve dinamik bir yaklaşımı gerektirmektedir. Şimdiye
kadar gerçekleştirilen ve bundan sonra gerçekleştirilecek olan çalışmalar bu
eksende ele alınmıştır.
5.Reform belgeleri ancak alanı doğrudan ya da
dolaylı şekilde etkileyen farklı etkenlerin analizi suretiyle
hazırlanabilmektedir. Bu Yargı Reformu Stratejisi’ne ilişkin ihtiyaç tespiti,
sistematik ve bütüncül bir bakış açısıyla geniş bir durum analizine dayalı
olarak yapılmıştır.
6.Belge’de
öne çıkan ana başlıkların; “hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesi, hak ve
özgürlüklerin daha etkin korunup geliştirilmesi, yargı bağımsızlığı ve
tarafsızlığının güçlendirilmesi, sistemin şeffaflığının artırılması, yargısal
süreçlerin basitleştirilmesi, adalete erişimin kolaylaştırılması, savunma
hakkının güçlendirilmesi ve makul sürede yargılanma hakkının daha etkin
korunması” olarak sıralanması mümkündür.
Hak
ve Özgürlüklere İlişkin Temel Perspektif
7.Türkiye,
bu Strateji Belgesi ile demokrasisini güçlendirmeye, hak ve özgürlükleri
geliştirmeye ve genişletmeye güçlü bir şekilde vurgu yapmaktadır.
8.Bu yöndeki politikalar 2002 yılından
itibaren Türkiye’nin önceliğini oluşturmuştur. Özgürlüklerin genişletilmesi
amacıyla gerçekleştirilen mevzuat değişiklikleri ve yapısal reformlar bu önceliğin
bir yansıması olarak anlaşılmalıdır.
9.Hak ve özgürlükler alanında mevzuat
iyileştirmeleri ne kadar önemli olursa olsun, reformların başarısında
belirleyici olan uygulamadır. Türkiye’de bu konuda son on altı yılda önemli bir
zihniyet değişikliği yaşanmış, Belge ile bu değişimin devam etmesi gerektiğine
vurgu yapılmıştır. Belge aynı zamanda uygulayıcılara yönelik bir rehber olarak
da okunmalıdır.
10.İnsan
haklarının vazgeçilmez bir parçasını oluşturan ifade özgürlüğü, demokrasilerin
en önemli koşulu ve unsurudur. Son on altı yıllık süreçte ifade ve medya
özgürlüğünün geliştirilmesine yönelik önemli adımlar atılmış ve başta Anayasa
olmak üzere mevzuatta köklü değişiklikler yapılmıştır. Belge’de, ifade
özgürlüğünün güçlendirilmesine ilişkin irade ve bu iradeyi hayata geçirmeye
yönelik yeni yaklaşımlar ortaya konulmuştur.
11.
Türkiye, “işkence ve kötü muameleye sıfır tolerans” anlayışını benimsemiştir.
Bu anlayış temelinde gerçekleştirilen mevzuat değişikliklerine ilişkin uygulama
yakından takip edilmiştir . Geçmişte ileri sürülen sistematik işkence ya da
kötü muamele iddiaları artık bulunmamaktadır. Bu alandaki kazanımların
korunması iradesine güçlü bir şekilde dikkat çekilmektedir.
12.
Tutuklama bir cezalandırma aracı değil, ceza soruşturma ve kovuşturmalarının
etkinliğinin temini için düzenlenmiş bir koruma tedbiridir. Mevzuata göre
tutuklama, istisnai nitelikte olup öncelikli ola - rak değerlendirilecek
husus, adli kontrol tedbirinin 3 yeterli olup olmadığıdır. Tutuklulukta geçen
sürenin, makul olması Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 5'inci maddesinde
öngörülmüş temel bir ilkedir. Yargı Reformu Stratejisi ile;
a.
Tutuklamanın istisnai bir tedbir olduğuna,
b.
Tutuklamanın zorunlu hâllerde ve ölçülü bir tedbir olarak uygulanmasın
c.
Tutukluluk süresinin makul olmasına vurgu yapılmaktadır. Bu kapsamda
mevzuatın uygulamayla birlikte değerlendirileceği ve gerekli değişikliklerin
yapılacağı iradesi ortaya konulmakta - dır.
13.FETÖ
Silahlı Terör Örgütü tarafından gerçekleştirilen ve demokrasiye yönelen 15
Temmuz darbe girişimi sonrasında ilan edilen olağanüstü hâl uygulaması makul
bir süre devam ettirilmiş ve kaldırılmıştır
4 . Aynı süreçte Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi'nden kaynaklanan yükümlülüklerimize ilişkin olarak derogasyon
bildirimlerinde bulunulmuş ve olağanüstü hâl sürecinin bitmesini takiben
derogasyon bildirimleri geri çekilmiştir
5 . Olağanüstü hâl süresince
alınan bütün tedbirlerde, başta Anayasa olmak üzere uluslararası
yükümlülüklerden kaynaklanan “zorunluluk” ve “orantılılık” kriterlerine hassasiyetle uyulmuştur. Bu süreçte hak ve özgürlüklere ilişkin alınan tedbirler
hakkında Avrupa Konseyi düzenli olarak bilgilendirilmiştir. Olağan döneme
geçişle birlikte, güvenlik–özgürlük dengesini sağlamaya yönelik adımlar ve
yargı hizmetlerinin daha nitelikli sunumuna dair tedbirler Belge’de yer
almaktadır.
14.
Türkiye, FETÖ, PKK/PYD/ YPG ve DEAŞ gibi terör örgütleriyle eş zamanlı mücadele etmektedir. Etkileri Türkiye’nin siyasi sınırlarını aşan teröre karşı
yürütülen bu mücadele, bölgesel ve küresel güvenlik ile istikrarın korunması
açısından da önem taşımaktadır.
15.Terör; demokratik toplum, özgürlükler
ve hukuk devleti gibi müşterek değerlerin başlıca düşmanıdır. Bu nedenle
terörle mücadele, en başta bu değerleri koruma mücadelesi olarak
anlaşılmalıdır. Türkiye; Yeni Yargı Reformu Stratejisi döneminde de terörle
mücadele kararlılığında olacağına ve bu konuda zafiyet göstermeyeceğine işaret
etmektedir. Belge, Türkiye’nin terörle etkin ve kararlı mücadelesine katkı
sağlayacak politikaları dikkate alarak hazırlanmıştır.
16.
Terörle etkin mücadele, güçlü bir mevzuat altyapısını gerektirmektedir.
Türkiye, tecrübe ve ihtiyaçları temelinde oluşturduğu ulusal mevzuatının çağdaş
örneklere ve evrensel ilkelere uygunluğunu koruma hassasiyetini gözetmeye devam
edecektir.
17. Terörle mücadelede uluslararası iş
birliği, başta Avrupa olmak üzere tüm dünya açısından giderek daha fazla
önem arz etmektedir. Bunun önemli bir parçasını da adli iş birliği
oluşturmaktadır. Haklarında adli süreç başlatılan suçluların iadesinde
yapıcı olmayan yaklaşımlar, teröre karşı uluslararası alanda zafiyetin
oluşmasına neden olmaktadır. Türkiye, adli iş birliği konusunda uluslararası
hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerine şimdiye kadar olduğu gibi bun - dan sonra
da uyacağına ve aynı yaklaşımı diğer ülkelerden de beklediğine vurgu
yapmaktadır.
18.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin
içtihatları ile Avrupa Birliği’nin insan haklarına ilişkin müktesebatı
“Avrupa insan hakları hukuku”nu oluşturmaktadır. Türkiye, bu ortak hukukun bir
parçasıdır.
19.
Bu Reform Belgesi ile Türkiye, Avrupa Birliği üyelik sürecine verdiği önemin
altını çizmektedir. Türkiye, Birliğe üyeliği stratejik bir hedef olarak
görmekte ve katılım sürecine bağlılığını korumaktadır.
20.
2005 yılından bu yana sürdürülen müzakere sürecinin canlı tutulması ve bir an
önce tamamlanması, Türkiye için olduğu kadar ekonomik, siyasi, sosyal ve
kültürel bağlarımızın bulunduğu AB için de önem taşımaktadır. Türkiye’nin
üyeliği, AB’nin bölgesel bir güçten küresel bir güce dönüşmesi - ne katkıda
bulunacaktır.
21.
Türkiye’nin AB ile bütünleşmesi, AB’nin te - melinde de yer alan evrensel
değerlerin bir yansıması olmakla kalmayıp, uluslararası barış ve istikrarın
sağlanması bakımından da tarihî bir dönüm noktası olacaktır. Bu bütünleşme,
aynı zamanda kültürel zenginliği sağlayarak farklı anla - yışların
birlikteliğine ve Avrupa ortak hukukunun birlikte geliştirilmesine vesile
olacaktı
22.
Türkiye, Kopenhag Kri - terleri doğrultusunda bugüne kadar gerçekleştirdiği
reform ve uyum çalışmalarıyla, daha özgürlükçü ve katılımcı demokrasiye
ulaşma iradesini orta - ya koymuştur. Önümüzdeki süreçte yaşanacak dinamik
bir reform süreci de bu iradenin güçlü bir biçimde devam ettiğinin göstergesi
olacaktır.
23.AB
ile müktesebat uyumunun sağlanması için müzakere süreci 35 fasıl üzerin -
den devam etmektedir. Bu süreçte "Yargı ve Temel Haklar" başlıklı
23'üncü Fasıl ayrı bir önem taşımaktadır. Bu kapsamda ilk Yargı Reformu
Stratejisi, 2009 yılında 23'üncü Fasıl müzakereleri kapsamında gayri resmî
açılış kriterlerinden birini karşılamak amacıyla hazırlanmıştır 6 .
Hazırlanan Belge’nin güncellenmesine yönelik çalışmalar ise 2015 yılında tamamlanmıştır. Bu Belge, üçüncü Strateji Belgesi’dir.
24.Ülkemizin,
strateji belgeleriyle somutlaşan re - form iradesi, AB katılım süreciyle
ilgili siyasi hedeflerin de ötesine geçecek şekilde, sistemin ihtiyaç - ları ve
toplumsal talepler zemininde yükselmektedir.
Adalet
Sisteminin İşleyişine İlişkin Temel Perspektif
25.
Anayasa’nın Başlangıç bölümünde kuvvetler ayrılığı prensibine ve bunun
kuvvetler arasında iş bölümü ve işbirliği anlamına geldiğine işaret edilmiştir.
Yasama, yürütme ve yargı erklerinin Anayasa’da çerçevesi çizilen
faaliyetlerinin denge ve denetim içerisinde yürütülmesi öngörülmüştür.
Kuvvetler ayrılığı ilkesi, her bir erkin işbirliği içerisinde hareketini
zorunlu kılmakla birlikte erkler arası dengenin sağlanmasında yargının önemli
bir rolü bulunmaktadır. Yargı bağımsızlığı da bu rolün gerçekleştirilmesinde en
büyük faktördür. 16/04/2017 tarihinde yapılan halk oylamasıyla kabul edilen
anayasa değişikliği , 1982 Anayasasında bugüne kadar yapılan en önemli
değişiklik olmuştur. Bu düzenlemeyle, parlamenter hükümet sistemi yerine
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi getirilmiş ve kuvvetler ayrılığı
güçlendirilmiştir. Yargı Reformu Stratejisi ile anılan anayasa değişikliği
çerçevesinde güçlendirilen kuvvetler ayrılığı prensibinin önemine ve yargının
anayasal işlevinin güçlü ve eksiksiz demokrasi açısından hayati nitelikte
olduğuna işaret edilmektedir.
26. Demokratik bir toplumda önemli bir yer tutan
adil yargılanma hakkı aşağıda belirtilen hak ve ilkeleri kapsamaktadır:
a.
Mahkemeye erişim hakkı
b. Bağımsız ve tarafsız yargı yerinde yargılanma hakkı
c. Kanuni hakim güvencesi
d. Masumiyet karinesi
e. Makul sürede yargılanma
hakkı
f. Savunma hakkı
g. Silahların eşitliği ilkesi
h. Çelişmeli yargılanma
hakkı
i. Gerekçeli karar hakkı
j. Kararların icrası hakkı
k. Aleni yargılanma
ve karar hakkı
l. İsnat edilen suçu öğrenme hakkı m. Tanık dinletebilme ve
sorgulama hakkı
n. Tercümandan yararlanma hakkı Önemi nedeniyle Belge’nin
birçok bölümünde adil yargılanma hakkına atıfta bulunulmuştur. Belge’de yer
alan tüm çalışmalar hayata geçirilirken bu hakkın geniş yorumu suretiyle
oluşturulacak çerçeve esas olacaktır.
27.
“Hukuki dinlenilme hakkı” hak arama özgürlüğünün önemli bir unsurudur.
Anayasa’nın 36'ncı maddesi ile bu hak teminat altına alınmıştır. Usul
kanunlarında ise bu hakkın uygulanmasında temel kurallar düzenlenmiştir. Bu
hak, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını,
mahkemenin açıklamaları dikkate
alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak
gerekçelendirilmesini içerir . Bu Belge’de yer alan birçok faaliyet, bu hakkın
yeterince korunmasına ve hayata geçirilmesine hizmet etmek üzere
belirlenmiştir. Mahkeme ve savcılıkların karşı karşıya kaldıkları ağır dosya
yükü, kimi zaman tarafların yeterince dinlenilememesi sonucunu doğurmaktadır.
Belge’nin hazırlık çalışmaları esnasında kamuoyunda da bu yönde dikkate değer
oranda bir kanaat olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle Yargı Reformu Stratejisi’nde
bu hakkın önemine ve uygulamanın geliştirilmesine olan ihtiyaca işaret
edilmektedir.
28.
Dünya genelinde yargı sistemleri için en önemli kavramlardan biri “adalete
erişimin kolaylaştırılması” olmuştur. Bunun bir parçasını da adliyelerde
yararlanıcıların işlerinin kolaylaştırılması ve yargısal süreçlerde
örselenmelerini önleyen uygulamaların geliştirilmesi oluşturmaktadır. Danışma
masaları ve ön büro gibi uygulamalar, hizmetlerden memnuniyeti artırmaktadır.
Bununla birlikte hizmeti sunanlarla yararlanıcıların kurumsal ve bireysel
düzeyde iletişim sorunlarının olduğu ifade edilmektedir. Bu iletişim
sorunlarının giderilmesi ancak “insan
odaklı”
yaklaşımların benimsenmesi ve buna uygun araçların geliştirilmesiyle mümkün
olacaktır. Adalete erişimin kolaylaştırılması ayrıca mevzuatın
sadeleştirilmesini, adli yardım sisteminin güçlendirilmesini, kırılgan
grupların ihtiyaçlarına duyarlı bir yaklaşımın benimsenmesini ve savunma
hakkının güçlendirilmesini de gerektirmektedir. Bunlara ilişkin hedefler ilgili
bölümlerde ortaya konulmuştur.
29.
Makul sürede yargılanma hakkının temini, yargısal prosedürlerin tüm yönleriyle
ele alınmasını gerektirmektedir. Bu kapsamda yargı sisteminin bütünüyle
güçlendirilmesi ve sistemin rasyonel çalışmasına yönelik sadeleştirilmiş
süreçlerin oluşturulması önemli bir gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır.
30.
Kovuşturma öncesi eleme araçlarının güçlendirilmesine ve uyuşmazlıkların
alternatif yöntemlerle çözülmesine yönelik hedefler yargısal kaliteye katkı
sunacak eğilimler arasında yer almaktadır. Yargısal süreçlerin adaleti
sağlayacak şekilde sonuçlanabilmesi, her bir aşamanın amaca uygun olarak
tamamlanmasına bağlıdır. Yargılamanın kalitesi iyi yürütülmüş bir savcılık
faaliyetine, soruşturmanın kalitesi ise iyi yürütülmüş bir kolluk faaliyetine
bağlıdır. Benzer şekilde hukuk yargılamalarında ve idari davalarda da yargılama
öncesi hazırlık faaliyetlerinin eksiksiz ve doğru
31.
Günümüzde, “önleyici hukuk” ya da “koruyucu hukuk”, birçok uygulamayı kapsamına
alan şemsiye bir kavram olmuştur. Bu kavram altında incelenen alanlar temel
olarak uyuşmazlıkların oluşmasını engellemeye ya da kolay çözülmesini sağlamaya
odaklanmıştır. Belge’de; özellikle savunma hakkının, avukatlık mesleğinin, adli
yardım sisteminin ve noterlik hizmetlerinin güçlendirilmesi ile ilgili
bölümlerde konuya ilişkin hedefler ortaya konulmuştur.
32.
Yargı sistemi, uyuşmazlıkların derinleştirilmeden ve çoğaltılmadan çözülmesi
amacına uygun biçimde geliştirilmelidir. Uzun süren soruşturma ve yargılamalar,
infaz uygulamalarından kaynaklanan cezasızlık algısı, uyuşmazlıkları
derinleştiren temel faktörler olarak öne çıkmaktadır. Belge’nin temel
yaklaşımlarından biri de bunun engellenmesidir. Alternatif uyuşmazlık çözüm
yöntemlerinin geliştirilmesi buna hizmet eden araçlardan biridir. Şikâyete tabi
suçların kapsamının genişletilmesi, kovuşturma öncesi eleme araçlarının
güçlendirilmesi, ceza ve hukuk yargılamalarında basitleştirilmiş, hızlı işleyen
usullerin geliştirilmesi ve yaptırım sisteminin yeniden ele alınması öne çıkan
diğer hususiyetlerdir.
33.
Yargı sisteminin işleyişi ekonomik yaşamın güven içinde sürdürülebilmesi
açısından büyük önem taşımaktadır. Ekonomik refahın sağlanması ve toplumsal
tabana yayılmasında
hukuk
ve ekonomi birbirini tamamlayan iki ana çalışma alanı olarak öne çıkmaktadır.
Sonuçları öngörülebilir, şeffaf, kaliteli ve etkin çalışan bir yargı sistemi de
ekonomik faaliyetlerin en önemli güvencesini oluşturmaktadır. Belge’nin temel
perspektiflerinden birini de yargı ve ekonomi ilişkisi oluşturmaktadır. Gerek
hukuk yargılamaları alanındaki gerekse diğer bölümlerde yer alan öneri ve
tedbirler bir bütün olarak ekonomik hayatı olumlu yönde geliştirmeye
odaklanmıştır.
34.
Yatırım ortamının iyileştirilmesi yönünde önceki Belge döneminde somut adımlar
atılmıştır. Bu Belge döneminde de hayata geçirilecek reformlarla, hukukun
kolaylaştırıcı imkânlarıyla yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik
faaliyetlere devam edilecektir. Yatırım ikliminin korunmasında hızlı ve etkili
işleyen yargı sisteminin katkısı büyüktür. Yargı sisteminin bu güvence
fonksiyonu gözetilerek yeni belge döneminde, ihtisas mahkemelerinin
yaygınlaştırılması ve hâkimlerin uzmanlaşması gibi hedeflerle bu alandaki
çalışmalara devam edilecektir.
35.
Türk hukuk sistemi, Kıta Avrupası hukuk sistemi içerisinde yer almaktadır. Bu
hukuk sistemi ile Anglo-Sakson hukuk sistemi arasında etkileşim giderek
artmaktadır. Bu nedenle, başta Avrupa Konseyi’nin ilkeleri, AB müktesebatı ve
uygulamaları olmak üzere farklı hukuk sistemlerinden iyi uygulama örnekleri
dikkate alınarak hazırlanan Belge’de, dünya genelinde var olan eğilimin izleri
görülecektir. 9 Bazı örnekler; Hedef 7.1.a (Cumhuriyet savcılarının takdir
yetkileri), Hedef 7.1.d (cezada pazarlık), Hedef 7.2.a (kısa süreli hapis
cezasına seçenek yaptırımların artırıl
İkinci
YRS Döneminde Kaydedilen Gelişmeler
36.İkinci
Yargı Reformu Stratejisi’nin uygulanmaya başlandığı 2015 yılından sonra
yapılan halk oylamasıyla gerçekleşen Anayasa değişikliği adalet sistemimizde
önemli yenilikleri beraberinde getirmiştir. Bu kapsamda Anayasa’da yer alan
ve yargı yetkisinin, Türk Milleti adına “bağımsız” mahkemelerce kullanılacağına
dair hüküm, “bağımsız ve tarafsız” mahkemeler şeklinde değiştirilmiştir.
Yine aynı değişiklikle Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun yapısı yeniden
düzenlenmiş, üye sayısı 13, daire sayısı 2 olmuştur.
37.
Anayasa değişikliği ile Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi ve askerî mahkemeler kaldırılmış, savaş zamanı hariç disiplin mahkemeleri
dışında askeri mahkeme kurulamayacağı hükme bağlanmıştır. Böylelikle tüm
yargılamaların sivil mahkemelerce yapılması sağlanmıştır.
38.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İhlallerinin Önlenmesine İlişkin Eylem Planı 2014 yılında hazırlanmıştır. Eylem Planı'nın uygulanması titizlikle takip
edilmiş ve izleme raporları hazırlanmıştır. Planın güncellenmesine ilişkin
çalışma Yargı Reformu Stratejisi ile aynı dönemde başlatılmıştır. Yargı
Reformu Stratejisi’nde olduğu gibi Eylem Planı da geniş bir reform perspektifiyle hazırlanmaktadır.
39.
2013 yılında Avrupa İn - san Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların
Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun ile İnsan Hakları Tazminat
Komisyonu kurulmuştur. Komisyon'a ilk olarak AİHM önünde bekleyen makul sü -
rede sonuçlandırılamayan yargı - lamalar ile mahkeme kararlarının icrasına
ilişkin başvuruları inceleme görevi verilmiştir. 2014 yılında kamulaştırma
dosyaları ile cezaevlerinde yaşandığı iddia edilen bir
kısım ihlallere ilişkin başvurular da Komisyon'a verilerek görev alanı
genişletilmiştir. 2016 yılın - da ise Komisyon'un görev alanına bazı
mülkiyet hakkının ihlali iddiaları ile ilk genişletmede yer almayan ve
cezaevlerinde yaşandığı ileri sürülen diğer bazı ihlal iddiaları da dâhil
edilmiştir. 2018 yılında ise İnsan Hakları Tazminat Komisyonu'nun yetkisinin
genişletilmesine ilişkin yeni bir yasal düzenleme yapılmıştır. Bu düzen -
lemeyle, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılamadığına ve mahkeme
kararlarının icrasına ilişkin Anayasa Mahkemesi'nde derdest olan bireysel
başvurular Komisyon'un yetki alanına alın - mıştır.
40.
2016 yılında, insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, kişilerin eşit
mu amele görme hakkının güvence altına alınması, ayrımcılığın önlenmesi,
işkence ve kötü muameleyle etkin mücadele edilmesi konularında ulusal önleme
mekanizması görevini yerine getirmek üzere Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu kurulmuştur.
41.
2016 yılında yürürlüğe giren Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’yla kişisel verilerin işlenmesinde özel hayatın gizliliğinin ve veri mahremiyetinin
korunması sağlanmıştır. Bu Kanun’la ayrıca Kişisel Verileri Koruma Kurumu
oluşturulmuştur.
42.
Bu dönemde ayrıca, vatandaşların mesnetsiz ihbar ve şikâyetler nedeniyle
soruşturmaya maruz bırakılma - ması ve böylelikle lekelenmeme hakkının korunması
için ihbar ve şikâyetin soyut, genel nitelikte olması durumunda soruşturma
yapılmamasını sağlayan bir düzenleme hayata geçirilmiştir.
43.
Önceki Belge dönemin - de kaydedilen önemli bir gelişme ise "Yargıda Hedef
Süre" uygulamasının başlatılması olmuştur. Yargıda bir iç zaman
yönetimi uygulamaya konularak; sistemdeki gecikme ve tıkanma sebeplerinin takip
altına alınması, mahkeme ve savcılıkların ve - rimliliğinin artırılması,
tarafların davalarının ne zaman sonuçlandırılacağını öngörmelerinin sağ -
lanması için her dava türüne uygun azami süreler belirlenmiştir.
44.
2016 yılında yayımlanan “Adli ve İdari Yargı Faaliyet Raporları Genelgesi”
uyarınca ülke genelinde tüm adliyeler 2017 ve 2018 yılında, bir önceki yılı
kapsayacak şekilde hazırlanan faaliyet raporlarını kamuoyuna
duyurmuşlardır. Bu uygulama, yargısal performansın kamuoyuna duyurulması,
yargı hizmetlerinde hesap verilebilirliğin ve şeffaflığın geliştirilmesi
için önemli bir adım olmuştur.
45.
Bir önceki Belge’nin uygulama döneminde gerçekleştirilen yüksek mahkemelerin
güçlendirilmesine yönelik çalışmalar da önem taşımaktadır. İstinaf
mahkemelerinin faaliyete geçmesiyle birlikte Yargıtay ve Danıştay’a gelen
dosya sayısı önemli oranda azalmıştır. Bununla birlikte, incelenme sırasını
bekleyen dosyaların fazla olması yüksek mahkemelerde kapasite artışını
gerektirmiştir. Bu nedenle üye sayısı artırılmış ve devam eden süreçte
boşalan her iki üyelik için bir üye seçilmesi öngörülmüştür.
46.Yargı
Reformu Stratejisi’nin uygulama döneminde yaşanan bir diğer önemli
gelişme de Suriye’deki savaş nedeniyle ülkemize yönelen yoğun göç hareketi
olmuştur. Türkiye'nin bu göç hareketine ilişkin insan odaklı politikası, bir
yandan Suriyeli mültecilerin yaşam hakkının korunmasını sağlarken, diğer
yandan Avrupa’yı derinden etkileyecek bir krizi de önlemiştir. Bu göç
hareketinin adalet sistemine de etkileri olmuştur. Mültecilerin adalete erişimi
konusunda çeşitli projeler yürütülmüş ve çok sayıda eğitim çalışması
yapılmıştır
47.
Geçtiğimiz sürecin önemli çalışmalarından biri, 2016 yılında yürürlüğe giren
Bilirkişilik Kanunu ile mevzuat alanında gerçekleştirilmiştir. Bu düzenleme
ile bilirkişilik müessesesi yeniden yapılandırılmış; bilirkişilere sertifika
verilmesi, bilirkişilik akreditasyonu, uzmanlık dallarının oluşturulması ve
etik kuralların belirlenmesi sağlanmıştır.
48.
Bu dönemde alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri konusunda önemli
gelişmeler yaşanmıştır. Bu yöntemlerden biri de hukuk uyuşmazlıklarında
arabuluculuk müessesesidir. 2017 yılında iş uyuşmazlıklarında arabuluculuk dava
şartı hâline getirilmiş ve 01/01/2018 tarihinden itibaren uygulamaya
konulmuştur. 2018 yılında ise aynı düzenleme ticari uyuşmazlıklar yönünden yapıl
- mıştır. Bu süreçte gerek zorunlu arabuluculuk, gerekse ihtiyari
arabuluculukla çözümlenen uyuş - mazlık sayısı önemli oranda artış
göstermiştir.
49. Benzer şekilde ceza yargılamasında uzlaşma kurumu da,
sistemin iyi işleyişine önemli katkılar yapmıştır. Yapılan kanun değişikliği
sayesinde 2017 yılından itibaren uzlaştırma ile sonuçlandırılan dosya sayıların da dikkate değer bir artış yaşanmıştır.
50.
Bu dönemde mağdur hakları konusunda da önemli çalışmalar yapılmıştır. 2013
yılında Adalet Bakanlığı bünyesinde Mağdur Hakları Daire Başkanlığı
kurulmuştur. Bu kapsamda öncelikli olarak Mağdur Hakları Kanun Tasarısı
Taslağı hazırlanmıştır. Bununla birlikte “Mağdura Yaklaşım Kılavuzu” hazırlanması da bu alanda yürütülen diğer önemli çalışmalardan biridir. “Ceza
Adalet Sisteminde Mağdur Haklarının Güçlendirilmesi Eşleştirme Projesi” ise
2017 yılında başlatılmıştır.
51.
Suç mağduru çocuklar ile şiddet mağduru kadınların ifadelerinin alınmasında
kendilerini daha rahat hissetmeleri amacıyla pilot olarak bazı adliyelerde oluşturulan “Adli Görüşme Odaları” yaygınlaştırılmıştır. Hâkim,
Cumhuriyet savcısı, sosyal çalışma görevlileri ve adli görüşme odası
koordinatörlerine Mağdur Hakları Daire Başkanlığı ve UNICEF iş birliği ile
çeşitli eğitim ve seminerler verilmiştir.
52.
İstinaf yargılaması yapan bölge adliye mahkemeleri 20/07/2016 tarihinde 7
yerde faaliyete geçirilmiştir. Bölge adliye mahkemelerinin sayısı 2017
yılında 9’a, 2018 yılında 11’e çıkartılmıştır. İdari yargıda istinaf yargılaması
yapan bölge idare mahkemeleri ise 7 yerde faaliyete geçirilmiştir.
53.
Makul sürede yargılanma hakkının güçlendirilmesi için ilk derece
mahkemelerinin sayısında artış sağlanmıştır. 2014 yılında adli yargıda mahkeme sayısı 6.084 iken 2018 yılında 6.301 olmuştur. İdari yargıda ise 191 olan
mahkeme sayısı 195’e çıkartılmıştır.
54.
2014 yılında hâkim ve Cumhuriyet savcısı sayısı 14.500 iken bu sayı 2019
yılı Şubat ayı itibarıyla 19.394 olmuş - tur. Avrupa Konseyi ortalamasına bu Belge
döneminde ulaşılabileceği öngörülmektedir. Diğer yandan insan
kaynaklarının yalnızca nicelik yönünden değil, nitelik yönünden de
geliştirilmesi hedeflenmiştir. Eğitim konusuna yalnızca mesleki eğitimle
sınırlı değil, yabancı dil eğitimini de kapsayacak bir bakış açısıyla
yaklaşılmıştır. Bu kapsamda yargı mensuplarının uluslararası alanda eğitim
almalarına, yabancı dil öğrenmelerine ve akademik kariyer yapmalarına imkân sağlanmıştır.
55.
Adalet hizmetlerinde görev yapan yardımcı personel sayısında da önemli derecede artış sağlanmıştır. Adalet teşkilatında görev yapan toplam personel
sayısı 2014 yılında 100.225 iken bu sayı 2019 yılı iti - barıyla 123.175’e
ulaşmıştır.
56.
Bu dönemde adalete erişim alanında da önemli adımlar atılmıştır. Bu kapsamda önceki Belge döneminde adli yardıma ayrılan bütçe düzenli biçimde
artış göstermiştir. 2015 yılında adli yardıma ayrılan bütçe 362.681.936,00 TL
iken 2018 yılında 494.935.162,30 TL olmuştur. 2016 yılında başlatılan ve
2018 yılı Temmuz ayı itibarıyla tamamlanan “Türkiye’de Adli Yardım Hizmetlerinin Güçlendirilmesi Avrupa Birliği (AB) Eşleştirme Projesi” ile adli
yardım sisteminin eksiklikleri tespit edilmiştir.
57.
Adalete erişim alanında önemli bir boşluğu dolduran diğer bir faaliyet ise,
koruyucu hukuk uygulamaları olmuştur. “Koruyucu Hukuk Projesi” ile temel
hukuk bilgilerinin küçük yaşlardan itibaren okullarda öğretilmesi ve toplumsal
bir hukuk kültürünün oluşturulması hedeflenmiştir. Hedefe yönelik olarak 2013-2014
eğitim öğretim yılından itibaren uygulanan “Hukuk ve Adalet Dersi”nin
kapsamı genişletilmiş, dersi seçen öğrenci sayısında artış görülmüştür.
58.
2016 yılında ayrıca Cezai Konularda Uluslararası Adli İş Birliği Kanunu da
TBMM’de kabul edilerek yürürlüğe girmiş - tir. Böylece, adli iş birliği alanına
ilişkin dağınık mevzuat ve sözleşme hükümleri temel bir kanunda
toplanmıştır.
59.
Uluslararası alanda aktif bir politika izlenmesi, ilke edinilmiştir. 2012
yılında, bir kısım büyükelçilik ve uluslararası kuruluşlar nezdindeki daimi temsilciliklerde adalet müşaviri gö - revlendirmesi yapılmıştır. Belge döneminde
ise bu uygulamanın kanuni
altyapısı oluşturulmuş ve atamalar gerçekleştirilmiştir. 2015 yılından bu
yana 12 ülke ile adli iş birliği konusunda ikili andlaşma imzalanmıştır. Aynı
dönemde imzalanan çok taraflı sözleşme ya da ek protokol sayısı ise 7
olmuştur.
60.
2015 yılından bu yana Adalet Bakanlığı teşkilat yapısında bazı önemli
gelişmeler yaşanmıştır. Bu kapsamda, Bakanlık bünyesinde Bilirkişilik Daire
Başkanlığı ile Alternatif Çözümler Daire Baş - kanlığı oluşturulmuştur. Bu dö -
nemde ayrıca Bakanlığın Yurt dışı teşkilatı da kurulmuştur. Dış İlişkiler ve
Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulu bulunan İnsan Hakları Daire
Baş - kanlığı ise müstakil bir birim hâline getirilmiş ve güçlendirilmiştir.
Gelişme yaşanan bir diğer alan ise yardımcı yargı personelinin eğitimine
ilişkindir. Bu amaçla Ankara ve Rize Personel Eğitim Merkezleri faaliyete
geçirilmiştir.
61.
UYAP Bilişim Sistemi'nin diğer kurumlarla bütünleştirilmesinin yanı sıra,
yararlanıcılara yönelik adalete erişimi güçlendiren birçok uygulama
geliştirilmiştir. Özellikle kolluk birimleri ile entegrasyon, kaydedilen en
önemli gelişmelerden biri olmuştur. Avukatlara sunulan hizmet çeşitliliğini
artırmak ve yargılama işlemlerini daha rahat takip edebilmelerini sağlamak
amacıyla hazırlanan “Mobil Avukat Bilgi Sistemi” uygulaması da bu dönemde
hizmete sunulmuştur.
62.
Belge döneminde adalet istatistiklerine ilişkin kapasitenin artırılması
yönünde çalışmalar yapılmıştır. Bu doğrultuda 2017 yılı Ocak ayında “Adli
Veri Bankası” oluşturularak daha detaylı istatistikler üretilmeye
başlanmıştır.
63.
Bu dönemde aşama kaydedilen bir diğer alan ise adalet hizmet binalarının
yenilenmesidir. 2014 yılından bu yana 54 hizmet binası tamamlanmıştır.
64.
Bu dönemde standartlara uymayan ceza infaz kurumları kapatılarak modern ceza
infaz kurumlarının inşasına devam edilmiştir. Buna bağlı olarak ceza infaz
kurumlarının personel sayısı da önemli oranda artırılmıştır. Ceza infaz kurumu personel sayısı, 2014 yılında 49.069 iken 2019 yılı itibarıyla 60.395
olmuştur. Şüpheli, sanık ve hükümlülerin izlenmesinde, gözetiminde ve denetiminde
elektronik izleme sisteminin kullanımının yaygınlaştırılması sağlanmıştır.
Bugüne kadar ceza infaz alanında AB destekli pek çok proje başarıyla yürütülmüş
ve hâlihazırda yürütülmeye devam edilmektedir.
65. İcra ve iflas sisteminin etkinliğinin
artırılması - na yönelik çalışmalar da büyük önem taşımaktadır. Bu konuda
yürütülen en önemli çalışma, aynı mahalde birden fazla icra dairesi
uygulamasının terk edile - rek tek bir icra dairesi kurulması ve icra
hizmetlerinin uzmanlaş - mış alt bürolar eliyle yürütülmesi amacıyla tasarlanan
“Yeni İcra Dairesi Modelinin” yaygınlaştırılması olmuştur. Bu kapsamda 45
mahalde yeni icra dairesi modeli faaliyete geçirilmiştir. Ayrıca icra daireleri
insan kaynakları ve fiziki altyapı yönünden de geliştirilmiştir.
66.
2015 yılından bu yana yargı hizmetlerine tahsis edilen bütçe artış
göstermiştir. Yargı hizmetlerine 2015 yılında tahsis edilen bütçe 9.078.129.000
TL iken, 2019 yılında bu rakam %120 oranında artırılarak 19.947.534.000
TL'ye yükseltilmiştir. 16 Avrupa Birliği nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliği
(Brüksel), Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı nezdinde Türkiye Daimi
Temsilciliği
67.
Hazırlık sürecinde katı - lımcılık, fonksiyonel bir yaklaşımla sağlanmıştır.
Amaç, hedef ve faaliyetler, ilgili kurum/ kuruluş ve sivil toplum örgütlerinin katılımı ve katkılarıyla hazırlanmıştır. Bu bağlamda Belge
hazırlanırken önceki Yargı Reformu Stratejileri’nin uygulanma durumu, adalet
alanında ülke içerisinde ve uluslararası alanda yaşanan gelişmeler ile paydaşla
- rın görüşleri dikkate alınmıştır.
68.
Hazırlık sürecinde adalet istatistiklerine dayalı analizler, çalışmalara
yön vermiştir. Uluslararası kuruluşların değerlendirmeleri ise planlama
çalışmalarına derinlik kazandırmıştır. Hâkim, savcı, avukatlar ve bakanlık
çalışanlarının, yüksek mahkemelerin, hukuk fakültelerinin, sivil toplum
örgütlerinin, Türkiye Barolar Birliği ve baroların, ilgili kurum ve kuruluşlar
ile gazeteci, yazar, akademisyen ve vatandaşların görüşleri alınmıştır.
69.
Çalışmalar kapsamında, AB, Avrupa Konseyi, Venedik Komisyonu ve diğer uluslararası kuruluşların rapor ve değerlendirmeleri ile Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi içtihatları dikkate alınmıştır. Ayrıca, AB, Avrupa Konseyi ve AİHM
temsilcileri ile taslak üzerinde gerçekleştirilen görüşmelerden geniş
biçimde yararlanılmıştır.
70.
AB Komisyonu, aday ülkeler ile potansiyel aday ülkelere; müktesebat uyumlarının sağlanması ve kurumsal kapasitelerinin geliştirilmesinin desteklenmesi
amacıyla mali yardım sunmaktadır. Bu mali destek, Katılım Öncesi Yardım
Aracı (Instrument for Pre-accession Assistance- IPA) projeleri aracılığı ile
kullanılmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda uygulanan AB projeleri çıktılarından
istifade edilerek pek çok alanda mevzuat değişikliği gerçekleştirilmiştir.
Projeler ile elde edilen bu kazanımlardan, geçtiğimiz dönemde olduğu gibi yeni
Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin hazırlanmasında da faydalanılmıştır.
Kapsam
71.
Sistemi Yeni Yargı Reformu Stratejisi’nde 9 amaç, 63 hedef ve 256 faaliyet yer
almaktadır.
72.
Yargı Reformu Stratejisi’nde amaç, hedef ve faaliyetler somut biçimde kaleme
alınmıştır. Bu yöntemle, Belge’nin uygulanması sırasında ortaya çıkabilecek
tereddütlerin engellenmesi ve kamuoyu denetiminin daha etkin sağlanması
hedeflenmiştir.
73.Belge’nin
yayımlanmasını takiben ayrıca açık ve ölçülebilir bir Eylem Planı
hazırlanacaktır. Söz konusu Eylem Planı, belirlenen amaç ve hedefler için
tahsis edilen bütçeyi, ilgili amaç ve hedefler çerçevesinde sorumlu/ilgili
kurumları ve bağlı kalınacak takvimi içerecektir.
İzleme
ve Değerlendirme sistemi
74.
Belge’nin uygulanma durumunun izlenmesi için Adalet Bakanlığı tarafından yıllık
izleme raporları hazırlanacaktır. Bu raporların Türkçe ve İngilizce olarak
hazırlanması ve kamuoyu ile paylaşılması planlanmaktadır.
75. Belge’nin
uygulanmasında ortaya çıkacak sorunların giderilmesi ve izlemenin şeffaf bir
anlayışla yürütülebilmesi için Bakanlık dışından ilgili kurum ve kuruluşların
da katılımının sağlandığı bir organizasyon yapısı öngörülmüştür. Bu kapsamda
Belge’nin yayımlanmasından itibaren en geç üç ay içinde “Yargı Reformu
Stratejisi İzleme ve Değerlendirme Kurulu” oluşturulacaktır. Tüm paydaşların
katılımının sağlanacağı bu Kurul, belirli periyotlarla toplanacak ve kamuoyuna
açık izleme ve değerlendirme raporları hazırlayacaktır.
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
ÖZETLEME:
İnsan
haklarının vazgeçilmez bir parçasını oluşturan ifade özgürlüğü, demokrasilerin
en önemli koşulu ve unsurudur. Son on altı yıllık süreçte Türkiye’de ifade ve
medya özgürlüğünün geliştirilmesine yönelik önemli adımlar atılmış ve başta
Anayasa olmak üzere mevzuatta köklü değişiklikler yapılmıştır.
Türkiye,
Birliğe üyeliği stratejik bir hedef olarak görmekte ve katılım sürecine
bağlılığını korumaktadır. İlk Yargı Reformu Stratejisi, 2009 yılında 23 üncü
Fasıl müzakereleri kapsamında gayrı resmi açılış kriterlerinden birini
karşılamak amacıyla hazırlanmıştır. Hazırlanan belgenin güncellenmesine yönelik
çalışmalar ise 2015 yılında tamamlanmıştır. Bu Belge, üçüncü Strateji Belgesidir.
2013
yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat
Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun ile İnsan Hakları Tazminat Komisyonu
kurulmuştur.
İ
nsan kaynaklarının yalnızca nicelik yönünden değil, nitelik yönünden de
geliştirilmesi hedeflenmiştir. Eğitim konusuna yalnızca mesleki eğitimle
sınırlı değil, yabancı dil eğitimini de kapsayacak bir bakış açısıyla
yaklaşılmıştır.
Hazırlık
sürecinde katılımcılık, fonksiyonel bir yaklaşımla sağlanmıştır. Politikalar
ilgili kurum/kuruluş ve sivil toplum örgütlerinin katılımı ve katkılarıyla
hazırlanmıştır.
Yargı
Reformu Stratejisi’nde amaç, hedef ve faaliyetler somut biçimde kaleme
alınmıştır. Bu yöntemle, Belge’nin uygulanması sırasında ortaya çıkabilecek
tereddütlerin engellenmesi ve kamuoyu denetiminin daha etkin sağlanması
hedeflenmiştir
1
Bazı önemli alanlar 1'inci Amaç açıklamalarında yer almaktadır 2 2002 yılında;
işkence, gayriinsanî veya haysiyet kırıcı muamele iddiaları nedeni ile AİHM
nezdinde Türkiye’nin tazminat ödemeye mahkûm olması hâllerinde sorumlu devlet
görevlilerine rücu imkânı getirilmiştir. 2003 yılında; işkence ve kötü muamele
suçlarından dolayı verilen cezaların para cezası veya diğer tedbirlere
çevrilmesi ve ertelenmesi imkânı ile işkence ve kötü muamele suçlarını işleyen
kamu görevlilerinin soruşturulması için mülki amirden izin alınması gerekliliği
kaldırılmıştır. 2003 yılında; işkence ve kötü muamele suçlarının soruşturma ve
kovuşturmasının acele işlerden sayılması, öncelikle ve ivedilikle ele alınması
sağlanmıştır. Bu suçların yargılanmasında, duruşmalara 30 günden fazla ara
verilemeyeceği ve davaların adli tatilde de görülmeye devam edileceği
düzenlenmiştir. 2005 yılında; işkence ve kötü muamele suçları için öngörülen
cezalar artırılmış, işkence gören kişinin ölümü durumunda failin
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılması düzenlenmiştir. 2011
yılında; İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsani veya Küçültücü Muamele veya
Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek İhtiyari Protokolüne taraf
olunmuştur. 2013 yılında; Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nda işkence
yasağına ilişkin maddelere yer verilmiştir. Bu Kanun’la kişilerin tehdit
altında bulunacağı bir yere gönderilemeyeceği, sınır dışı edileceği ve işkence mağduru
kişilere yeterli tedavinin sağlanması zorunluluğu düzenlenmiştir. 2013 yılında;
işkence suçunda zamanaşımı kaldırılmıştır. 2016 yılında; işkence suçuna ilişkin
soruşturmayı Cumhuriyet savcılarının bizzat ve öncelikle yapacağı, kolluk
görevlileri hakkında işkence suçundan açılacak olan davaların acele işlerden
sayılacağı ve bu tür davaların kanun yolu incelemesinin öncelikli olarak
yapılacağı düzenlenmiştir.
3
Adli kontrol kurumu 2004 yılında sisteme dâhil edilmiştir. Mevzuatta
tutuklamanın azami süreleri, tutuklama kararlarının gerekçeli olması gibi bazı
usuli güvenceler düzenlenmiştir. 4 21/07/2016 tarihinde Anayasa'nın 120'nci
maddesi uyarınca Olağanüstü Hâl ilan edilmiştir. 19/07/2018 tarihinde OHAL sona
erdirilmiştir. 5 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 15'inci maddesi ile Medeni
ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nin 4'üncü maddesi uyarınca 21/07/2016
tarihinde derogasyon bildirimlerinde bulunulmuştur. Derogasyon bildirimlerinin
geri çekildiğine dair mektuplar 08/08/2018 tarihinde Avrupa Konseyi ve
Birleşmiş Milletler Genel Sekreterlerine gönderilmiştir. Avrupa Birliği
Perspektifi 19. Bu Reform Belgesi ile Türkiye, Avrupa Birliği üyelik sürecine
verdiği önemin altını çizmektedir. Türkiye, Birliğe üyeliği stratejik bir hedef
olarak görmekte ve katılım sü - recine bağlılığını korumaktadır. 20. 2005
yılından bu yana sürdürülen müzakere sürecinin canlı tutulması ve bir an önce
tamamlanması, Türki - ye için olduğu kadar ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel
bağ - larımızın bulunduğu AB için de önem taşımaktadır. Türkiye’nin üyeliği,
AB’nin bölgesel bir güç - ten küresel bir güce dönüşmesi - ne katkıda
bulunacaktır. 21. Türkiye’nin AB ile bü - tünleşmesi, AB’nin te - melinde de
yer alan evrensel değerlerin bir yansıması ol - makla kalmayıp, uluslararası
barış ve istikrarın sağlanması bakımından da tarihî bir dönüm noktası
olacaktır. Bu bütünleş - me, aynı zamanda kültürel zen - ginliği sağlayarak
farklı anla - yışların birlikteliğine ve Avrupa ortak hukukunun birlikte geliş
- tirilmesine vesile olacaktır. 22. Türkiye, Kopenhag Kri - terleri
doğrultusunda bugüne kadar gerçekleştirdiği reform ve uyum çalışmalarıyla, daha
özgürlükçü ve katılımcı de - mokrasiye ulaşma iradesini orta - ya koymuştur.
Önümüzdeki süreç - te yaşanacak dinamik bir reform süreci de bu iradenin güçlü
bir biçimde devam ettiğinin göstergesi olacaktır. 23.AB ile müktesebat uyu -
munun sağlanması için müzakere süreci 35 fasıl üzerin - den devam etmektedir.
Bu süreç - te "Yargı ve Temel Haklar" başlıklı 23'üncü Fasıl ayrı bir
önem taşı - maktadır. Bu kapsamda ilk Yargı Reformu Stratejisi, 2009 yılında
23'üncü Fasıl müzakereleri kapsa - mında gayriresmî açılış kriterle - rinden
birini karşılamak amacıyla hazırlanmıştır 6 . Hazırlanan Bel - ge’nin
güncellenmesine yönelik çalışmalar ise 2015 yılında ta - mamlanmıştır. Bu
Belge, üçüncü Strateji Belgesi’dir. 24.Ülkemizin, strateji bel - geleriyle
somutlaşan re - form iradesi, AB katılım süreciyle ilgili siyasi hedeflerin de
ötesine geçecek şekilde, sistemin ihtiyaç - ları ve toplumsal talepler zemi -
ninde yükselmektedir. Türkiye, Birliğe üyeliği stratejik bir hedef olarak
görmekte ve katılım sürecine bağlılığını korumaktadır. İlk Yargı Reformu
Stratejisi, 2009 yılında 23 üncü Fasıl müzakereleri kapsamında gayrı resmi
açılış kriterlerinden birini karşılamak amacıyla hazırlanmıştır. Hazırlanan
belgenin güncellenmesine yönelik çalışmalar ise 2015 yılında tamamlanmıştır. Bu
Belge, üçüncü Strateji Belgesidir. 6
7
21/01/2017 tarihli ve 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun, 11/02/2017 tarihli Resmi Gazete’de halk oylamasına
sunulmak üzere yayımlanmış ve 16/04/2017 tarihinde yapılan halk oylaması ile
kabul edilerek kesin sonuçların Yüksek Seçim Kurulu tarafından 27/04/2017
tarihli ve 30050 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması sonucunda
yürürlüğe girmiştir. 8 Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27'nci maddesinde yer alan
bu ilke diğer yargılamalar için de geçerlidir.
Bazı
örnekler; Hedef 7.1.a (Cumhuriyet savcılarının takdir yetkileri), Hedef 7.1.d
(cezada pazarlık), Hedef 7.2.a (kısa süreli hapis cezasına seçenek
yaptırımların artırılması), Hedef 7.2.b (kabahate dönüştürme), Hedef 8.1.b
(basit yargılama usulleri), Hedef 8.1.g (kolektif menfaatlere yönelik davalar),
Hedef 8.2.a (dürüst davranma yükümlülüğü), Hedef 4.8.b (duruşmasız çözülecek
uyuşmazlıklar), Hedef 4.8.c (duruşma kayıt sistemi), Hedef 9.1.- 9
10
16/04/2017 tarihinde gerçekleştirilen referandumla kabul edilen değişiklikten
önceki Anayasa’nın 159'uncu maddesinin 1, 2 ve 3'üncü fıkralarına göre;
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik
teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar. Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu yirmi iki asıl ve on iki yedek üyeden oluşur; üç daire hâlinde çalışır.
Kurulun Başkanı Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabiî
üyesidir. Kurulun, dört asıl üyesi, nitelikleri kanunda belirtilen;
yükseköğretim kurumlarının hukuk dallarında görev yapan öğretim üyeleri ile
avukatlar arasından Cumhurbaşkanınca, üç asıl ve üç yedek üyesi Yargıtay
üyeleri arasından Yargıtay Genel Kurulunca, iki asıl ve iki yedek üyesi
Danıştay üyeleri arasından Danıştay Genel Kurulunca, bir asıl ve bir yedek
üyesi Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulunca kendi üyeleri arasından, yedi
asıl ve dört yedek üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı
gerektiren nitelikleri yitirmemiş adlî yargı hâkim ve savcıları arasından adlî
yargı hâkim ve savcılarınca, üç asıl ve iki yedek üyesi birinci sınıf olup,
birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş idarî yargı hâkim ve
savcıları arasından idarî yargı hâkim ve savcılarınca, dört yıl için seçilir.
Süresi biten üyeler yeniden seçilebilir. Değişiklik sonrası 159'ncu maddenin 1,
2 ve 3 üncü fıkraları; Hâkimler ve Savcılar Kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı
ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar. Hâkimler ve
Savcılar Kurulu on üç üyeden oluşur; iki daire hâlinde çalışır. Kurulun Başkanı
Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabiî üyesidir. Kurulun,
üç üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri
yitirmemiş adlî yargı hâkim ve savcıları arasından, bir üyesi birinci sınıf
olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş idarî yargı
hâkim ve savcıları ara - sından Cumhurbaşkanınca; üç üyesi Yargıtay üyeleri,
bir üyesi Danıştay üyeleri, üç üyesi nitelikleri kanunda belirtilen yükseköğretim
kurumlarının hukuk dallarında görev yapan öğretim üyeleri ile avukatlar
arasından Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilir. Öğretim üyeleri ile
avukatlar arasından seçilen üyelerden, en az birinin öğretim üyesi ve en az
birinin de avukat olması zorunludur. Kurulun Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından seçilecek üyeliklerine ilişkin başvurular, Meclis Başkanlığına
yapılır. Başkanlık, başvuruları Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyona gönderir. Komisyon her bir üyelik için üç adayı, üye
tamsayısının üçte iki çoğunluğuyla belirler. Birinci oylamada aday belirleme
işleminin sonuçlandırılamaması hâlinde ikinci oylamada üye tamsayısının beşte
üç çoğun - luğu aranır. Bu oylamada da aday belirlenemediği takdirde, her bir
üyelik için en çok oyu alan iki aday arasında ad çekme usulü ile aday belirleme
işlemi tamamlanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Komisyon tarafından belirlenen
adaylar arasından, her bir üye için ayrı ayrı gizli oyla seçim yapar. Birinci
oylamada üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu; bu oylamada seçimin
sonuçlandırılamaması hâlinde, ikinci oylamada üye tamsayısının beşte üç
çoğunluğu aranır. İkinci oylamada da üye seçilemediği takdirde en çok oyu alan
iki aday arasında ad çekme usulü ile üye seçimi tamamlanır. 11 Eylem Planı için
bkz. http://www.inhak.adalet.gov.tr/eylemplan.pdf
12
Anlaşmayla sonuçlanan ihtiyari arabuluculuk sayısı 2015 yılında 1.129, 2016
yılında 3.875, 2017 yılında 18.263, 2018 yılında 58.613 olmuştur. İş
uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculuk uygulamasında 2018 yılında arabulucu
görevlendirilen dosya sayısı 354.739 olmuştur. Bunların % 69’u anlaşma ile
sonuçlanmıştır. 13 Uzlaşma ile sonuçlanan dosya sayısı 2015 yılında 17.319,
2016 yılında 7.817, 2017 yılında 223.469, 2018 yılında 208.014 olmuştur
14
Avrupa Konseyi Adaletin Etkililiği Komisyonu (CEPEJ) tarafından 2016 yılı
verilerine dayalı olarak hazırlanan 2018 yılı “Avrupa Yargı Sistemleri Raporu”
verilerine göre, yüz bin kişi başına düşen hâkim sayısının Avrupa ortalaması
25.1 iken, Türkiye’de bu sayı 14.1’dir. Yüz bin kişi başına düşen savcı
sayısının Avrupa ortalaması ise 11.7 iken, Türkiye’de bu sayı 6’dır.
https://www.coe.int/en/web/cepej/special-file-publication-2018-edition-of-the-cepej-report-european-judicial-systems-effi
- ciency-and-quality-of-justice- Türkiye’de 2019 yılı itibarıyla yüz bin kişi
başına düşen hâkim sayısı 16.67, savcı sayısı 7.5 olmuştur. 15 Dersi seçen
öğrenci sayısı 2013-2014 eğitim öğretim yılında 26.868, 2014-2015 eğitim
öğretim yılında 70.511, 2015-2016 eğitim öğretim yılında 98.247, 2016- 2017
eğitim öğretim yılında 97.055, 2017-2018 eğitim öğretim yılında 89.082,
2018-2019 eğitim öğretim yılında 126.847 olmuştur.
16 Avrupa Birliği
nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliği (Brüksel), Avrupa Güvenlik ve İşbirliği
Teşkilatı nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliği (Viyana), Avrupa Konseyi nezdinde
Türkiye Daimi Temsilciliği (Strazburg) ile Birleşmiş Milletler nezdinde Türkiye
Daimi Temsilciliği (New York ve Cenevre), Berlin, Brüksel, Lahey, Londra,
Moskova, Paris ve Vaşington Büyükelçilikleri. 17 2014 yılı itibarıyla adalet
hizmetlerinin verildiği kapalı alan toplamı 2.724.201 metrekare iken bugün
3.902.477 metrekare olmuştur